Kiralık Aşk’ın en
sevdiğim yanlarından biri aşk ile dostluğa dair altyazılı mesajlar. Bu bölüm
ise mesajları iletme görevi Sinan’a ve İso’ya aitti. Daha önce İso’ya yaptığı
gibi iş yüzünden Sinan’a çakışan ve daha sonra “Beni terk edecek misin” diye
soran Yasemin’e verdiği o cevap ne kadar güzeldi:
“Öfkeni benimle paylaştın diye mi? Aşk ne biliyor
musun? Aşk birbirinin karanlık tarafına rahatlıkla bakabilmektir. Korkmadan,
saklanmadan, korunmadan.. Yanımda gerçek olmayacaksan, ben ne işe yarayacağım.
Boşalt öfkeni.”
Bu konuşmayla eş zamanlı
mahallede yapılan İso-Sadri usta konuşması da bir başka “eğer”li hayatı
gözlerimizin önüne sermişti. Usta’nın “Defne’ye gösterdiği anlayışı kalbini
kırdığı güzele gösterdin mi? Onu da alttan almayı becerebilseydin belki de...”
sorusuna “Belki de şimdi ayrı olmayacaktık. Tamir edip yüreklerimizi devam
ediyor olacaktık ama ben arkadaşlarıma davrandığım gibi davranamadım ona,
affedemedim, büyüklük edemedim. Her şey için çok geç.” diyerek cevaplamıştı.
Belki de Yasemin’in aslında eninde sonunda olması gereken kişi Sinan’dı.
Onların kaderi de bu şekilde çizilmişti. Sırf Yasemin ile olmak uğruna Kiralık
Aşk oyununa girmişti Sinan hatta o zamanlar bir amacı vardı: Onu aşkıyla iyi
bir insan yapmak. Ancak Yasemin’i daha iyi bir insan yapmak görevi İso’ya
düşmüştü ama öyle bir an gelmişti ki İso, Sinan ile aynı büyüklüğü
gösterememişti Yasemin’e...
Ne kadar güzel bir sözmüş
“Aşk birbirinin karanlık tarafına
rahatlıkla bakabilmektir...” Haftanın en anlamlı cümlelerinden biriydi.
Çünkü Defne ile Ömer de bu hafta kıskançlıklarıyla bu geçmişten gelen
korkuların yer edindiği karanlık taraflarını gün yüzüne çıkarmışlardı. Artık
onların da birbirlerinin bu kör noktalarına korkmadan, saklanmadan ve
korunmadan bakma zamanıydı. Neyse ki çok şanslılar, onları acemi oldukları
noktada devreye giren dostları var. Oyun çıktığında Defne ile Ömer’in aynen
benim gibi bu yaşananların üstesinden gelen Sinan’ın en büyük acıyı çekeceğine
emin olmakla beraber şu anda oluştuğu insanı çok sevdim. Ömer’e ta ilk bölümden
beri hissettiği o hafif kıskançlık yok olmuştu.
Yasemin yani aşk ona da iyi
gelmişti. Ve şimdi olması gereken dosttu. İso gibi belki hayata dair tüyolar
vermiyordu ama onun uzmanlık alanı da kadınlardı. Ömer’e bu şekilde yardım
ediyordu. Defne ise İso’nun yardımıyla her zaman doğru yolu buluyordu. Çünkü
onlar dosttu, hatta dosttan öte kardeş... Defne ile her sahnelerinde bir
şekilde gözlerimden yaşlar akmasını sağlıyorlar. Özlü sözler söylemekte ustadan
eksik kalmayan İso’nun “Defo biz neyiz?
Dostuz. Dostluk böyledir bak. Çıldırıcan, sinirlenicen ben de yanında olacağım.
Bunun için varım ben. Bu senin taşıdığın yükü kim taşısa kayar şirazesi. İsyan
eder. Senin de nazını benden başka kimse çekmeyeceği için, çekeceğiz ne
yapacağız. Biz kardeşiz. Kardeşten de öteyiz. Temelimiz sağlam. Bir rüzgâr esti
diye kırılıp dökülecek halimiz yok.”
Cansın sen İso! Bu dizide
Defne ile Ömer’den sonra mutlu olmayı hak eden tek insansın. Sen her ne kadar
senin için baharın geçtiğini söylesen de, ben birkaç haftadır illa sana birini
ayarlamak isteyenleri verdiği küçük ipuçlarıyla yakında hak ettiğin mutluluğu
bulacağına inanıyorum. Nedense İso bana Ömer’i hatırlatıyor... Ailesini
kaybettikten sonra yolunu bulmak üzere ustanın atölyesinde çalışan Ömer’in
Defne’yi bulmasıyla mezun olduğu hayat okuluna şimdi İso başladı. Aşk konusunda
temkinli olan Ömer, Defne ile mutlu olmak uğruna bir artık güvenmeyi deneyip kontrol
edemediği hızda giden bir arabada olmayı tercih ederken, aşkta gurur olmadığına
ve risk alınması gerektiğine inanan İso ise bu arabanın bir kere 200 km
gittiğini gördüğü için bir daha gitmesinden korktuğu için daha temkinli bir
insan haline geldi. Defne’nin hayatındaki en önemli iki erkek sanki hayatın
içinde yer değiştiriyor gibilerdi...
Ve üstelik bu değişim gerçekleşirken Ömer,
İso’ya “Vay be bir telefonla burayı ayarladın hemen. Sen artık benim
kardeşimsin” demişti. İnsanların hiç sorgulamadan güvendiği, bir telefonuyla
angarya bile olsa o kişinin istediği şeylerin yapıldığı bir yerdi mahalle.
Sıcacık insanlarla dolu... İşte Ömer bu hayata doğru yavaş yavaş yol almaya
başlamıştı. Hayatının oyununu ona kuran Neriman ve Necmi’den uzaklaşarak
sıcaklığın ön planda olduğu mahalleye doğru kayıyordu hayat Kiralık Aşk’ta. Şu
ana kadar Ömer ile İso’nun bu yeni kardeşlik durumu pek işlenmedi. Ancak bu
bölümdeki sohbetlerinin sonunda İso’nun “Ustayla tanışmam da sen de vesile
oldun, köprü oldun.” demesiyle ileride bu dostluğun oyunun ortaya çıktığı zaman
çok büyük şeylere aracı olacağına bir kere daha inandım. Aynen Defne’den
kendisini torunuyla barıştırması isteyen Hulusi Bey gibi...
Aşklarının artık
bir kıskançlık ya da oyunla hiçbir şekilde zedelenmeyeceğine inandığım Defne
ile Ömer ise önümüzdeki hafta eminim bu gerilimli hattın ardından muhteşem bir
barışmayla hepimizin yüzünü güldürecekler. Defne ile Ömer’in daha önceki tüm
ayrılıkları kendilerinden dolayı. Şimdi ise bu onların “biz” olduktan sonraki
ilk sınavlarıydı. Bu ve buna benzer 3. tekil şahıslar yüzünden gerçekleşecek
sınavları en iyi şekilde atlatmalılar ki, oyun denilen o anlamsız sır rüzgârıyla
onların temeli sağlam bu ilişkisine zarar vermesin. Aynen İso ile Defne’nin
dostluğu gibi...
NOT: En beğendiğim
bölümler arasına giren 41. Bölüm yorumumda nedense içimden hiç Sude’den
bahsetmek gelmedi. Kendisinden öyle bir korktum ki, bu korkumun bölümü
gölgelemesine gönlüm razım olmadı. O da kendine düşen “eğer”li hayatı keşfetme
peşine düştü. Kaderinde Sinan’ın olmadığını anlaması bakalım ne kadar sürecek.
Umarım bu süre içerisinde başkalarına zarar vermez elinde o salladığı
bıçakla...