Güneşimiz tutulmasın!
10 Mart 2016
DUVARA BİR ÇİZİK DAHA
SavNaz çifti –yine mecazen söylemiyorum- hayatımıza adeta damdan düşer gibi
girdi desem yalan söylememiş olurum herhalde. Annesinin evlenmesini ve hayatında hiçbir şeyin değişmesini istemeyen Nazlı’yı
koşa koşa havalimanına varması ile tanıdık. Dizinin ilk bölümünde en çok merak edilen hikayenin başrollerinden biri olan
Savaş da ıssız bir yolda Nazlı ile karşılaştı ve onların hikayeleri de böyle
başladı.
Ne kadar “Haluk kişisi” lakabı ile cici babasına diş bileyen biri olarak
tanınsa da, Nazlı’nın bu tavırları sadece Savaş’ın yanında değişiyor, onu da
aslında kendisinin içinde olduğu yalnızlık batağından kurtarmak için
çırpınıyordu. Eski sevgilisinin büyük bir gizemle ortadan kaybolması, tüm arkadaşlarının ona
“katil” gözü ile bakması ve hayatına yeni giren Nazlı’ya karşı duyduğu karmaşık
hisler..
Bir süre sonra hisler ortaya döküldü, Savaş ve Nazlı ilişkisi başladı. Başladı
elbette ama, kayıp kızımız Melisa birden ortaya çıktı ve yeni başlayan SavNaz
ilişkisinde hemen rolünü kaptı. Olaylar değişti, karakterler girip çıktı,dizi yeni yeni entrikalara yelken açtı
ama değişmeyen tek şey, Melisa’nın iki bölümde bir ortaya çıkıp olayları
karıştırması oldu.
Aslında daha önceden de bahsettiğim Haluk hikayesinde önemli bir rolü olan
Melisa’nın, dizideki tek amacı çeşitli duygu sömürüleri ve küçük hesaplar
yaparak SavNaz arasında krize sebep olmak oldu ve nedendir bilinmez bu Yeşilçam
tadında bir kötürüm kız hikayesine kadar gitti.
Haliyle SavNaz izleyicileri de bitmek bitmeyen Melisa dramasından sıkıldı. Buna
bir çözüm bulunması gerekirken diziye sadece basit bir kıskançlık için girmesi
istenen Yiğit adında nurtopu gibi bir karakterimiz girdi ve o da dizide
şampanyalar patlatılmasına bile sebep oldu.
Kısacası, SavNaz çifti masumiyet ve karanlık arasındaki o çizgisinden saptı ve
saçma olayların peşinden sürüklendi.
Savnaz Duvarı olarak bilinen duvara benzetiyorum aslında Savaş ve Nazlı
arasındaki bağı..
İçinde yaşanmışların özeti ve yaşanacakların boşluğunu barındırıyor. Ama dikkat
dikkat, küçük bir hatırlatma: Sadece iki bölüm kaldı.
YAŞANACAK DAHA ÇOK ŞEY VAR-DI
Dizinin her iki çiftinin hayranları arasında uzun süredir devam eden
gerginlikler, senaryodan umduğunu bulamayınca soluğu birbirlerini eleştirmekte
bulanlar vs..
Aslında final kararı geldiğinden beri görülüyor ki; tüm bu tartışmaların,
anlaşmazlıkların sebebi; elinde bu kadar büyük bir kitle varken onu memnun
edemeyen ekip ve senaryo.
Herkes kendi zevkine ve hissiyatına göre bir çifti daha çok seviyor olabilir..
Beğenip beğenmediği şeyleri dile getirebilir ve sadece bir karakter için bile
diziye devam edebilir.
Ama kuş bakışı bakarsak olaylara,
Güneşin Kızları hayranlarının rekorlar kırarak anlatmaya çalıştığı şey ortaki;
Hikayemiz bitmesin, daha yaşanacak çok şeyimiz var.
AlSel’in kayalıklardan rüzgara fısıldaması gereken şeyler var..
SavNaz’ın duvara eklemek istediği güzel anıları var..
Milyonları gören, gecesini gündüzüne takıp dizisinin final olmaması için
çırpınan hayranların sesi duyulmalı.
Çünkü böyle büyük, hırslı ve dizisine gönülden bağlı bir hayran kitlesi daha
önce ne görüldü ne de duyuldu..
Güneş tutulmasının yaşandığı gün, binlerce insanın Güneşin Kızları final
olmasın diye çaba göstermesi de ne diyelim, çok ironik oldu sanki : )
Her ne olursa olsun, bizim Güneşimiz tutulmasın!