TARİHTEKİ YERİNİ ALMAK...
Bir kadınla, bir erkeğin
arkadaş olması sizce mümkün mü? Özellikle de eski sevgiliyken ya da ortada
yoğun bir duygu seli varken... Bu bölüm aslında bunun pek de mümkün olmadığını
anladık birçok farklı şekilde. Yasemin’den özür dileyen Sinan “Çok üzüldüm
dememi beklemiyorsun herhalde. Sonuçta artık ben senin arkadaşın değil. Ben
sana başka gözle bakıyorum farkında değil misin? Biz artık seninle başkayız.”
diyerek bunu kanıtlarken diğer yandan yine Ömer’in en zor anında gitme kararı
alan İz’in vedası da bizlere aynı mesajı veriyordu: “Denedim, yapabilirim
sandım. Seninle iki dost gibi, hiçbir şey olmamış gibi... Ama olmuyor seni
görmek bana iyi gelmiyor. Sabrettim, her şey eskisi gibi olur dedim. Sana
eskisi gibi bakacak, yine İz’le Ömer olacaksınız... Ama kendimi kandırmışım.
Biz çoktan tarihteki yerimizi almışız.”
Tarihteki yerini
almak.... Aralarındaki güven sorunu yüzünden gecenin karanlığında bir bankta
ayrılmak zorunda kalan Defne ile Ömer’in daha önce yapmayı denedikleri bir
şeydi hatırlarsanız bu. Ancak bölümlerdir kapı gıcırtısı gibi karşımıza çıkan
“Biz İz ile Ömer’iz” cümlesi almıştı onlar yerine tarihteki yerini... Bize de
İz’e “Sağlıcakla kal” demek düşüyor. Ona veda ederken ise elinde bir koli çiçek
fidanıyla işten çıkan Defne’yi izleyerek mutluluğumuza mutluluk katıyoruz. Ömer
ile aynı evde bir arkadaş gibi yaşayan Defne her gün kendinden bir şey
ekliyordu onun soğuk evine. Kiralık Aşk’ın daha ilk bölümünde karşımıza çıkan
çiçek fidanı da işte bunlardan biriydi.
Daha asistan olarak
işinin ikinci gününde Ömer’in kahvaltı tepsisine bir demet çiçek koyan
Defne’nin bu bölüm başı yine aynı şekilde ceket cebine çiçek koyması geçmişe
keyifli bir göndermeydi. Ömer o gün çok şaşırmıştı Defne’nin bu hareketine ve
aralarında bölüm boyunca sık sık aklıma gelen bir diyalog geçmişti: “Evinizde
hiç çiçek yok. Biraz çiçek alsak çok güzel olur. Sabahları ben sularım. Biraz
çiçek size de iyi gelir. Eviniz çok güzel güneş alıyor.” Ardından da ona
alışveriş için liste hazırlamayı teklif etmişti. Ve şimdi ilk bölüm Ömer’in
Defne’ye dedikleri sırayla gerçek oldu. Hevesle hazırlamak istediği alışveriş
listesi siyah duvarda gittikçe uzarken, Defne onlarca renkli çiçeği Ömer’in
bahçesine dikmek için kolları sıvadı. Görünüşe göre yeri değiştiği için
afallayan Defne artık korkmuyordu ve yerine alışmıştı. Ömer’in evinde kök salma
adına bu sefer bir saksı hediye
etmek yerine çiçeklerini aşkla toprağa ekti. O kendisi için böyle büyük bir
adım atarken diğer yandan ise Ömer ondan habersiz en büyük korkularından birini
yaşıyordu.
Travmatik geçmişler... İnsan
bir hatta iki kere aynı korkuyu yaşadığında bu artık onda travma haline gelir. Defne’nin
de her mutlu olduklarında bir anda kaçıp gitmesi Ömer’de travma yaratmıştı.
Ömer artık Defne’yi İso’nun dediği gibi ‘temkinli’ seviyordu. Onun yanındı
olmak, deli gibi sarılmak ve sevmek isterken bir yanı yine gidecek diye hep
tetikteydi. Koruma kalkanlarını bu kadar kalın tuttuğu için zaman zaman ona
kızsam da hak verdiğim için çok fazla üstüne gidemiyordum. Özellikle de bu
bölüm sonu korktuğunun yine başına geldiğini sanmasıyla yaşadığı gergin anları
görünce. Düşünsenize yaşanan her şey dağ evindeki o kaçışı gibiydi. Ancak yeni
bir başlangıç için aralarında fil gibi duran Ömer’in bu travmasını aşmaları
için biraz korku gerekliydi. İnsan ne yazık ki bazen bazı şeylerin değerini
kaybetmeden anlayamıyor. Ömer de bir anlık bile olsa Defne’nin yeniden
gittiğini ve yine onsuz kalacağını düşündü. Ama Defne tüm sıcaklığıyla
yeşillerin arasında karşısına çıktığında o da anladı artık korkunun ecele
faydası olmadığını ve aslında nefesini kesen anlarla mutlu olduğunu.
Özetle
Meriç Acemi, Ömer’e önce eşeğini kaybettirip sonra buldurmuş ve o dudaklar
yeniden mühürlenmişti birbirlerine... Bakalım bundan sonra kahramanlarımızı ne
gibi maceralar bekliyor? Tek bildiğim artık ilişkilerinin oyundan bile
etkilenmeyecek kadar çok sağlam bir temele inşa edilemeye başlandığı...