Öğretmen: ''İlk Dersimiz: Uyanış''

Öğretmen: ''İlk Dersimiz: Uyanış''
Ötekileştirmek, severiz. Kendimize ait olmayan acılara gözü kulağı kapatmak, sırt çevirmek çok kolay gelir. Bize dokunmayan yılan bin yaşar her zaman. Ancak dokunduğunda yakar canımızı. Ancak canımız yandığında farkına varırız tehlikenin. Ancak; iş işten geçeli, birilerinin nefesi söneli çok olmuştur.  İnsanlığın temel kuralıdır aslında bir bakıma acıya ortak olmak. Vicdanda yetiştiririz empati duygusunu. Yüreğimizde hissetmeye başladığımızda olgunlaşmışızdır. Önemlidir insan olmak. Acının ezgisi hoş gelmez kulağa ama en çok da o dinginleştirir. Hayatın tadına en iyi o vardırır insanı. İnsan olmak önemlidir.

Toplumca arkasına sığındığımız belli başlı kalıplar var. Düşene de bir tekme vurmazsak eksik hissederiz. Tatmin olma, nefret kusma yatıştırır karışıklığı. Karıştıkça da zaten daha çok bileniriz. Saygıyı yitirmeye başlarız. Sonrası zaten çok kolay gelir. Empati yoksunluğunu o kalıplarla doldururuz. Bilmiyorum neden bu kadar öfke dolduk. Neydi bizi insanlıktan çıkaran. Tam olarak hangi noktada, hangi sebeple yitirdik bazı şeyleri. İnsan hayatını hiçe saymak, acımasızca kin kusmak ne zamandan beri temel iç güdümüz haline geldi. Kalıplar demiştim. Düşününce çok basit, ama düşünmekten hayli uzağa savuran o kalıplar. Başarılıyken başarısız olan bir sporcu, antrenörünü tavlamıştır mesela. Başarılıyken başımızın tacı olan o insanı yerin dibine batırır batırırız da çıkarmak ancak toprağa gömme raddesine geldiğimizde aklımıza gelir. Tacize uğrayan bir kadını suçlu bulmak için her şeyi yaparız. Sırtına elini koymak, ruhunu kavramak için değil, olağan tüm gerçeklerle birlikte, karanlığa itmek için gereklidir. İlk dersimiz: Uyanış. Uyanmak mı gerekli bilmiyorum. Bunu sorguladım izlerken. Tüm insanlığı acı dehlizine silkelesek mi tanıyacağız birbirimizi. Nasıl öğreneceğiz bir yerlerde gökyüzünün hakikaten de mavi olmadığını.

Yeşerdi içimde Öğretmen. Ne öğretecek bana, sana, bize bilmiyorum. Ama kaçtığım ne varsa çıkarıp koyacak önüme. Daha ilk bölümden görüyorum bunu. Kurgulanmış bir senaryoya ihtiyaç yok aslında. Biz bunu zaten çok iyi biliyoruz. Onlarca şey oluyor her gün. Görüyoruz, duyuyoruz bir noktada. Sıradanlaştırıp yolumuza devam ediyoruz. İlk vazgeçişimiz: acıyı olağanlaştırmak. Bunu yapabildiğimizde gerçekten öğretecek bize Öğretmen. İlk dersini en iyi böyle kazıyacak hayatlarımıza. Dilerim soluğu çok uzun olur. Dilerim arkamı dönüp gittiğim her çıkmaz sokağa tekrar mecbur bırakır beni. Hep düşündürsün istiyorum. Vicdanımla hep baş başa bıraksın beni. Ve biz, ekranda hep sırtımızı çevirdiğimiz renkleri bulalım. 

İrem.



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER