İhsan Bey’le Zevcesinin Tatlı Hayat’ı…

İhsan Bey’le Zevcesinin Tatlı Hayat’ı…
Gerek yarışma programları, gerekse diziler anlamında 2000’lerin başları, yabancı formatların ülkemiz televizyonculuğunda fazlasıyla söz sahibi olmaya başladığı zamanlardı. Büyük yapım şirketleri, dışarıda reyting rekorları kıran prodüksiyonların peşine düşüyor; Amerikan sit-com’ları arka arkaya Türkiye’ye uyarlanıyordu. Ekranlara kazandırılan bu iddialı projelerden biri de, iki dev ismi; Türkan Şoray’ı ve Haluk Bilginer’i buluşturan Tatlı Hayat dizisiydi. 1997’de birlikte oynadıkları Nihavend Mucize filminden sonra bu kez beyaz camda izleyiciyi selamlayacak olan iki usta sanatçı, Tatlı Hayat’ta karı-kocayı canlandıracaktı. 70’li ve 80’li yıllarda ABD’de seyirci karşısına çıkan Jefferson çiftinin yerini Sevinç ve İhsan Yıldırım alacak, Türk Televizyon Tarihi'nin en eğlenceli işlerinden biri hayata geçecekti.

Tatlı Hayat'ın uyarlandığı Amerikan formatı The Jeffersons

Hikayeyi ve karakterleri hayal meyal hatırlayanlar varsa şayet, onlar için kasedi başa saralım şimdi. Efendim, İhsan Yıldırım Bey (Haluk Bilginer) kendi deyimiyle bir “kuru temizleme imparatorluğunun” sahibidir. Sinir katsayısı devamlı tepelerde gezinmesine rağmen sevimli kalmayı başarabilen numunelik bir zattır. Ailesiyle beraber İstanbul’un seçkin semtlerinden birinde, bir eli yağda bir eli balda yaşamını sürdürmektedir. Bugünlere yoksulluktan çıkıp gelmiş, bu varlığı elde etmek için yine kendi deyimiyle “eşek gibi çalışmıştır.” İhsan Bey’in en büyük hobilerinden biri zenginliğiyle övünmektir, ona göre artık zenginlerin yaptığı ne varsa aynen uygulamaya sokmak Yıldırım Ailesi'nin en büyük hakkıdır. Öncelikle yapılması gerekenlerden biri, eşi Sevinç için (Türkan Şoray) eve bir yardımcı almaktır. Sevinç başlarda buna sıcak bakmamış ve gerek duymadığını söylemiştir; ancak ısrar kıyamet İhsan, Menekşe’yi (Asuman Dabak) işe alır. İşin ironik yanı, zaman içinde Sevinç ile Menekşe arasında sıcak bir ilişki yeşerirken; Menekşe, İhsan’ın en büyük belalısı olur. İkili arasındaki nüktedan, tatlı sert atışmalar da izleyenleri kahkahaya boğar.

Soldan sağa: Çolpan İlhan, Neco, Emre Altuğ ve Asuman Dabak.. Çolpan İlhan'ı 24 Temmuz 2014'te kaybettik.. Nur içinde yatsın..


İlk bölümde İrfan'ın göründüğü ilk sahne

Dizinin en eksantrik karakterlerinden bir başkası da komşu İrfan’dır (Celal Kadri Kınoğlu). Tercüman olan İrfan Bey; gerek diplomasi çevrelerinde geçen günlerine ait anıları, gerekse hayata dair enteresan fikirleri ve sorularıyla mütemadiyen Yıldırım çiftinin kapısını çalmakta ve her defasında İhsan’ı deli etmektedir. Hemen her bölümde İhsan’ın, İrfan’ın suratına kapı çarptığı bir sahneye rastlamak mümkündür. Buna rağmen İrfan, tüm iyi niyetiyle Yıldırım çiftinin evine konuk olmaya devam etmektedir. Yıldırımların kadrolu misafirleri arasında bir de, yine komşuları olan Yorgo (Neco) ve Feraye (Çolpan İlhan) çifti vardır. Karı-koca her seferinde İhsan’ın sivri dilinden nasibini almakta ve her zamanki gibi ortamı yumuşatmak ılımlı ve nazik tavırlarıyla Sevinç’e düşmektedir.

Sevinçlerin oğlu Başar (Emre Altuğ) ve Ferayelerin kızı Pelin (Gamze Özçelik) dizinin ilerleyen bölümlerinde dünya evine girmekte ve iki çiftin arasındaki ilişki dünürlük mertebesine yükselmektedir. (Tatlı Hayat’ın ilk bölümlerinde Pelin karakterini Meltem Ören canlandırmıştır.) İhsan’la güldüren diyaloglara imza atan tiplemelerden biri olarak apartman görevlisi Muharrem’i de (Veysel Diker) es geçmemek gerekir. Üçkağıtçı kelimesini sözlükte aradığınızda karşınıza muhtemelen bu şahıs çıkacaktır. İhsan’a çevirdiği dolaplarda suç ortaklığı yapmakta, yardım ve yataklıkta bulunmakta, bunların karşılığında da İhsan’ı yolmakta, adeta soyup soğana çevirmektedir. Muharrem istediği parayı vermeyi kabul etmediği taktirde, İhsan’ı şantajla tehdit etmekte, İhsan da eli mahkum parayı tıkır tıkır Muharrem’in eline saymaktadır.

10 Kasım 2001'de yayına başlayan dizi, 27 Ocak 2004'te final yaptı.

Hikayeler Tatlı Hayat’ta genel olarak bu karakterler etrafında dönmüştür. Dizi her tipik Amerikan sit-com’unda görülebileceği üzere bölümlük olaylarla şekillenmiştir; yani her bölümün bir konusu vardır ve buna bağlı geliştirilen hadiseler bölüm sonlarında neticeye bağlanmıştır.Tatlı Hayat’ın, hemen her yönüyle hamisi The Jeffersons’a benzemesi, yabancı kültüre ait unsurların yer yer seyirciye göz kırpmasına ortam hazırlamıştır. Senaryoyla ilgili hoş karşılamadığım tek şey İhsan’ın Rum asıllı Yorgo’nun etnik kökeni üzerinden yaptığı şakalar. Bunlar için şaka lafını kullanmak bile istemiyorum aslında; rahatsız edici ve inciticiler. Jeffersonlar'da da buna benzer söylemler siyahi ve beyazlar eksenindeydi. Yüksek bir zeka ürünü olan bu senaryoya hiç ama hiç yakışmayan bir olay ne yazık ki. Onun haricinde Tatlı Hayat’la alakalı olumsuz bir şey söylemek pek mümkün değil bence.

Kendini tekrar tekrar izleten, zekice tasarlanmış esprilerle bezeli, bölümü neresinden yakalarsanız yakalayın bir biçimde kolaylıkla adapte olabileceğiniz, oyunculuklarıyla göz dolduran bir klasik o. İhsan’ın “Buna inanabiliyor musunuz?” sözüyle başlayan öfke patlamaları, İrfan’ın arkasından gözlerini belerte belerte “Zıbıdı!” diye bağırışı, Feraye’ye ağzını doldura doldura “Terbiyesiz kadın!” deyişi… Her biri akıllardan kolay kolay çıkmayan muazzam anlar değil miydi? O zaman Tatlı Hayat nezdinde tüm erken 2000’ler komedilerine bir selam etmek icap eder şimdi. Şu an belki de video paylaşım sitelerinde fellik fellik Tatlı Hayat bölümlerini aramaya başlamışsınızdır bile. E vallahi siz de haklısınız!
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER