Yönetmen ve senarist Kaan Müjdeci, Shakespeare’in ölümsüz eseri "Hamlet"ten uyarladığı ve yönetmenliğini üstlendiği ilk dizisi Hamlet'le ilgili
Variety'ye bir röportaj verdi.
Yakında GAİN'de yayınlanmaya hazırlanan Hamlet, dünya prömiyerini 26 Ağustos-2 Eylül 2021 tarihleri arasında düzenlenen Avrupa'nın önde gelen festivali
Series Mania'da yaptı. Festivalin Uluslararası Yarışma bölümüne dahil olan Hamlet, Büyükada’daki “fayton krallığı” üzerinden hayatın ve Türkiye’nin inanılmaz görünen, absürt ve çarpıcı gerçeklerine ışık tutuyor.
Dizinin kadrosunda Elit İşcan, Erdal Beşikçioğlu, Şebnem Bozoklu, Hatice Aslan, Ahmet Rıfat Şungar, Murat Kılıç, Çiğdem Selışık Onat, Cihat Tamer, Serdar Orçin, Emrullah Çakay, Ozan Çelik, Kutay Sandıkçı, Çiçek Acar ve Mustafa Alabora yer alıyor.
Hamlet'in hikayesini modern Türkiye bağlamında yeniden anlatmak için size ilham veren ne oldu?
Hamlet'i seçmemin nedeni, tüm Shakespeare oyunlarından daha basit bir dramaturjiye sahip olması. Aynı zamanda en az didaktik anlatıma da sahiptir. Ben büyük bir Shakespeare hayranıyım, bu yüzden bu özel hikayeyi yeniden anlatmak istedim. Pandemi sırasında Büyükada'ya taşındım. At arabaları ve sahipleri orada bir imparatorluk gibidir ve geçen yıl İstanbul'da ve ülke çapında yaşanan siyasi değişimler nedeniyle bu sözde “imparatorluğun” çöküşüne tanık oldum. Bu durum Türkiye'deki pek çok şeyi de temsil ediyor. Büyükada'da yaşananlarla aynı kalıpları taşıyan Hamlet'in hikayesinin bu gerçekliğe çok uygun olduğunu düşündüm.
Atlar, hem hikaye unsuru hem de motif olarak bu dizide nasıl bu kadar önemli bir rol oynadı?
Shakespeare'in eserini yeniden canlandırırken, onun başka bir zamanda yazdığının her zaman farkındaydım. 2021'deyiz. Ancak 400 yıl önce insanlığın doğa ile farklı bir ilişkisi vardı. İnsanlar doğaya şimdiki gibi zarar vermiyorlardı. Bugün bu ilişki daha da farklı. Bugün Shakespeare'in hikayesini yeniden anlatırken insanların vicdanını, iyi, kötü, hayvanlar ve doğa ile olan ilişkilerini ayrı ayrı inceleyemezsiniz. Bu yüzden bu hikayeyi sorgulamayı ve tema olarak hayvanlara ve doğaya yer vermemeyi doğru bulmadım. Hikayeyi doğru yola sokmak için atları ve diğer birçok hayvanı seçtim.
“Hamlet”te sinematografi, gerilimi ve gizemi derinleştiren karamsar bir ruh hali yaratıyor. Dizi için yaptığınız bazı görsel seçimlerden bahseder misiniz?
“Hamlet” tam da insan doğasının katmanlarına ve insanların kendilerini sorgulama biçimlerine daldığımız türden bir hikaye. Ve bu sorguyu araştırırken, bu hikayeyi yürütmenin başka bir yolunu görmedim. Bir bütün olarak bakıldığında dizinin ışıktan karanlığa, ardından katmanlar halinde tekrar karanlıktan aydınlığa geçtiğini görebiliriz. Bu geçişi izleyen hayvanları da görüyoruz. Yani biz aslında insanları izleyen hayvanları izliyoruz ve tersi de geçerli. Görsel olarak insanların ön planda ve hayvanların arka planda olduğu ya da ön planda bir hayvan ile arka planda birinin olduğu pek çok sahne var. Hamlet'in hikâyesinde de bu tür derinliklere rastlamak mümkündür.
Elit İşcan, 'Hamlet'teki geleneksel erkek kahramanı oynuyor. Bu uyarlama için cinsiyeti değiştirmek istemenize ne sebep oldu?
Aslında Hamlet'i bir erkek olarak görmüyorum ve dizide Hamlet temelde cinsiyetsizdir. Onun prens olmasının nedeninin yazıldığı dönemin iklimi ile ilgili olduğuna inanıyorum. Bunu bu yapıda yansıtmak için Hamlet'i üç karaktere ayırdım. Bunun temel nedeni 19 yaşındaki bir kızın söyleyemeyeceği bazı şeylerin olmasıydı. Belki 400 yıl önce bir şehzade söylerdi ama bugünün dünyasında bir at arabacısının kızı söyleyemezdi bunları. Bu yüzden Elit'in karakterine ek olarak Hamlet'in bir parçası olarak gizemli, 85 yaşındaki bir karakter de ekledim, bu karakterin aslında deneyim sahibi olduğunu ve çevresinde olup bitenlere karşı daha faik olduğunu gösterebilmek için. Üçüncü Hamlet olarak Hamlet'in erkeksi yönleri üzerinde biraz da olsa düşünmeye ihtiyacım vardı, bu yüzden Nuh'u ekledim. Ve aslında Hamlet'i bu üç karakterin birleşimi olarak sunmak istedim.