5) GÜNEŞİN
KIZLARI
Güneş ve
Haluk: ''Ben öyle birini sevdim ki balı ve zehiri vardı.'' İşte o adam Haluk Mertoğlu.
Onu seyrederken o kocaman aşkını hepimiz gördük. Kocaman ve saplantılı aşkını.
Çok büyük, affedilmesi neredeyse imkânsız bir günah işledi. Âşık olduğu kadının
hayatını daha çocuk yaşta bambaşka yollara sürükledi. Güneş güçlüydü. Yalanlar
üzerine kurulu olduğunu bilmediği bir hayat sürdü ve günü gelince cellâdına âşık
oldu. Hem de çoook âşık oldu. O yüzden öğrendiği gerçekler onu mahvetti. Tabiri
caizse yaşayan bir ölüye çevirdi.(Evrim Alasya'nın oyunculuğu muhteşemdi. Bu
sahneyi ondan başkası bu kadar güzel oynayamazdı bence)Güneş hayal kırıklığına
değil hayat kırıklığına uğradı. Bildiği her şey yalandı. Güneş kaçmak istedi
Haluk ise affedilmeyi bekledi buna inandı. Onu kaybetmek ölümle birdi çünkü.
Çok kötü
temeller üzerine kurulmuş bana göre bu büyük aşkın sonu Güneş'in hafızasını
kaybetmesi ve Haluk'un hataları ile birlikte uçurumun kenarında son buldu.''Ben
öyle birini sevdim ki bir nevi intihardı.''
Güneş ve
Haluk'un şarkısı da anladığınız üzere yine Sezen'den geliyor.
BEN ÖYLE BİRİNİ
SEVDİM Kİ
''Öfkeli,
hırçın, kavgacı; ısırgan ve edepsiz ağzı
Geceler kadar karanlık gözleri
vardı.'
NOT: Evrim
Alasya ve Emre Kınay'ın efsane mi efsane hayranıyım. Twitter’da takip eden
bilir :) Oyunculuklarına, karşılıklı uyum ve elektriklerine bayılıyorum.
İnşallah ikisini de tekrar aynı yapımda görmek nasip olur. (Söylemeden geçmek
istemedim.)