Yine
ilişki için net bir konuşma, net bir adım ve yine bir adet Ömer İplikçi. Ben,
ilişki esnasında da, ayrı olduklarında da, kavga esnasında da Ömer’in aşkını,
sevgisini, özlemini hep ama hep hissettim. Ömer’in her hareketinin anlamını,
bakışlarındaki, gülüşündeki manaları bile kolaylıkla anlayabilen biriyim. O
yüzden son sahnede Ömer’in gözlerindeki kaygıyı, teskin eden sevgiyi, içindeki
özlemi ve üzgünlüğü fark ettim, içindekileri dökeceği belliydi. O kadar
yerinde, o kadar doğru şeyler söyledi ki, ilişkisi için o kadar güzel bir çaba
verdi ki gözlerim doldu.
Sahne
bütünüyle çok fazla duygu barındırıyordu; Ömer, ne istediğini anlatırken Defne
dolu dolu gözleriyle bakınca aklıma Nazan Bekiroğlu’nun şu cümlesi geldi;
“Yorgunsun.
Anlatmaktan değil, susmaktan. Yaşamaktan değil, yaşamamaktan. O kadar
yorgunsun.”
Yapma
artık bunu Defne, ne kendine ne de Ömer’e daha fazla acı çektirme. “Sen de bana
güvenmedin” diyerek kolaya kaçmak istiyorsun ama Ömer’in güvenmemekte ne kadar
haklı olduğunun da farkında olduğunu düşünüyorum. Ömer’i de takdir ediyorum;
yalan söyleyip sana güveniyorum demediği için. “Evet, sana güvenmiyordum ama
artık güvenmek istiyorum bunun için de senin benden gizlediklerini anlatman
gerekiyor, ne olursa olsun birlikte çözeceğiz” diyerek yine yeni yeniden güven
verdiği için.
Defne’nin
hiçbir şey anlatmayacağını hepimiz tahmin ediyoruz zaten ama şu an Defne’ye
sinirlenmek istemiyorum çünkü konuşacak güzel bir şeyim var.
Ömer’in,
Defne’nin elini kondurduğu öpücük her zamanki gibi çok naif ve sevgi doluydu.
Defne’nin gözyaşlarını silişi, gözyaşından öpüşü ekran karşısında beni benden
aldı. Buruna konan öpücük sonrası kendimi kaybetmiştim, zaman, mekân
oryantasyonum sıfırlandı, kulağıma ise şöyle bir türkü geliyordu “Tükendi,
nakti ömrüm”.
Sen
ne güzel bir adamsın Ömer, ne güzel bir âşıksın. Ömer, Defne’yi burnundan öperken
ikisi de o kadar özlem, üzüntü, aşk ve acı çekiyordu ki hayran kaldım. Tüm
hisleri iliklerime kadar hissettim. Barış Arduç ve Elçin Sangu, özellikle son
sahnedeki performanslarıyla kalbime dokundu, şahanesiniz ve iyi ki bizim Ömer
ve Defne’mizsiniz.
Bölüm
defalarca kere seyredeceğim bir bölümdü ancak şikâyetlerim de var. Bazı
sahnelerin çekim açıları gerçekten sahnenin vermesi gereken duygudan bizleri
uzaklaştırıyor. Misal son sahnede kamera o kadar yüzlere odaklanmış ki Defne,
Ömer’in elini tutmuş ama ben bunu üçüncü izleyişimde dikkatlice baktığımda
ucundan fark ediyorum. Kay kay gibi görsel hareketler barındıran bir sporu
izliyoruz ama kay kaylar ile havalanıp hareketler yapan bacakları tam olarak
göremiyoruz. Bir de yeni bölüm yayınlanmadan, bölüm sonu ile ilgili fotoğraf
paylaşmak gerçekten beni heyecanlandırmıyor, aksine heyecanımı öldürüyor. Bölüm
sonlarımız sürpriz kalırsa, sahnelerden almamız gereken duyguları,
şaşkınlıkları daha yoğun yaşarız diye düşünüyorum.
Son
olarak sevgili Barış Arduç’a geçmiş olsun dileklerim ve kocaman sevgilerimi
yolluyorum. Sana şifa bulup gelmeler, aramıza dönmeler yakışır.