Kiralık Aşk: Yine bir yeşil

Koriş'imi şu araya sıkıştırmadan devam edemeyeceğim yazıma. Koriş'im sana fakir kalma panikleri, matem tutuş, siyah gözlük, pardesü, bir de o siyah şemsiye ne diyeyim çok yakıştı,müthişti. Ama en müthişi, kuru kızı İz'e ispiyonladığın an, benden tam notu kaptın. Kuru kızla ilgili ettiğin sözleri çok tutmasam da “adamın evine lönk diye yerleşti” demenle İz'in gözlerindeki umut ışığını bir hamlede söndürmeyi ancak sen başarabilirdin. Tebrikler! Yine gülümsemelerimin nedeni oldun.

Geçmiş bölümlerden birinde kendini ifade edebilmek için Defne'nin kurduğu şu cümle geldi aklıma. "İnsanlar hayatta gayet dik durabilirler, ama bazı zorunluluklar onları alıp, hiç istemedikleri karmaşık şeyler yapmak zorunda bırakabilir, isin hiç bilmediğiniz bir yönü vardır belki." Ne güzel de dile getirmişti kendini, Ömer'le başlayan hayatını da üç cümleye sığdırabilmişti. Bir de Ömer'e dönelim, bir bakalım; sırtladığı her yüke el atan bir Defne var yanı başında. Bir anne gibi, eş gibi, dost gibi sürekli telkin ediyor, destek veriyor. Midesini bile düşünür halde. Ömer'e ne demeli, nasıl da dinledi, bitirmedi kahvesini, Defne'nin kuzusu oldu çıktı gerçekten. Şu klasik müziklerin sesini de Defne bastıracak gibi. Kendi sesiyle bir de şarkı söylerse artık Ömer Defne'yi dinler hale gelecek. Afet yerini, cennete çevirmeye kararlı bir aşık kadın Defne var karşımızda.

Yeni bir sabaha bizim DefÖm birbirlerinden ayrı ayrı başladılar. Ömer çizimleri teslim etmek için Tranba'nın şirketine gittiğinde karşılanış tarzı, paranın kendisine veriliş şekli, sanatçı kişiliğinin eleştirilmesi karşında bile sakin kalabilen bir Ömer görmek fazlasıyla şaşırtmıştı beni. Ama bir tebessüm etti bıyık altından -sen görürsün tarzında- acaba nasıl Tranba'yı alt edecek demekten de kendimi alamadım. Ömer planını da sanatçı ruhuna yaraşır bir şekilde yapmış. Hani herkes ayakkabı dizayn edebilir, üretebilir. "Ama ben çizersem ruhumu katarım, farklı çizerim, tek oluşum sadece kendimin tek oluşundan değildir. Ben çalışanlarımla tekliği bir bütün halinde yaşarım. Bu yüzden her önüne gelen de üretemez, her işin bir ehli vardır" şeklindeki duruşu bir harikaydı. Ve Tranba'nın terslenişi de izlemeye değerdi. "Ayyar tilki art ayağından tutulur" atasözü de Tranba'nın tanımına çok uygundu. İşini hile ile yürüten kimse sonunda yakayı ele verir. Hiç beklemediği anda da enselenip, yenilgiye mahkum bırakılır... Tilki bu yine de dikkat etmek lazım.

Ömer bu kadar fedakarlıklar yaparken; çalışanlarının toplanıp yarı maaşa yada hiç maaş almamaya,"anca beraber, kanca beraber" diye destek vermesi de dizimizin en can alıcı sahnelerinden biriydi. Çok duyguluydu. Göz yaşlarıma engel olamadım. Kıymet verip, hayatımızda insan-dost biriktirmenin önemi çok güzel vurgulanmıştı. 


Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER