Güneşimiz tutulmasın!

DUVARA BİR ÇİZİK DAHA

SavNaz çifti –yine mecazen söylemiyorum- hayatımıza adeta damdan düşer gibi girdi desem yalan söylememiş olurum herhalde. Annesinin evlenmesini ve hayatında hiçbir şeyin değişmesini istemeyen Nazlı’yı koşa koşa havalimanına varması ile tanıdık. Dizinin ilk bölümünde en çok merak edilen hikayenin başrollerinden biri olan Savaş da ıssız bir yolda Nazlı ile karşılaştı ve onların hikayeleri de böyle başladı.

Ne kadar “Haluk kişisi” lakabı ile cici babasına diş bileyen biri olarak tanınsa da, Nazlı’nın bu tavırları sadece Savaş’ın yanında değişiyor, onu da aslında kendisinin içinde olduğu yalnızlık batağından kurtarmak için çırpınıyordu. Eski sevgilisinin büyük bir gizemle ortadan kaybolması, tüm arkadaşlarının ona “katil” gözü ile bakması ve hayatına yeni giren Nazlı’ya karşı duyduğu karmaşık hisler..

Bir süre sonra hisler ortaya döküldü, Savaş ve Nazlı ilişkisi başladı. Başladı elbette ama, kayıp kızımız Melisa birden ortaya çıktı ve yeni başlayan SavNaz ilişkisinde hemen rolünü kaptı. Olaylar değişti, karakterler girip çıktı,dizi yeni yeni entrikalara yelken açtı ama değişmeyen tek şey, Melisa’nın iki bölümde bir ortaya çıkıp olayları karıştırması oldu.

Aslında daha önceden de bahsettiğim Haluk hikayesinde önemli bir rolü olan Melisa’nın, dizideki tek amacı çeşitli duygu sömürüleri ve küçük hesaplar yaparak SavNaz arasında krize sebep olmak oldu ve nedendir bilinmez bu Yeşilçam tadında bir kötürüm kız hikayesine kadar gitti.

Haliyle SavNaz izleyicileri de bitmek bitmeyen Melisa dramasından sıkıldı. Buna bir çözüm bulunması gerekirken diziye sadece basit bir kıskançlık için girmesi istenen Yiğit adında nurtopu gibi bir karakterimiz girdi ve o da dizide şampanyalar patlatılmasına bile sebep oldu.

Kısacası, SavNaz çifti masumiyet ve karanlık arasındaki o çizgisinden saptı ve saçma olayların peşinden sürüklendi.
Savnaz Duvarı olarak bilinen duvara benzetiyorum aslında Savaş ve Nazlı arasındaki bağı..
İçinde yaşanmışların özeti ve yaşanacakların boşluğunu barındırıyor. Ama dikkat dikkat, küçük bir hatırlatma: Sadece iki bölüm kaldı.

YAŞANACAK DAHA ÇOK ŞEY VAR-DI
Dizinin her iki çiftinin hayranları arasında uzun süredir devam eden gerginlikler, senaryodan umduğunu bulamayınca soluğu birbirlerini eleştirmekte bulanlar vs..

Aslında final kararı geldiğinden beri görülüyor ki; tüm bu tartışmaların, anlaşmazlıkların sebebi; elinde bu kadar büyük bir kitle varken onu memnun edemeyen ekip ve senaryo.

Herkes kendi zevkine ve hissiyatına göre bir çifti daha çok seviyor olabilir.. Beğenip beğenmediği şeyleri dile getirebilir ve sadece bir karakter için bile diziye devam edebilir.

Ama kuş bakışı bakarsak olaylara, Güneşin Kızları hayranlarının rekorlar kırarak anlatmaya çalıştığı şey ortaki; Hikayemiz bitmesin, daha yaşanacak çok şeyimiz var.

AlSel’in kayalıklardan rüzgara fısıldaması gereken şeyler var..
SavNaz’ın duvara eklemek istediği güzel anıları var..

Milyonları gören, gecesini gündüzüne takıp dizisinin final olmaması için çırpınan hayranların sesi  duyulmalı.
Çünkü böyle büyük, hırslı ve dizisine gönülden bağlı bir hayran kitlesi daha önce ne görüldü ne de duyuldu..
Güneş tutulmasının yaşandığı gün, binlerce insanın Güneşin Kızları final olmasın diye çaba göstermesi de ne diyelim, çok ironik oldu sanki : )

Her ne olursa olsun, bizim Güneşimiz tutulmasın!
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER