Ali Mertoğlu'nun dönüşümü üzerine: Midas'ın kulakları eşşek kulakları!

Ali Bey’i Elif’in -direkler dalgalanışıma, Ali Bey masum ayağına yatışıma hasta- evinin kapısını çalarken görürüz. Kapıyı salya sümük -boğulursun inşallah o sümükte- içinde olan Elif açar. Daha önceden Melisa’dan -Allah aşkına bir öksür rahatla da sen de kurtul biz de kurtulalım- aldığı akıl doğrultusunda başlar duygu sömürüsü yapmaya. Ali işte acır, sarılır buna başını kafasına dayar falan. Pardon araya gireceğim. Burda öyle bir görüntü çizilir ki seyirciye hani diziyi hiç izlemeyen birisine sor, de ki, "sen şu ana kadar ne anladın?" o da sana "işte şu ağlayan kızla oğlan birbirini seviyor galiba şu diğer koca gözlü kız da bunlara kötülük yapıyor."der.Nelerle sınanıyorsun be Alselzede nelerle sınanıyorsun?!Sonra gelip de sorgulama bu fandomda neden normal kimse yok diye.Zira nasıl normal olalım sorarım sana nasıl?!Neyse..

Ali Bey, "Selin senden özür dileyecek" falan der. Bayan direk de "nasıl dileyecek zorla mı*" deyince Ali Bey durur mu hemen yapıştırır "gerekirse zorla dileyecek" diye cevabı. Halbuki bildiğin üzere bölümün ta başında dilenmişti o özür. Ama bu Ali aptal, bu Ali saf, bu Ali gafil, bu Ali’ye göre Selin bencil, egolu, vicdansız, acımasız. Ama Elif o masum, o tertemiz, o duru.Tamam, daha fazla konuşmayayım zira ağzımı bozacağım bu gidişle.Değmez şu 4 harfli için kendimi günahkar eylemeye. Direk tepelerinden düşüp ölesin. Evet Selin’i kendi doğum gününde herkes mutlu, dans eder bir şekildeyken, mutsuz, tek başına ‘nerdesin Ali ya’ diye sayıklarken buluruz. Birden bir gitar sesi gelir, Selin döner ve Ali sahnede belirir. Ben biliyorum,sen biliyorsun,herkes,tüm Alselciler biliyor Ali içine edecek bu doğum gününün.Ekrana doğru bağırırsın "YAPMAAAAA, SÖYLEMEEEE, DEFOL GİT O DOĞUM GÜNÜNDEEEEEEN" diye.

Olmaz canım, olmaz daha henüz öyle sıcacık koltuğumda oturayım dizidekiler beni duysunlar onlara dokunabileyim o teknoloji gelmedi. Gelse sen merak etme Elif ve direğiyle ilgili çok değişik fantezilerim var zaten. İlk ben kullanırdım o teknolojiyi. Bana söylesene hayatında kaç tane dizinin seyircisi esas oğlan sahnede elinde gitarla esas kıza şarkı söylerken stresten geberir. BİR. Yazıyla da rakamla da makamla da BİR. O şarkı bitene kadar 10 kez öldüm öldüm, dirildim galiba. BEN YOK OLMAK İSTEDİM. Ah keşke yok olaydım da sonrasında olanları görmeyeydim.

Şarkı biter. Selin gidip Ali’ye sarılır, gözlerinden mutluluk akarcasına. Teşekkür eder.

"Beğendin mi şarkıyı? İyi ama ben senin için söylemedim ki Elif için söyledim. Şimdi herkesin içinde ondan özür dileyeceksin."

Arkadan masum, temiz,p ür-i pak (!) Elifimiz gelir.  Senin ben o şarkı söyleyen ses tellerini keseyim onda ip atlayayım e mi Ali.

"Bana doğum günümde bunu mu yapıyorsun Ali?”
“Sizin Elif’e yaptığınızdan daha kötü değil ama di mi?”

Söyleyin adam öldürüp içeri girsem kaç yıl yatarım? Bana deyin hele ben bu Ali Polat mıdır, Kolat mıdır her ne atsa onu öldüreyim temizinden yatar çıkarım. O zamana belki uzaydan bizim M.Ö. Alimiz gelir ha? İnekler de uçar zaten. Selin gülmek ve ağlamak arası yarı histeri krizinde terk eder kendi 18. yaş günü partisini. Bir daha asla kutlayamayacağı bu partiyi bu şekilde terk eder. Ama Ali sırıtmaya devam eder şımarık şımarık hala "E özür?”der. Ordan beyaz atı olmasa da beyaz atlı şövalye misali Tuğçe -ne yani burası anaerkil bir topluluk burda bayan şövalyeler var erkeklerden hayır yok hıh- çıkar.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun? Her şeyi mahvettin.”
“Sen karışma.”
“Bütün görüntüleri sildirtmişti Selin.”
“Hala yalan söylüyorsun.”

Ordan Can girer lafa.

“Doğru söylüyor Ali abi Selin abla bana geldi tüm görüntüleri kaldırttı.”

Selin’e gram inanmayan Ali tabii ki Can’a inanır. Zira AlCan var. Büyük aşk (!) Ve Ali o klasik acı çeken ifadeyi takınır. Tuğçe son golü bizler için takar 90’a “Bravo Ali Mertoğlu. Sana aşık olan bir kızın kalbini kırdın. Hem de kendi doğum gününde.” Ali’nin yüz ifadesindeki acı çekişi, pişmanlığı, mahcubiyeti görmenin verdiği o haz paha biçilemez.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER