O işaretler bizim dizimizde hep var. Onları takip etmeye, çözmeye, birleştirmeye ve büyük resmi şimdiden görmeye bayılıyorum ben. Son 2 bölümdür Defne'nin saçlarının niye Çarşamba Cadısı halinde olduğunu düşünüyorum mesela. Sonra Defne'nin Ömer'e söylediği Fikret'le ilgili bir cümle aydınlatıyor beni. "Geçmişte de karşılaşmışsınız zaten." E siz de karşılaştınız Defne, siz de karşılaştınız. Bunun farkına varmanız da pek yakın bence^.^
Dizimizin merkezinde Defne ve Ömer var. Etraflarındaki herkes onların aşklarına hizmet ediyor. Yasemin-Sinan, Türkan-Hulusi, Neriman-Necmi, Nihan-Serdar (her ne kadar Serdar’ı pasif bulsam da Nihan sayesinde kurtarıyor paçayı), İso, Sadri Usta, Koray ve hatta Gallo, hatta Selim. :) Hepsinin varlığı bu aşkın büyümesine, güçlenmesine yardımcı. Büyük resmi siz de görüyor musunuz^^?
Ve Koray... Bu bölüm sana ayrı bir yer açmak lazım. Çünkü bu bölümün birinci adamı Sinan, ikinci adamı da sendin. Anlaşılan çok büyük bir görev üstlenmişsin. Nasıl olacak bilmiyorum, ama Defne ve Ömer ilişkisinin toparlanmasında Sinan'la birlikte büyük rolün olacak hissediyorum. Bölümün başında odaya kapanan geline söylediğin bir şey bana bunu hissettirdi. " Yine bana kaldı bu işler" Sen halledersin be Koray. ^^
O düğün Defne ve Ömer’in düğünü. 40 bölüm yorumumda neden böyle düşündüğümü yazmıştım. Hala aynı doğrultuda düşünüyorum. Bence biz bu sahneleri sezon finalinde izleyeceğiz. Sır da muhtemelen o zaman ortaya çıkacak. Düğünün olup olmayacağını da 2.sezon göreceğiz inşallah. Ha bir ihtimal çifte düğün de olabilir, ama diğer gelin Sude olamaz bence.
Bu sıralar mesajlar hep Sinan ve Koray üzerinden veriliyor zaten. 21. bölüme şöyle bir gidelim. Defne şarap tadımından sarhoş olmuş ve evinin önünde Ömer'e ne diyor bir hatırlayalım: "Aklımı başımdan alıyorsun ya! Böyle bazen içimden alev çıkacakmış gibi oluyor. Bazen de böyle tatlı bir esinti. Böyle serin serin..." Ve bu bölümün başında Koray: "Bahar çiçekleri istiyorum. Öyle donuk, abuk sabuk çiçekler değil. Aksine yapraklarını döküveren, narin, kiraz çiçekleri gibi… Serin de bir esinti. Yaprakları titretsin!" Defne ve Ömer'i onlardan bahsetmeden bu kadar güzel anlatmak muhteşem değil mi ya? Bu arada titretti mi? Vallahi titretti. ^.^
Son olarak Ali Ağaoğlu'nun karanfil meselesine harika bir gönderme yaptığı için, telefonda dolandırıcılık meselesini senaryoya entegre edip insanları uyardığı için ve Koruncuk Vakfı'na verdiği destek için ekibimize teşekkürü borç bilirim.
Barış Yöş'e çok geçmiş olsun. Yokluğunda direksiyona geçen Devrim Yalçın'a kocaman tebrikler. Emeğini, zamanını, yüreğini veren tüm ekibin eline sağlık…