Rastlantının böylesi: Aşk!

Kiralık Aşk’ın en sevdiğim yanlarından biri aşk ile dostluğa dair altyazılı mesajlar. Bu bölüm ise mesajları iletme görevi Sinan’a ve İso’ya aitti. Daha önce İso’ya yaptığı gibi iş yüzünden Sinan’a çakışan ve daha sonra “Beni terk edecek misin” diye soran Yasemin’e verdiği o cevap ne kadar güzeldi:
 
“Öfkeni benimle paylaştın diye mi? Aşk ne biliyor musun? Aşk birbirinin karanlık tarafına rahatlıkla bakabilmektir. Korkmadan, saklanmadan, korunmadan.. Yanımda gerçek olmayacaksan, ben ne işe yarayacağım. Boşalt öfkeni.”
 
Bu konuşmayla eş zamanlı mahallede yapılan İso-Sadri usta konuşması da bir başka “eğer”li hayatı gözlerimizin önüne sermişti. Usta’nın “Defne’ye gösterdiği anlayışı kalbini kırdığı güzele gösterdin mi? Onu da alttan almayı becerebilseydin belki de...” sorusuna “Belki de şimdi ayrı olmayacaktık. Tamir edip yüreklerimizi devam ediyor olacaktık ama ben arkadaşlarıma davrandığım gibi davranamadım ona, affedemedim, büyüklük edemedim. Her şey için çok geç.” diyerek cevaplamıştı. Belki de Yasemin’in aslında eninde sonunda olması gereken kişi Sinan’dı. Onların kaderi de bu şekilde çizilmişti. Sırf Yasemin ile olmak uğruna Kiralık Aşk oyununa girmişti Sinan hatta o zamanlar bir amacı vardı: Onu aşkıyla iyi bir insan yapmak. Ancak Yasemin’i daha iyi bir insan yapmak görevi İso’ya düşmüştü ama öyle bir an gelmişti ki İso, Sinan ile aynı büyüklüğü gösterememişti Yasemin’e...
 
Ne kadar güzel bir sözmüş “Aşk birbirinin karanlık tarafına rahatlıkla bakabilmektir...” Haftanın en anlamlı cümlelerinden biriydi. Çünkü Defne ile Ömer de bu hafta kıskançlıklarıyla bu geçmişten gelen korkuların yer edindiği karanlık taraflarını gün yüzüne çıkarmışlardı. Artık onların da birbirlerinin bu kör noktalarına korkmadan, saklanmadan ve korunmadan bakma zamanıydı. Neyse ki çok şanslılar, onları acemi oldukları noktada devreye giren dostları var. Oyun çıktığında Defne ile Ömer’in aynen benim gibi bu yaşananların üstesinden gelen Sinan’ın en büyük acıyı çekeceğine emin olmakla beraber şu anda oluştuğu insanı çok sevdim. Ömer’e ta ilk bölümden beri hissettiği o hafif kıskançlık yok olmuştu.

Yasemin yani aşk ona da iyi gelmişti. Ve şimdi olması gereken dosttu. İso gibi belki hayata dair tüyolar vermiyordu ama onun uzmanlık alanı da kadınlardı. Ömer’e bu şekilde yardım ediyordu. Defne ise İso’nun yardımıyla her zaman doğru yolu buluyordu. Çünkü onlar dosttu, hatta dosttan öte kardeş... Defne ile her sahnelerinde bir şekilde gözlerimden yaşlar akmasını sağlıyorlar. Özlü sözler söylemekte ustadan eksik kalmayan İso’nun “Defo biz neyiz? Dostuz. Dostluk böyledir bak. Çıldırıcan, sinirlenicen ben de yanında olacağım. Bunun için varım ben. Bu senin taşıdığın yükü kim taşısa kayar şirazesi. İsyan eder. Senin de nazını benden başka kimse çekmeyeceği için, çekeceğiz ne yapacağız. Biz kardeşiz. Kardeşten de öteyiz. Temelimiz sağlam. Bir rüzgâr esti diye kırılıp dökülecek halimiz yok.”
 
Cansın sen İso! Bu dizide Defne ile Ömer’den sonra mutlu olmayı hak eden tek insansın. Sen her ne kadar senin için baharın geçtiğini söylesen de, ben birkaç haftadır illa sana birini ayarlamak isteyenleri verdiği küçük ipuçlarıyla yakında hak ettiğin mutluluğu bulacağına inanıyorum. Nedense İso bana Ömer’i hatırlatıyor... Ailesini kaybettikten sonra yolunu bulmak üzere ustanın atölyesinde çalışan Ömer’in Defne’yi bulmasıyla mezun olduğu hayat okuluna şimdi İso başladı. Aşk konusunda temkinli olan Ömer, Defne ile mutlu olmak uğruna bir artık güvenmeyi deneyip kontrol edemediği hızda giden bir arabada olmayı tercih ederken, aşkta gurur olmadığına ve risk alınması gerektiğine inanan İso ise bu arabanın bir kere 200 km gittiğini gördüğü için bir daha gitmesinden korktuğu için daha temkinli bir insan haline geldi. Defne’nin hayatındaki en önemli iki erkek sanki hayatın içinde yer değiştiriyor gibilerdi...

Ve üstelik bu değişim gerçekleşirken Ömer, İso’ya “Vay be bir telefonla burayı ayarladın hemen. Sen artık benim kardeşimsin” demişti. İnsanların hiç sorgulamadan güvendiği, bir telefonuyla angarya bile olsa o kişinin istediği şeylerin yapıldığı bir yerdi mahalle. Sıcacık insanlarla dolu... İşte Ömer bu hayata doğru yavaş yavaş yol almaya başlamıştı. Hayatının oyununu ona kuran Neriman ve Necmi’den uzaklaşarak sıcaklığın ön planda olduğu mahalleye doğru kayıyordu hayat Kiralık Aşk’ta. Şu ana kadar Ömer ile İso’nun bu yeni kardeşlik durumu pek işlenmedi. Ancak bu bölümdeki sohbetlerinin sonunda İso’nun “Ustayla tanışmam da sen de vesile oldun, köprü oldun.” demesiyle ileride bu dostluğun oyunun ortaya çıktığı zaman çok büyük şeylere aracı olacağına bir kere daha inandım. Aynen Defne’den kendisini torunuyla barıştırması isteyen Hulusi Bey gibi...

Aşklarının artık bir kıskançlık ya da oyunla hiçbir şekilde zedelenmeyeceğine inandığım Defne ile Ömer ise önümüzdeki hafta eminim bu gerilimli hattın ardından muhteşem bir barışmayla hepimizin yüzünü güldürecekler. Defne ile Ömer’in daha önceki tüm ayrılıkları kendilerinden dolayı. Şimdi ise bu onların “biz” olduktan sonraki ilk sınavlarıydı. Bu ve buna benzer 3. tekil şahıslar yüzünden gerçekleşecek sınavları en iyi şekilde atlatmalılar ki, oyun denilen o anlamsız sır rüzgârıyla onların temeli sağlam bu ilişkisine zarar vermesin. Aynen İso ile Defne’nin dostluğu gibi...
 
 
NOT: En beğendiğim bölümler arasına giren 41. Bölüm yorumumda nedense içimden hiç Sude’den bahsetmek gelmedi. Kendisinden öyle bir korktum ki, bu korkumun bölümü gölgelemesine gönlüm razım olmadı. O da kendine düşen “eğer”li hayatı keşfetme peşine düştü. Kaderinde Sinan’ın olmadığını anlaması bakalım ne kadar sürecek. Umarım bu süre içerisinde başkalarına zarar vermez elinde o salladığı bıçakla... 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER