Bu
bölüm, dizideki birçok karakterin Ömer-Defne ikilisi için olan çalışmaları
gözlerimi yaşarttı. Yasemin-Sinan el birliği, Neriman ve gizli ortak Koriş’in
çılgın planları derken çok eğlendim. Gerçi Neriman, bu bölüm sadece Defne-Ömer
için değil, Sude için de pek bir ataktı. Ancak o cephede yaşanacak olanlar yine
bir şekil de bizim tarafa etki edecek. Nasıl mı?
Eymen,
sırf Sude’nin güzelliğine vuruldu diye onu kandırmaya gönlü el vermedi ama
bizim Defne, aşkından, yemeden-içmeden kesildiği Ömer’e hala bir oyun
yaşatıyor. Biz de buradan ne mesajı alıyoruz aslında dürüst olmak çok kolaymış
ama Defne bir yalanı yaşamayı seçmiş. Ahh Defne ahh oyuna nasıl bulaştığını
geçtim hala gerçekleri Ömer’e anlatmadığından dolayı, bu adama kendini nasıl
affettirmeyi planlıyorsun çok merak ediyorum. Bir de bu Eymen meselesi çıktı,
bu durum da sana çok fena dönecek haberin olsun.
Midas
gibi dokunduğu her şeyi altına dönüştüren Ömer, Defne’den kısa bir sürede
kendisi seviyesinde bir tasarımcı meydana getirdi ve artık ortak çalışmalara
başladılar. Yalnız hesap edemedikleri bir şey vardı ki Defne’nin egosu
hortlamıştı. Ben Defne’ye böyle cazgır konuşmaları, bu şımarıklıkları
yakıştıramıyorum ve maalesef itici buluyorum. Keşke duygularını, isteklerini ve
kızgınlıklarını ilk zamanlar izlediğimiz şekilde yansıtsa. Şu haliyle her an
mahalle ağzı takınarak önüne gelene küfürler edip üzerine zıplayacak insan
görüntüsü sunuyor ve hiç yakışmıyor.
Her
şeye bağırıp çağıran, gereksiz tepkiler veren Defne’yi ne kadar sevmediysem
Ömer’in evindeki Defne’yi bir o kadar çok sevdim. Ömer’e Ömer gibi yaklaştı,
aşkını da, kırgınlıklarını da, heyecanını da, istek ve arzularını da gizlemedi. İlişkide ben de varım, bir şeyler hisseden bir tek sen değilsin benim de
duygularım var ve bunu öyle ya da böyle hissettirmekten çekinmiyorum tavrındaydı.
Çok sevdim çok.
Golf
sahnesine dönüş yine çok şekerdi ama golf eğlenceli bir oyun değil gençler, siz
eğlenmek için yer aradınız resmen yerim ikinizi de. Ben sizin için şahane
eğlenceli bir oyun buldum, gerçekten hiçbir hınzır düşünce barındırmıyorum! Kargo
ile Ömer İplikçi’nin evine "twister" yollayacağım, bir oynayın bakalım eminim çok
mutlu olacaksınız.
Ömer-İz
ilişkine sembol olan biberli çikolatadan sonra Defne ile sıcak çikolata
saatleri beni alıyor böyle bulutların üzerine çıkartıyor. Biberli çikolata mı
olurmuş canım, sıcak çikolata iyidir hele de sevgilinin dudağından içince daha
da bir güzeldir di mi Ömercim. Bu sefer küsüşük olduğunuzdan dudaktan değil
kupadan içtin ama olsun Defne’nin dudağında kalan çikolatayı parmağınla
aldıktan sonra gidip o parmağı yıkamamışsındır, kendin yemişsindir diye
düşünüyorum. Sana, böyle hınzırlıklar yakışır bebeğim.
Dudaktan
çikolata silinip de ekran kararınca ve yatağın içinde cıbıl bir Ömer ve Prenses
misali Defne’yi gösterince bir an gerçek olduğuna inanmamızı beklemişsiniz ama
biz artık bir aileyiz yemedik anlayacağınız. Rüya olmasına rağmen o kadar mutlu
oldum ki gözlerim dolu dolu izledim. Normalde dizi-filmlerdeki rüya sahneleri
pek dikkatimi çekmez ama Kiralık Aşk için durum çok farklı. Bizim rüyalarımızın
hep bir anlamı oluyor, bir şekilde geri dönüşünü alıyoruz ve neden bilmiyorum
ama hep yüreğe dokunuyor. Ömer’in rüyasında da çok fazla heyecanlanıp,
nirvanalara çıkmıştım ama Defne’nin rüyası daha bir özel oldu benim için.
Gelecek ile ilgili konuşmaları çok şekerdi. Ömer, bildiğimiz Ömer’di, hep
Defne’sinin istek ve arzularına öncelik veren, ona aşk dolu bakan… Defne ise
ilk bölümler izlediğimiz, naif, sevgi dolu, sıcak, samimi hallerindeydi fazla
özlemişim bu hallerini.
Koy
koy gezin canlarım, ama sadece ikiniz değil üçünüz gezin. Peki, bu üçüncü kişi
kim? Eğer çocuk olaylarına falan girecekseniz öncelikle bilmeniz gereken şey
çocuğun nasıl yapıldığı. Şimdi sizi bir sağlık sektörü elemanı olarak uzaktan
eğitime alıyorum. Hoş geldiniz gençler, ilk dersimiz sağlıklı bir ilişki ve
aile kurmak. Ne yapacağınızı söylüyorum; sevişeceksiniz! Ders bitti,
dağılabiliriz. Defne’cim öyle tatlış rüyalar görüyorsun ama sadece bakışarak,
gülüşerek olmuyor o işler hatırlatmak istedim. Hem bir önden bilgilendirme
yapayım ki "hık hık" diye gidiverme malum öpüşme öncesi bile bir taşikardi
durumuna geliyorsun, öptüm canım.
Bu
arada neden çarşaf altında çekim olduğu ile ilgili birçok yerde şikâyetler
gördüm. Ben çok mutlu oldum çünkü Meriç Hanım’ın seyircisini önemsediğini, dizi
yorumları yaptıkları sayfaları okuduğunu bir kez daha somut bir şekilde gördüm.
Bizim arkadaşlarımızla sıklıkla konuştuğumuz bir şeye göndermeydi çarşaf
değildi, gerçi bu bölüm hep bizim konuşmalarımıza göndermeler yapılmış bir bölümdü,
bunlar çok büyük jestler… Unutmadan şunu da yazayım; sevgili Defne, rüyanda
Ömer’i görüyorsun ve sadece bakışıp, gülüşüp, sarılıyorsun vallahi helal olsun
sana can içim.
Sinan’ın
evinde sonunda çalışabilen çiftimiz çok sevimli görünseler de, iki kişinin bir
kalemi yönetip öyle bir ayakkabı çizmesine inanamadım ama inanmış gibi yaptım
çünkü önemli olan ayakkabı değil, Ömer’in kıyın kıyın Defne’ye yanaşması
“Şuranda yaşamak istiyorum” dediği omzuna elini koyuşuydu. Çizimle birlikte
alev alan Defne, hava almak için dışarı çıktı da gökyüzüne baktı ya
Kuşadası’ndaki yıldızlı konuşmanın geçtiği sahne aklıma geldi. Defne, o zaman
gökyüzüne bakıp geçmişini ve düşüncelerini Ömer ile paylaşmıştı. Şu an ise
geleceğine bakıyor gibiydi. Sorma Ömer sorma, sadece durma ve sen de göğe bak!
Turgut Uyar’ı da rahmetle anmış olayım…
Bu
bölümün bu kadar güzel olmasının en büyük sebebi eski bölümler tadında
oluşuydu. Bir durup düşününce bizim eski bölümlerimizin en büyük özelliğinin,
bölüm sonlarının bomba oluşu olduğunu hatırlıyoruz. İşte 28. Bölüm sonu da
böyle bomba bir sahne içeriyordu.