Bir
de sanat eseri güzelliğindeki Ayşegül-Poyraz tartışmaları var tabii, hakkını
yemeyeyim. Siz hepiniz Poyraz’ın egosundan, Ayşegül’ün mızmızlanıp durmasından
nefret ediyorsunuz biliyorum; ama şu güzelim çiftin her zaman konuşarak
tartışabilmesi bile tek başına yeterli kendilerine hayran olmam için.
Birbirlerinin üstlerine bağırıp çağırmıyorlar mesela, dinleyerek kavga
ediyorlar. Ulan bir de seviyorlar ya birbirlerini. Ayşegül Sinan’ın araya
girmesiyle Poyraz’ın yanına gelip alttan falan alıyor. Poyraz beyimiz de kızı
biraz anlamaya çalışsa hakikaten iyi olacak. Özellikle geçen sezondaki gibi boş
boş romantik yapmadıkları sahneler izlesek mesela, ben her ortamda Poyraz
Karayel savunuculuğu yapmaya devam ederim.
Yani
Poyraz Karayel’ci, nereye kadar gideriz böyle bilmiyorum ama benim bu diziyi
kolay kolay bırakacağım yok. Hiç olmazsa bittiğinde güzel hatırlayayım
istiyorum. Hiç olmazsa iyice sıradanlaşmasın, gerekirse hemen şu an bitirilsin
istiyorum. Yine de ara sıra eskilerdeki gibi gözümü ayırmadan izleyeceğim
bölümler gelir mi diye bekliyorum. Sen de bir gün Birinci Poyraz’ın tadına
tekrardan varabileceğimize inanıyor musun? Öyleyse devam.
*Çok
canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen: Bir Ülkü Tamer şiiri, ‘Konuşma’