Kiralık Aşk: Aşka kanat çırpan tek bir beden

Karşımızda Ömer İplikçi’nin kadın versiyonu olarak yaratılan bir karakter, karizması, işi, gücü ile Ömer’in kulvarında. Kime göre, neye göre? İkisini çift olarak görebilen oldu mu bilmiyorum ama ben normal sahnelerinden bile keyif alamıyorum. Sıkılıyorum, heyecansız buluyorum, gerçeklik arıyorum. Aşk çok başka bambaşka bir şey, illa aynı olmak, benzer zevklere sahip olmak, aynı maddi güce sahip olup, aynı kültürde yetiştirilmek değil ki.  

“Neden o” sorusuna “Çok ortak yönümüz var, damak tatlarımız benzer, ikimizde kariyer sahibiyiz” cevabı vermek değil “Defne işte” diyebilmektir aşk.

Eğer Defne, Nihan gibi bir karakter olsaydı Ömer ile ikisini en başından zaten yakıştırmazdık ama bizim kızın ruhu asil tıpkı Ömer gibi. Hazır Nihan demişken kısa kısa da dizimizde izlerken sinirlerimi bozan karakterlere değinmesem olmaz.

*Nihan-Serdar ve daha doğmamış bebelerini Cibuti’ye yollasak mı diye düşünmüyor değilim. Önceden beri sevmediğim iki karakter ancak son zamanlarda ki halleri televizyona kumanda fırlatma sebebim. Dayanılacak gibi değil, sevimli ve komik gösterilmeye çalışılıyor ama katlanılmayacak boyuta ulaştılar gözümde.

*Sude, kötülüğünü gerçekten sorgulama yolundayım lahana bebek. Ömer ile derdini merak ediyorum çünkü ona zarar verdikçe güçlendiğini sanıyorsun.

*Yasemin, bu olmamalıydı, sevdiğini iddia ettiğin Sinan’a, dostluğunu kazanacağım dediğin Ömer’e bunu yapmamalıydın.

Bu son olaydan sonra Defne’nin Cherie’de çalışmasını istemiyorum, bir insan aşık olduğu kişiye zarar veren insanlarla çalışamaz o yüzden Defne’nin tez elden iş ilişiğini kesip müstakbel kocasının şirketine dönüşünü bekliyorum.

Defne, Galo’ya borcum borç diyo da Fikocum sen o 200 binin üzerine soğuk bir su iç şekerim, Defne 9 aydır Nöro’nun borcunu ödeyebildi mi ki seninkini ödesin. Fikret’in Ömer ile çalıştığını bilerek ona tüm gerçekleri anlatmakta ki amacını çok merak ediyorum. Sonra bir de Dünya Moda Devi Fikret Gallo’nun 200 bin lirasının olmaması izleyici ne izlese kabul eder mantığındaydı. Kabul etmedik tabi ki, güldük geçtik de diyemiyorum.

Ömer’in, Fikret’i kendine benzetip tam sevmeye başladığı sırada yediği darbe sonucu hesap sorması şahaneydi. İnsanlara güvenilmeyeceğini, onlara onların silahıyla vurma gerekliliğini fark etmesi efsaneydi. Savaş başlasın Ömer, ben senin cephedeyim, herkes hak ettiğini görsün.

Sona yaklaştığım yorumumda bu sıkıcı, bölüme rağmen sevdiğim şeylerden biri de Defne’nin tercihiydi. Daha önce bu mesele yüzünden defalarca ikileme düşen bir Defne izledik ve tercihini hep Ömer’i kaybetmekten yana kullandı. Bu sefer de kaçıp gidebilirdi, Defne bu, ama bencilce hareketine rağmen aşka tutunmayı tercih etti.

Bundan sonra da böyle olsun Defne ama sadece bencillikle kendini düşünerek değil, yine aşkın için savaş ama daha akılcı çözümlerle gel. Aşığım dediğin adama zarar vermeden, tercihini aşktan yana sevgiden yana kullan çünkü dünyayı da kurtaracak olan budur.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER