Kanıt, Türk televizyonlarında örneği pek görünmeyen bir dokümanter- drama olarak 8 Temmuz 2010 tarihinde “Hiçbir suç kusursuz
değildir; arkasında mutlaka bir iz bırakır” diyerek yola çıkmıştı. Diğer
polisiye yapımlardan farkı kriminoloji alanına ağırlık vermesi oldu. Prof. Dr.
Sevil Atasoy’un seyirciye bilgi verdiği sahneleri sevenler oldu, sevmeyenler
oldu. Ama Türkiye’de polisiye denildiğinde oluşan algıyı etkilemeyi başardı.
Dizi 100. bölümü ile final yaptığında sevenleri epey üzülmüştü. Tekrarları
reyting listelerinde yer almaya devam etti ve sonunda sevilen dizinin devamı
niteliğinde bir iş yapma kararı alındı.
Kanıt: Ateş Üstünde… Adını ilk duyduğumda eski kadro ile
devam eder belki diye umut etmedim desem yalan olur. Kanıt dizisinin mirasını taşıyarak
yola çıktıkları için birçoğumuz formatın benzemesini, ondan izler
görmeyi bekledik. Biraz bu farklara değinerek biraz da yeni bir iş gözü ile ilk bölüme baktım.
Öncelikle Kanıt dizisi karakterlerin hayat hikayelerine çok
fazla yer vermemişti. Hatta ilk bölümü, mağdurun (Ahmet Emin'di adı) hayat hikayesini
anlatarak başlamıştı. Kanıt: Ateş Üstünde ise Kaan, Rüzgar ve Ömer’in hikayesi
ile başladı. İzlediğimiz bir -iki kısa sahneden anladığım kadarıyla olaylar epey
karışacak ve izlemesi keyifli olacak. Ancak “dakika bir gol bir” der gibi ilk bölümden
Rüzgar'ın cinayetle suçlanması, polislerimizin aileleri ve meslekleri arasında
kalması ne kadar doğruydu? Karakterleri tanımadığımız ve işin kriminoloji
boyutundan çok ailevi boyutuna değinildiği için izlerken sıkıldım. Bu hikaye ikinci bölümde ya da sonra anlatılmış olsaydı daha çok benimsenebilirdi.
Polisiye işlere ilgi duyan biri olarak Prof. Dr. Sevil Atasoy'u
gerçekten severim. Kitapları ve Kanıt dizisi benim için ayrı yere sahiptir. Sevil
Atasoy’un araya girip olaylar hakkında bilgi vermesi, tarihi olaylar ve eski
davaları anlatması Kanıt’ı diğer polisiye dizilerden ayıran noktaydı. Kanıt:
Ateş Üstünde dizisinde ise kendisini oyuncu olarak izleyeceğiz. Emniyet
Müdürlüğü’ne "Masumiyet Projesi" için gelmiş ve boş zamanlarında da ekibimize
yardım edecek. Kıyaslama yaparsak ilk projedeki pozisyonunu yani seyirci ile
konuştuğu, bilgi verdiği halini daha çok seviyorum. Sosyal medyadan anladığım
üzere birçok insan aynı şeyi düşünüyor. Olayın çözülmesi için Sevil Atasoy’un
bilgilerinden yararlanılmamış olmasına da üzüldüm. Ancak bu daha ilk bölüm
olduğu için değerli hocamızı diğer bölümlerde daha çok görmeyi ve bilgilerinden
yararlanmayı umut ediyorum.
Şimdi diyeceksiniz ki hiçbir şey beğenmedin mi? Hayır,
beğendim. Ama diziyi Kanıt’ın devamı olarak izlemeyi bıraktığım zaman... Çünkü
formatta değişikliğe gidilmiş. Sorgu sahneleri daha önemli hale gelmiş, kişiler
hakkında kısa bilgiler verilen sahneler yok (eskiden tanık tanıtılırdı),
karakterler daha ön planda tutulmuş ve Kanıt dizisinden epey farklı bir dizi
ortaya çıkmış. Olaya polisiye olarak bakıldığında ise başarılı bir giriş yaptılar. Neleri
anlatacaklarının sinyallerini verdiler ve merak etmemiz gereken noktalara
değindiler. Kaan'ın esprilerini de ayrıca beğendim.
Asya ile Kaan birbirlerini kırmayı bıraktıklarında iyi bir
ikili olacaklardır. İyi polis, kötü polise karşı… Ama şuna takıldım, niye kurallara
bağlı, yurt dışında eğitim alan, ama bir süre sonra Türkiye’de Türk usullerine
göre yetişen, uyum sağlayan bir kadın olur? Yani iyi polis hep kadın,
kötü polis erkek olmak zorunda mı? Benim hatırladığım tek bir dizi bile yok kurallara bağlı erkek polis ve kafasına göre hareket eden kadın polisi anlatan. Sizin var mı? Feministlere biraz saygı ama… :) Ayrıca Rüzgar'ın dediği gibi Melis-Tolga-Kaan
ve Kaan-Melis-Asya olmak üzere karışık bir aşk hikayesinin bizi beklediği açık.
Melis’e bakılırsa bu çatışmayı işlerinden ayırmaları da hiç kolay olmayacak.
Ne diyelim yeni soluğuyla, yeni olaylarıyla, yeni yüzleri
ile Kanıt: Ateş Üstünde dizisinin yolu açık olsun. Umarım aile hikayelerine
saplanıp kalmazlar (hiç anlatmasınlar demiyorum ama sadece bu olaylar anlatılmaz umarım) ve bizde özlediğimiz olay çözümlemelerine kavuşuruz. Bütün ekibin
yolu açık olsun. Reyting canavarına karşı başarılı olmaları dileğiyle...