Türkiye'nin en eski ve en köklü eğitim
kurumlarından Özel Saint Benoit Fransız Lisesi, 21 Şubat Cumartesi günü
düzenlediği “Geçmişi ve bugünü ile Yeşilçam” konulu panelle Yeşilçam'ın 100.
yılını kutladı. Burçak Evren moderatörlüğünde gerçekleşen panelde, Nebahat
Çehre, Ayla Algan, Yılmaz Atadeniz, Safa Önal, İlksen Başarır ve Cengiz Bozkurt
anıları ile Yeşilçam'ın dünü ve bugününe ışık tuttu.
Saint Benoit
Fransız Lisesi, Yeşilçam'ın 100 yılını, Nebahat Çehre, Ayla Algan, Yılmaz
Atadeniz, Safa Önal, İlksen Başarır ve Cengiz Bozkurt'un konuşmacı olarak
katıldığı, Burçak Evren'in moderatörlüğünde gerçekleşen “Geçmişi ve bugünü ile Yeşilçam” konulu panelle kutladı.

Lise müdürü Pierre
Gentric panelin açılışında yaptığı konuşmasında Yeşilçam'ı Türk Sineması'nın ikonik
bir dönemi olarak tanımladı. Gentric konuşmasına şöyle devam etti: "Popüler
kültürün bir parçası olan Türk Sineması, 1960'lı ve 1970'li yıllarda, her yıl
300'e yakın film üretimiyle tüm dünyanın 5. büyük film üreticisi haline
gelmişti. Bu filmlerin büyük bir
çoğunluğu da İstanbul'daki Yeşilçam stüdyolarında gerçekleşmişti. Saint Benoit
Lisesi için Yeşilçam'ın 100. yılını değerli yönetmen ve sanatçıların katılımı birlikte kutlamak büyük
bir onurdur."
Lisesinin Türk
Müdür Yardımcısı Gülay Doğusoy ise konuşmasında “Yüzyıldır düş gücümüzün sınırlarını genişleten, belleğimizi dolduran,
yirminci yüzyıl kültürünün biçimlenmesine büyük katkısı olan, bilmediğimiz
ülkelere, tanımadığımız yaşamlara doğru korkmadan yol aldığımız beyaz perde,
bizi bizden alıyor, coşku ve baştan çıkmaya hazır bir savrukluk içine atıyor. Saint
Benoit Lisesi olarak sinema kültürünün ve sevgisinin daha da yaygınlaşmasına yönelik
çabalarımızı sürdüreceğiz” dedi.

Tiyatro ve sinema
oyuncusu Ayla Algan panelde yaptığı konuşmada Yeşilçam'ın 21.yüzyılda yaşadığı
sorunlara değindi. Algan, tanınmış Fransız sosyolog ve felsefeci Jean Baudrillard'ın
"Artık sanat kalmadı"
görüşünden yola çıkarak, günümüzdeki sanat anlayışını şöyle eleştirdi: "Günümüzde seyirci, tüketim ekonomisinin bir
sonucu olarak, sanat yapıtının önce kaç para olduğuna sonra da kimin imzasını
taşıdığına bakıyor. Oysa sanatı gündelik hayatımızın dışında bir nesne gibi
gördüğümüz sürece sanatın gelişmesi ve yaygınlaşması mümkün değildi. Özgür olmayan insan, ister sanatçı olsun,
ister izleyici olsun yaratıcı olmanın ve bu yaratıcılığa tanıklık etmenin
enerjisini içinde hissedemez. Sinema da bugün tüm sanat dalları gibi bu sorunu
yaşıyor."
Sinema oyuncusu Nebahat Çehre ise konuşmasında kendi anılarından yola çıkarak sinemada eğitimin
önemine vurgu yaptı. Çok genç yaşlarda Yeşilçam ile tanıştığını söyleyen Çehre,
oyunculuğu yanlışlar yapa yapa öğrendiğini anlattı ve günümüzde oyuncu olmak
isteyen gençlere eğitimi ön planda tutmaları tavsiyesinde bulundu. Nebahat
Çehre konuşmasında, Yeşilçam'da çalışmanın zorluklarına da değindi. Çehre, "Çok zor koşullarda çalıştık. Bir
sinema filmi çekimi için ayrılan film metresi bile kısıtlıydı. O nedenle çekim
sırasında oyuncu olarak yanlış yapma lüksümüz yoktu. Bugünkü gibi paralar da
kazanılmıyordu. Yılda 16 film çektiğimiz dönemler vardı. Türk sinemasının
eleştirildiği dönemlerdi; ancak tüm bu zorluklar içinde sinemamıza unutulmaz
eserler kazandırdığımızı düşünüyorum", dedi. Çehre konuşmasını "Bizi sevin; biz sizleri her zaman çok
sevdik" diyerek bitirdi.