1. Eşitlik mi, matematik mi ?
Dizinin tanıtımlarını ve ilk 3 bölümünü izleyen herkes gayet emin olabilir ki, dizinin esas çifti olarak başlarda Savaş ve Nazlı düşünülmüştü. Hatta ilk bölüm Nazlı'nın çatıdaki iç sesi ile başlıyordu ve yoğun olarak işlenen Savaş ve Nazlı hikayesi yüzünden başlarda bazı kişiler Ali ve Selin diye bir çiftin olacağından habersizdi. Şahsım adına belirtmem gerek ki, ben de izler izlemez esas çift olarak Savaş ve Nazlı'nın belirlendiğini fark etmiş ve ilgi çekici bulmadığımdan (tamamen şahsi görüşüm) diziyi izlememe kararı almıştım. Sonra Ali ve Selin sahnelerine denk gelmiş ve ilgimi çektiği için diziye şans vermiştim.
İki bölümün ardından Ali ve Selin beklenenin aksine oldukça fazla ilgi gördüğünden esas çiftler ikiye bölünmüş ve bir eşitlenme durumu başlamıştı. Buraya kadar hirçbir sorun yok. Ancak son günlerde haftalardır üstüne basa basa belirtilen çiftler arasındaki bu "eşitlik" durumu kendini senaryo matematiğine bıraktı ve biz bu zamana kadar izleyip içselleştirdiğimiz karakterlerin aniden geri plana atılmasına şahit olduk.
Senaryo matematiği nedir bilmem. Amaç nedir, onu kurcalamak da haddime değil. Ancak 35 haftadır mantık dışı gelen her şeye katlanma sebebim olan, içselleştirdiğim bu karakterlerin aniden yan rol muamelesi görmesi isyan etmeme sebep oluyor.
Elbette Savaş ve Nazlı kitlesi de var, elbette onlar da işlenmeli. Hatta esas çift olarak sadece onları görüyorlarsa buna uygun devam edilmeli ancak bütün bunlar haftalardır izlediğimiz çiftin senaryonun gerektirdiği gibi öne çıkmaları gereken bazı sahnelerde bile geri plana atılmalarına hak kazandırmıyor.
Son bölümden örnek vermek gerekirse, Ali üvey de olsa hala baba dediği, yanında doğup büyüdüğü Haluk'un aslında Selin'in öz babası olduğunu öğreniyor. Üstelik bu hikayenin bir de tecavüz tarafı var ki, ciddi anlamda büyük travmaya sebep olacak bir olay. Gel gör ki biz senaryo matematiği gereği ne Ali'nin iç dünyasını izleyebiliyoruz ne de onun Selin'le konuşmasını. Bunun yerine komedi tadında yazılmış diğer çiftin sahnelerini durmadan, bir kere bile bölünmeden, dakikalarca izlemek zorunda kalıyoruz.
Yazı devam ediyor...