Güneşimiz tutulmasın!

MATEMATİKTEN SINIFTA KALDIK, BİZİ KİMYA KURTARACAK

Bu kısımda söyleyebileceğim her şeyi tüketmişim gibi hissediyorum. Zira hiçbir yapımda bu kadar çok hayranı olan, adından bu kadar bahsettiren, oyunculara başarı basamaklarını dörder beşer atlattıran ama yine de göz ardı edilen, geri plana atılan ve hikayesi yok edilen başka bir çift daha yoktur diye düşünüyorum.

Ali, hayatımıza klasik zengin bir erkek olarak girmedi. O, babasının onda açtığı yaraları kapatmak için yüzüne taktığı umursamaz gülümsemesi ile hepimizin gönlünde yer edindi. Daha dizinin ilk bölümünde aslında ne kadar sevgiye muhtaç, hoyrat bir çocuk olduğunu bize gösterdi ve biz kalbimizin en güzel köşelerinden birini o mavi gözlü, koca yürekli çocuğa ayırdık.

Ve İzmir güzeli, ikizlerin küçük olanı; Selin Yılmaz. Ortamlara uyumlu ama yeri geldiğinde herkese rest çekecek kadar da cesaretli.  Babası onun küçük ellerini bıraktığından beri yaralı. Yine de koca gözlerinin yaşlarla gölgelenmesine izin vermiyor.

İşte bu iki küçük çocuğa kapıldık biz.

Küçük çocuk diyorum ama, yan yana geldiklerinde evdeki trafoları attıracak bir elektriğe sahiplerdir kendileri..
Ali ve Selin’i çok kısa bir sürede benimseyen, kol kanat geren hayranlarının yiyeceği en büyük darbenin senaryo olacağını, nereden bilebilirdik? Sürekli bir restleşme, meydan okuma, oyunlar oynama ve birbirinin ayağını kaydırma.. AlSel’i AlSel yapan, kendilerine itiraf edemedikçe bastırdıkları aşkları, arzularıydı. Sonra 16. bölümde Selin’den geldi itiraf.. Bu iki şaşkın ama bir o kadar da aşık olan genç engellerden bahsettiler, yapamayacaklarını düşündüler.

Diziye yeni karakterler eklendi ve 20.bölüm itibari ile o ilk çatırdama başladı.

Önce “Ali Mertoğlu gibi sevmek” deyimine can veren Ali’nin değişimlerini hayretler içerisinde izledik. İlişkileri resmi bir hal aldığında giderek yok olan, birkaç saniye ile –burada gerçekten mecaz yoktur- geçiştirilen AlSel sahnelerini bekledik. Sonra bir oyunculuk hevesi çıktı ortaya.. Bu hevesin altında da Selin’in ayarları ile oynandı, çatırdayan AlSel giderek çatlamaya ve kutuplaşmaya başladı..

Ortaya nerden geldiği belli olmayan evlilik konusu atıldı. Seyirci olayları takip edemeden bir de baktık ki, bizim iki küçük çocuk yüzükleri takmış, artık “karı koca” olmuşlar. AlSel sevenler buna da günlerce tepki gösterdi, fakat her zaman olduğu gibi bizi duyan olmadı.Oyun oynayan iki çocuktan, bir araya gelemeyen iki sevgiliye..  O iki sevgiliden, didişmekten başka hiçbir etkileşimleri olmayan evli bir çifte..

Hep sözü edilen bu ‘matematik’ işte bir çifti böyle yedi, bitirdi.

Tolga Sarıtaş ve Hande Erçel’in harika performansları, kısacık sahnelerden fışkıran mükemmel kimyalarını kullanmak yerine, harcandılar.

Daha ne denebilir? Evet, harcandılar.


Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER