Ötekileştirmek,
severiz. Kendimize ait olmayan acılara
gözü kulağı kapatmak, sırt çevirmek çok kolay gelir. Bize dokunmayan yılan bin
yaşar her zaman. Ancak dokunduğunda yakar canımızı. Ancak canımız yandığında
farkına varırız tehlikenin. Ancak; iş işten geçeli, birilerinin nefesi söneli
çok olmuştur. İnsanlığın temel kuralıdır
aslında bir bakıma acıya ortak olmak. Vicdanda yetiştiririz empati duygusunu.
Yüreğimizde hissetmeye başladığımızda olgunlaşmışızdır. Önemlidir insan olmak.
Acının ezgisi hoş gelmez kulağa ama en çok da o dinginleştirir. Hayatın tadına
en iyi o vardırır insanı. İnsan olmak önemlidir.
Toplumca arkasına
sığındığımız belli başlı kalıplar var. Düşene de bir tekme vurmazsak eksik
hissederiz. Tatmin olma, nefret kusma yatıştırır karışıklığı. Karıştıkça da
zaten daha çok bileniriz. Saygıyı yitirmeye başlarız. Sonrası zaten çok kolay
gelir. Empati yoksunluğunu o kalıplarla doldururuz. Bilmiyorum neden bu kadar
öfke dolduk. Neydi bizi insanlıktan çıkaran. Tam olarak hangi noktada, hangi
sebeple yitirdik bazı şeyleri. İnsan hayatını hiçe saymak, acımasızca kin
kusmak ne zamandan beri temel iç güdümüz haline geldi. Kalıplar demiştim.
Düşününce çok basit, ama düşünmekten hayli uzağa savuran o kalıplar.
Başarılıyken başarısız olan bir sporcu, antrenörünü tavlamıştır mesela.
Başarılıyken başımızın tacı olan o insanı yerin dibine batırır batırırız da
çıkarmak ancak toprağa gömme raddesine geldiğimizde aklımıza gelir. Tacize
uğrayan bir kadını suçlu bulmak için her şeyi yaparız. Sırtına elini koymak,
ruhunu kavramak için değil, olağan tüm gerçeklerle birlikte, karanlığa itmek
için gereklidir. İlk dersimiz: Uyanış. Uyanmak mı gerekli bilmiyorum. Bunu
sorguladım izlerken. Tüm insanlığı acı dehlizine silkelesek mi tanıyacağız
birbirimizi. Nasıl öğreneceğiz bir yerlerde gökyüzünün hakikaten de mavi
olmadığını.
Yeşerdi içimde Öğretmen. Ne öğretecek bana,
sana, bize bilmiyorum. Ama kaçtığım ne varsa çıkarıp koyacak önüme. Daha ilk
bölümden görüyorum bunu. Kurgulanmış bir senaryoya ihtiyaç yok aslında. Biz
bunu zaten çok iyi biliyoruz. Onlarca şey oluyor her gün. Görüyoruz, duyuyoruz
bir noktada. Sıradanlaştırıp yolumuza devam ediyoruz. İlk vazgeçişimiz: acıyı olağanlaştırmak. Bunu yapabildiğimizde gerçekten öğretecek bize Öğretmen.
İlk dersini en iyi böyle kazıyacak hayatlarımıza. Dilerim soluğu çok uzun olur.
Dilerim arkamı dönüp gittiğim her çıkmaz sokağa tekrar mecbur bırakır beni. Hep
düşündürsün istiyorum. Vicdanımla hep baş başa bıraksın beni. Ve biz, ekranda hep sırtımızı çevirdiğimiz
renkleri bulalım.
İrem.