Onunla röportajlarımız geleneksele dönüştü artık.
2016 yılında çok yakın iki oyuncu arkadaşının röportajında tanıştığım, 2017
yılında bugün özlemle aradığım karlı bir günde bir araya gelip bu sefer benim
onunla röportaj yaptığım Birand Tunca ile yollarımızın kesişmesi tabii ki
kaçınılmazdı. Mehmetçik Kut’ül Amare’de Wilson karakteriyle arzı endam
eden Birand’la umarım bir sonraki sefer vaktinde aldığı dans dersleri sonunda
sahip olduğu hünerlerini konuşturacağı sinema filmi veya internet dizisi için
buluşmuş oluruz. O günün yakın olduğunu ve de hem plastiğiyle hem de
sınırlarını mütemadiyen yıkmasıyla etki alanını genişleteceğini hissederek sözü
Birand Tunca’ya bırakıyorum.
1- Canlandırdığın karakteri özetleyecek beş
anahtar kelime.
Mehmetçik Kut’ül Amare’nin
Wilson’ını asi ruhlu, zeki, narsist, acımasız ve rahat sıfatlarıyla
betimleyebilirim.
2- Mehmetçik Kut’ül
Amare’nin Wilson’ının tek bir özelliğine
sahip olacaksın; hangisini seçerdin?
Asi ruhu seçerdim. Çünkü asi ruhun bendeki karşılığı ulaşmak istediği her
şeye amacından sapmadan gitmek. Wilson da böyle biri.
3- Mehmetçik
Kut’ül Amare’yi bir yemek, Wilson’ı da malzemelerden biri
olarak düşünecek olursan; diziyi hangi yemeğe benzetirsin ve karakterin olmasa
hangi malzeme eksik olurdu?
Bu dizi bir yemek olsa bence aşure olurdu. Ben
de üzerindeki nar olurdum.
4- İlk audition’ını hatırlıyor musun; nasıl
geçmişti?
Evet, hatırlıyorum. O günün şartlarında bayağı iyiydi ama bugün bunu
düşününce kötü bir audition olduğunu söyleyebilirim. Mesela 9’uncu sorudaki
zaman makinesini şimdi kullanmak isterim (gülüyor.)
5- Bugüne kadar sette yaptığın en komik hata
nedir?
Setimin olmadığı bir gün programları karıştırıp sete gitmek (gülüyor.)
6- Şu an / son olarak oynadığın dizide /
filmde senin veya başka bir karakterin söylediği, en sevdiğin replik
nedir?
Süleyman Asker’in ilk bölümdeki konuşmasında en çok dikkatimi çeken repliği
söyleyebilirim: “Neden beyaz renk? Afrika’daki siyahın da bir renk olduğunu
idrak etmesin diye.”
7- Bir bölümlüğüne / sahneliğine Wilson’ı
ekipten başkası canlandıracak. Kimi o rolde görmek isterdin? Aynı şekilde
sen de başka bir karakteri oynayacaksın. Hangisini seçerdin? (Yaş,
cinsiyet vb. etmenleri düşünmeden.)
Kesinlikle İlker Aksum’un Wilson’ı yorumlamasını isterdim. Ben de onun hayat verdiği Cox’u
canlandırırdım.
8- Ergenliğine döndük; sevdiğin bir ünlünün
fotoğrafını tişörte bastıracaksın. Bu kim olurdu? (Yerli / yabancı fark
etmez.)
Matrix’in Neo’su ve onu
canlandıran Keanu Reeves.
9- Karşında zaman makinesi var; hangi dönemde,
hangi şehre ışınlanmak isterdin?
Zaman makinesi geçmişi değiştirir. Sanırım hiçbir yere gitmek istemezdim.
Çünkü yaşadıklarım beni ben yapan şeyler ve hepsinden memnunum. Gelecek içinse
bu muamma beni yeterince cezbediyor zaten. Bilmek bütün büyüsünü bozar. Sanırım
sadece on dakika öncesine gidip yediğim pastayı tekrar yemek isterdim.
10- Bugüne kadarki en büyük çılgınlığın
nedir?
En çılgın anım… 8-9 yaşındayken kelebek ömrüne üzülüp bir kelebeği daha
fazla yaşatmaya çalışmamdı sanırım.
11- Hangi dizileri takip ediyorsun ve onları
izlerken yanında yemesem olmaz dediğin abur cuburlar neler?
La Casa De Papel, Sense8, Black Mirror ve
tekrar izlediğim Prison Break. Abur cubur konusuna gelecek olursak
elimden geldiğince yememeye gayret ediyorum; olmazsa olmazım değişik bitki
çayları.
12- Güne bir kitabın dünyasında başlayacaksın;
öğlen bir dizinin, akşamı da bir filmin dünyasında geçireceksin.
Hangilerini seçerdin?
Güne J. K. Rowling’in Harry Potter serisinden
herhangi bir kitabının dünyasında başlardım. Çünkü tüm serinin kitapları son
derece büyülü ve güzel bir açılışa sahip. Güne böyle başlamak harika olabilir.
Öğlen ise Sense8 dizisi mükemmel bir tercih olabilir. Duyularının son
derece üst noktada olması, her şeyi hissetmek ve yenilmezlik hissi, günün
ortasına yakışır. Akşamı ise Avatar filmiyle sonlandırmak güzel olur.
13- Oyunculuğun en çekilir ve çekilmez yanları
neler?
Çekilir yanı işin kendisi, çekilmez yanı ise herkesin bu işi yapması
(gülüyor.)
14- Kapitalizm, feminizm, sosyalizm, elitizm...
Hadi, bunların yanına bir tane de siz yepyeni bir “-izm”li kavram
ekleyin.
Bunların hepsi büyük bir grubun / amacın temellerini atan kavramlar. Eğer
ki varlığına destek olarak ele alırsak hümanist en uygunu olur. Çünkü tüm bu
kavramlar insan sevmeden sağlanabilecek kavramlar değil. Bir de “turist”
cevabını vereceğim. Çünkü bu kavramları sürekli duysak da maalesef hepsi bize
bir turist kadar yabancı. Misal herkes “Ben feministim” diyor ama nedense erkek
düşmanlığı olarak algılıyorlar bu kavramı. Halbuki feminizm, eşitlik üzerine
kuruludur. Ya da sosyalist… Dayanışmadan öte eş değer demek. Fakat biz aynı
seviyede gördüğümüz her şeye sosyalist diyoruz. Bu kavramları kendi işimize geldiği
gibi kullanıyoruz; gerçek anlamlarıyla değil. Yani tıpkı turistin Türkçe’ye
yabancı olması gibi biz de bu kavramlara yabancıyız.
15- Bir sonraki oyuncuya sormam için senden bir
soru rica etsem...
Oyuncu olmasaydın bu kadar tutkulu ne yapmak isterdin?
RaniniTV Ekspres 15 Soruda köşesinin
önceki konuğu Temmuz Uğur Yıldız’ın sorusu:
Hangi sahneyi çekiyoruz?
Tim Burton’ın çekeceği bir bilimkurgu filminde Jennifer Lawrence ile
partner olmak isterdim.
Röportaj: Cansu Uras
Fotoğraflar: Alper Kemal Özkorkmaz