Altınkoy'un
diğer gençlerine analizli bir bakış atmadan önce orta yaş kitlesini avucuna alan
karakterler ve hikayelerini hatırlayalım. Doğruluk timsali iyi adamlığı,
antipati yaratabilecek kadar gözümüze sokulan Selim Serez, Barış Falay'ın “yeni
başlayanlar için temel oyunculuk dersleri” kıvamındaki canlandırmasıyla
hikayenin yaratıcısıydı aslında. Avukatlık mesleğini, gençliğinde kendisinin
çamurlu kıyafetleri çıkarmasını sağlayanlara vefa tadında icra ediyordu adeta.
Altınkoy’a hep bir uyum zorluğu çekiyor, daha doğal bir yaşamı tercih
ediyordu. Aristokrat tavırlı eşi Ender Kaya Serez'le ilişkileri öyle empati doluydu ki “aman birbirlerine yanlış yapmasınlar” diye yürekleri ağıza
getiriyorlardı son bölümlere dek. Kurt Seyit ve Şura'dan mezun olup, sezon sonuna
yetişen Mişa Sinan'ın, Ender'in aklını çabucak çelmesi, senaristlere laflar
hazırlattı. Ender bu çırpıntıda gemisini alabora, ilişkilerini “kofti"
ilan etti, keşkeleri sıralattı. Keşke Selim; Altınkoy eşrafından yana daha az
sızlanıp, daha az tahammül sınırı ihlali yapsaydı, keşke Sinan; damdan düşmek
yerine, sessiz, derinden, inceden kur olaylarına girseydi. Zaten hepimiz
Ender'i, karizmasına tav olduğumuz Sinan'a, Allah'ın izniyle olmasa da
gönül rızamızla verecek, bu ihanete ortak olacaktık. Oysa Sinan'ın
kollarına atlayan Ender, bizi de damdan düşmüşten beter etti. Bunca yıllık evliliklerinin
son bir yılına tanık olduğumuz sağduyulu Ender-Selim
çiftinin ilişkisi, Sinan'ın, usturupsuz sapkın kurlarına "hop dedik"i ayarını hak etmişti, olmadı. Zarafetine kurban, duygusallığına düşman olduğumuz
Ender'imizin de “Allah cezasını verdi!” araba kazası yaptı. Yeni sezona
Endersiz yürüyecek bir MedCezir inşa edildi. Ender, ilk başta Yaman'ın Altınkoy'a
dahil oluşuna karşı dursa da, sonlarda Yaman'ı oğlu gibi benimsemesiyle
hafızalarda kalsın, ikinci sezon için dilek ve istekler listesine bunu
ekleyelim.