Kiralık Aşk: Aşka kanat çırpan tek bir beden

Ömer’im baktı ki hali hal değil, elma öğününe de az bir zaman kaldı, kendini ıstakoza verdi ki gücü kuvveti yerine gelsin. Defne de garibim, senin sevdiğin her şeyi sevmek istiyorum sözünü yememek için "ıstakozu yerim" diyerek büyük bir fedakârlık örneği gösterdi. Oysa masa altında ayağıyla Ömer’i dürtüklese ıstakoz da unutulur, Defne de yemek için kendini zorlamazdı çünkü akılları elmaya kayardı. Düşünemedi kızcağız ne yapsın...

Biz böyle flörtöz takılan çiftimize odaklanamadık tabii ki; hem sahnelerinin kısacık oluşu hem de Sude’nin garip tehditleriyle gerildik. İlk kez Defne’yi oyun konusunda bu kadar aciz gördüm. İlk kez “Sude ne olur annenle konuş” derken acısını, kaybetme korkusu hissettim ve gözlerim doldu..

14. bölümden beri Defne’nin yüzüne vurulan bir oyun, her seferinde yepyeni bir Defne olacağım diye bizi kandıran Defne, ne yapmaya çalıştığı belli olmayan bir Neriman vardı. Etkisiz eleman gibi dolaşan Necmi, borç onun yüzünden oluşmamış gibi umurumda mı dünya modunda ki Serdar ve Defne’ye dünyanın en saçma akıl ve fikirlerini veren Nihan.

Aylardır aynı şeyleri farklı bölümlerde izledik durduk. En son İso arabasını, güya Serdar ve Nihan altınlarını, Defne ise tasarımını satmıştı. Üstelik Tranba’ya satarak Ömer’i de kaybetmişti. Sonra Yasemin ile sağlam bir maaşa anlaşıp ilk taksitin parasını bile toplamıştı. Ne oldu bu kız sonrasında paraları nereye harcadı? Hiç mi birikim yapamadı da bu borç bir türlü azalmadı.

Peki, asıl sorun gerçekten 200 bin miydi? Defne, Ömer’e oynanan bu oyunu sadece bu paraya mı bağlamıştı gerçekten. Hiç mi tanıyamadı bu kız aşık olduğu adamı. Para, sorunlardan sadece biri, Defne’nin bunu aklından çıkarmaması gerekir. Bu sorun ortadan kalktı evet, bir nebze rahat nefes alacak, hayatının kontrolünü Neriman’a vermeyecek ancak oyun gerçeği yok da olmayacak.

Defne, para meselesinden kurtulma adına hatalarına hata ekleyip, bir şekilde Ömer’e zarar verdi yine. İlk en büyük yanlışını Tranba’ya tasarım sattığında yaptı. Şimdi de Ömer’in emeklerini, işini, çabasını yok edeceğini bile bile sırf parayı toparlayıp artık aşkını yaşamak için Gallo’nun teklifini kabul etti. İşte bu bencilliktir. Bu Defne’nin yaptığı hiçbir hatadan ders almadığını göstermektedir. Bu durum sonucunda Defne’ye hem çok kızdım hem de en azından paradan kurtuldu diye sevindim. Ama tüm bunlar ortaya çıktığında kendisini nasıl affettirecek bilemiyorum.

Kiralık Aşk’ı, Ömer ve Defne’yi bu kadar sevmemizin nedeni peri masallarını ve hayatın gerçeklerini iç içe yansıtarak izleyiciye aktarmalarıydı. Ömer, zengin, yakışıklı, karizmatik, etkileyici, kariyer sahibi, herkesin ilgi odağı olan bir karakterdi. Soğuk ve mesafeli duruşunun altında yatan sevgiye muhtaç halleri hepimizin yüreğine dokundu. Onun yüreğine dokunan ise masallardan fırlayıp da yanı başına düşen Defne’siydi.  

Yıllarca dışı güzel olan insanların bulanık içleri ile karşılaşıp debelenen Ömer, Defne de gerçek bir şeyler gördüğü için tutuldu. Özel biriydi Defne, tüm duygularını açık seçik yaşayan, gözleri ruhunun güzelliğini ele veren, kendi karakter yapısıyla var olan, gerektiğinde patronu olan kendisine dahi eyvallahı olmayan… Gövdesiyle değil, yüreğiyle vardı Defne ve orada Ömer’in yanı başındaydı.

Her geçen gün daha çok sevildi Defne, her güne yeni bir duygu kattı Ömer. Ördüğü duvarlarının tuğlalarını gerektiğinde atmasını da bildi, acı veren terk edilişlerinde yerine yeni tuğlalar dizmesini de. Bu durumlarda bir kez bile Ömer, Defne ile ayrı dünyaların insanlarıyız durumlarına girmedi. İkisi de bir günden bir güne kültür bunalımı, farklılığı yaşamadı. Birbirlerini, birbirlerinin dünyalarıyla kabul edip sevdiler.

Ancak izleyicilerin bir kısmı sürekli Defne’nin büyüyüp gelişmesini, bir karizması, kariyeri olmasını, Ömer ile ortak zevkleri olması gerektiğini vurguladı. Bunun aşk için bir zorunluluk olduğunu düşünerek. Bunun neticesinde Fikret Gallo karakteri konuk oldu evlerimize. Ömer’in isteyip de kullanamadığı bisikleti ulaşım aracı yapan, işe ve hayata bakış açısıyla Ömer’e benzeyen, yumuşacık kalbi olan, yaşadığı kabuklu dünyadan sıyrılıp Defne’nin sunduğu gerçek yaşama hasret olan, Sabahattin Ali kitapları okuyan.


Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER