● Tam da bu sırada ‘Hayat Şarkısı’ başladı.
Evet. ‘Hayat
Şarkısı’nın ilk bölümünden nefret ettim. Hülya için “böyle bir karakter nasıl
olabilir, bu kızı niye sevelim?” dedim ve ertesi hafta âşık oldum karaktere.
Cem Karcı çok iyi çekiyor.
● Cem Karcı’nın bir önceki işi ‘Tatlı Küçük
Yalancılar’ın ekran ömrü kısa oldu.
‘Tatlı Küçük
Yalancılar’ın olmayacağı çok belliydi; uzak bir işti Türk izleyicisine. Cem
zaten kendini önceki işlerinde de kanıtlamış bir yönetmendi. ‘Tatlı Küçük
Yalancılar’da Melisa Şenolsun’dan çok umutluydum. Hatta onu ilk defa abisi
Efecan Şenolsun’un konserinde gördüm ve deyim yerindeyse çarpılıp “bu kız kim?”
diye sordum. Müthiş gözüküyordu. Aynı şekilde Büşra Develi de öyle. Bayağı iyi
isim çıktı.
● ‘Hayat Şarkısı’na dönelim. Nasıl gidiyor sence?
Reyting ve geri dönüşler çok iyi.
Evet, çok
iyi gidiyor. Ahmet Mümtaz Taylan’ın karakterini hem küfrederek hem de baygınlık
geçirerek seyrediyorum. Seray Gözler de muhteşem oynuyor. İkisini de ağzımın
suları akarak izliyorum. Pelin Öztekin ise müthiş bir ters köşe oldu. BKM
Mutfak’taki kız durumundan çıkması çok iyi. Çok şaşırdım görünce. Birkan’ı
(Sokullu) ise birkaç bölüm öncesine kadar kendi adıma pek beğenmedim. Fakat son
bölümlerde çok iyiydi, kendini buldu. Burcu da (Biricik) süper. ‘Şeref
Meselesi’ zamanı onunla tanışmıştım. Orada da çok iyiydi. Tayanç Ayaydın gayet
kıvamında. Uzun lafın kısası ‘Hayat Şarkısı’nda rahatsız eden tek bir kişi bile
yok. Senaryo da çok iyi. İlk teaser’ını izledikten sonra birkaç dakika kendime
gelemedim, çok etkilendim. Hatta içerik olarak benzerlikleri olmasa da ‘Hayat
Şarkısı’nın teaser’ını izlerken ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’nin teaser’ını
seyrettiğimde hissettiğim duygu hâkimdi.
● Büyük reklam kampanyalarıyla tanıtılan ‘Gecenin
Kraliçesi’ni nasıl yorumluyorsun?
“Sen
Meryem’e (Uzerli) neden düşmansın?”. Dizi başladığından beri hayranları bu
soruyu soruyor bana. Beni tanıdın, benim bir insana düşman olma ihtimalim yok
kaldı ki bir oyuncuya neden olayım? Ancak projeyi ilk duyduğumda ‘Gecenin
Kraliçesi’nin yürümeyeceği belliydi. Meryem Türkçesini geliştirmediği sürece
üzgünüm ama iyi sonuçlar alamaz. Murat’ın (Yıldırım) Funda Eryiğit’le oynadığı
sahnelere bakın, bir de dönün Meryem’le oynadıklarına bakın. Oyunculuk, karşındaki
kişiyle alışveriş yaptığın bir performans sanatı. Bir duygu alışverişi olur.
Fakat Meryem sanki oynadığı sahnenin neyden bahsettiğini bilmiyor, bu nedenle
de o alışverişi kuramıyor. O nedenle çok yanlış bir seçimdi. Bir de çok
gereksiz büyüklükte bir reklam kampanyası yapıldı. Türk seyircisi hiçbir işin
sürekli gözüne sokulmasını istemez, kendi keşfetmek ister.
● Çarşambaları durum nedir? Bildiğim
kadarıyla ‘Poyraz Karayel’cisin.
Evet,
gözümüzü alamadığımız ‘Poyraz Karayel’i izliyorum ben de. Fakat 47’nci bölümü
beğenmedim. Sefer’in öldüğü bölümden sonra gelebilecek bir bölüm değildi, hayal
kırıklığıydı hatta. Yeterince etkili bulmadım oyunculukları. Fakat genel olarak
baktığımızda her unsur çok iyi. Doğru tasarlanmış işlerden ama bence bir sezon
daha gitmez. Bu sezon biter; bitirsinler de bence. Öyle şahane kalsın
anılarımızda.
Tokyophone’a göre ‘Poyraz
Karayel’in sektöre kazandırdığı isim dizide
Songül’ü canlandıran Ece Özdikici.
● ‘Poyraz Karayel’de seni en çok şaşırtan oyuncu kim?
İlker
Kaleli. Çünkü ona karşı çok mesafeliydim. Burçin’i (Terzioğlu) çok severim,
çocukluğundan beri bildiğimiz bir oyuncu. Ama İlker Kaleli’yi önceki işlerinde
çok beğenmemiştim. ‘Poyraz Karayel’de ise çok iyi. Ancak bu dizinin sektöre
kazandığı ismi sorarsan, Songül’ü canlandıran Ece Özdikici’yi söylerim. Çok
beğeniyorum onu, kendini gösterdi. Celil (Nalçakan) çok iyi bu arada. Onun da
fark edilmesini sağladı ‘Poyraz Karayel’. Buna özellikle çok seviniyorum. Hare’yi
de (Sürel) genel olarak beğenirim, çok da farklı bir tip bence ama “süper”
diyebileceğim bir oyunculuk sergilemiyor. Zaten karakteri buna elverişli değil.
‘Medcezir’deki rolü daha elverişliydi buna.
● Peki, bu sezon başlamasıyla Total’de ‘Poyraz
Karayel’i geçen ‘Kara Sevda’ hakkında ne düşünüyorsun?
Çarşambaları
‘Kara Sevda’ ile ‘Poyraz Karayel’i dönüşümlü takip ediyorum artık. İlk bölümü iki
ayrı yönetmenin çekmesinden kaynaklı sorunları vardı ancak şu an dozunda
gerilimiyle, aşk ve entrikasıyla ekrandaki en iyi işlerden biri haline geldi.
Bu dizinin en büyük kazancı Neslihan Atagül ve Kaan Urgancıoğlu oldu. Kaan’ın
kendini ilk defa çok net bir şekilde ifade edip gösterebilmesini sağladı.
Neslihan da baş kadın oyuncu oldu. ‘Yaprak Dökümü’nden bu yana çok iyiydi. İçgüdüsel
olarak oynayanlardan. İleride de sürekli karşımıza çıkacak biri. Onu Kadir Doğulu’yla
karşılıklı oynarken görmek isterim tekrar. Çok seviyorum ikisini. Allah
nazarlardan saklasın; ikisinin de enerjisi görülüyor yan yanayken. Neslihan,
Çağatay Ulusoy’la da enteresan ikili olur. Fakat Çağatay’ın yeni işinde
partneri belli ancak söyleyemem.
● Bir de Total’i hiçbir yapıma kaptırmayan ‘Diriliş:
Ertuğrul’ var.
Onu
seyretmiyorum; bu yüzden fikir beyan etmem yanlış olur. Fakat ‘Muhteşem
Yüzyıl’, Osmanlı’nın entrika, daha pembe dizi tarafıydı; ‘Diriliş: Ertuğrul’
ise macera tarafını güzel kullanıyor.
● Perşembeleri ‘Kördüğüm’ü izliyorsun, değil mi?
‘Hayat
Şarkısı’yla birlikte ‘Kördüğüm’ de bu sezon kanımın en ısındığı işlerden biri
oldu. Fragmanından yakaladı beni fakat ilk bölümünü öyle çok bayılmamıştım.
İkinci bölümde yerli yerine oturdu. Çok şık bir prodüksyion ama bu şıklık
‘Gecenin Kraliçesi’ndeki gibi uzak değil. ‘Kördüğüm’deki aile daha aristokrat
olmasına rağmen seyirciye daha yakın. Bence oyuncu kadrosu da çok iyi.
Özellikle Belçim Bilgin ile İbrahim Çelikkol’u çok beğeniyorum bu işte. Alican
Yücesoy da Umut karakterini çok iyi oynuyor. Bence karakterler çok iyi yazılmış
ve oyuncular da güzel performans sergiliyor. Tülay Günal muhteşem zaten, onu
izlemeye doyamıyorum. Ancak ‘Kördüğüm’ün en büyük kazancı yönetmen Gökçen Usta
Çaylar. ‘Güneşi Beklerken’ ve ‘Şeref Meselesi’nde Altan Dönmez’in yardımcı
yönetmeniydi.
● ‘Asla Vazgeçmem’i izledin mi hiç?
Baktım ama takip
etmiyorum. Ayşegül Günal’ı çok seviyorum orada. Tolgahan’ın (Sayışman) her
zaman bir kitlesi var ve hep sürpriz işlerde oynuyor.
● ‘Yeter’i yılbaşında ilk bölümü yayınlandığında
izledin ama ‘Kördüğüm’den sonra bıraktın galiba, değil mi?
Evet.
‘Yeter’, çok garip bir iş. Bir yandan izleyiciyi iterken diğer yandan çekiyor.
İlk bölümü çok iyi değildi; zaten sonra yönetmen değişikliğine gitmişler ve çok
da doğru olmuş. Cemal Şan yönetiyor şu an. Gerilimi güzel bir dizi. Pelin Karahan
ile Yurdaer Okur’un uyumundan teaserları izlerken şüpheliydim ama dizi
başlayınca beğendim. Yurdaer Okur usta bir oyuncu zaten, kendini her role
uydurmayı biliyor ve kendini izletmeyi başarıyor.
● ‘Kurtlar Vadisi’ ve ‘Muhteşem Yüzyıl: Kösem’i nasıl
buluyorsun?
‘Kurtlar
Vadisi’ni izlemiyorum ama zaten bir fenomen. Biz ne desek boş. 13’üncü
senesinde hâlâ birinciliği sırtlayan bir iş ve 14'üncü sezona gitmeyi
düşünüyorlar. ‘Muhteşem
Yüzyıl: Kösem’ ise izleyicisi en hazır işti. Bence Anastasia Tsilimpiou ile
devam etselerdi reyting daha düşük olurdu. Beren Saat en başından beri bu işin
içinde olmalıydı, yanlış bir strateji olmuş. Bununla birlikte tarih bilen herkes
tahminimce aynı şeyi düşünüyordur; Kösem’in yani o dönemin anlatılacak çok hikâyesi
yok aslında. Kösem’in anlatılacak hikâyesi IV. Murat’a denk gelir. IV. Murat
odaklı bir hikâye yapsalardı çok daha iyi olurdu. Kösem’i de annesi olarak
kullanabilirlerdi. Tabii bu benim naçizane fikrim. IV. Murat’ı Kadir Doğulu,
Kösem’i de Hülya Avşar oynayacaktı. İzlemeye doyamazdık o zaman.
● Kadroda beğendiğin isimler kimler?
Erkan Kolçak
Köstendil var; zaten Erkan “ne versen oynar” betimlemesi kullanabileceğimiz
isimlerden. Ondan kötü performans çıkmaz. Bana göre Ekin Koç doğru seçim değil.
Bahsettiğim gibi o dönem bence yanlış olduğu için “Ekin yerine kim olurdu?”
sorusuna verebilecek bir cevabım da yok. Fakat Beren’le (Saat) Ekin’i doğru
ikili olarak görmüyorum. Berk Cankat da dizide kayboldu gitti gibi geliyor bana
‘Muhteşem Yüzyıl: Kösem’de kötü oyuncu yok, hepsi çok iyi ama benim için hala resim
olarak en doğru kişi Hülya Avşar. Esra Dermancıoğlu da güzel bir tipleme
yarattı orada. Herkes elinden geleni yapıyor. Fakat saray hiyerarşisi ve görev
dağılımları hep aynıymış bu nedenle de mecburen geçen işten birilerinin selefi
oldu herkes. O yüzden hep kıyaslama gereği duyuyorsun.
● Cuma gününe geldiğimizde malum öne çıkan yapım
‘Kiralık Aşk’.
‘Kiralık
Aşk’, çok iyi başladı ve hepimiz çok severek seyrettik. Tanıtımları beğenmiştim
ve Elçin Sangu’yu “ağır abla” dışında başka bir rolde görmek çok iyi gelmişti.
‘Bir Aşk Hikâyesi’nde çok beğenmiştim onu, çok hoş bir kız. Barış’la (Arduç) da
elektrikleri güzel tuttu ama hikâyesi yer yer çok tıkandı. Dediğim gibi süreden
dolayı maalesef bütün işlerin başına bu geliyor. Bence bu tarz işler tek sezon
olmalı.
● ‘Kiralık Aşk’la fenomen bir karaktere imza atan
Onur Büyüktopçu’yu nasıl buluyorsun?
Müthiş
buluyorum ama Onur Büyüktopçu’nun bir sonraki projesi nasıl olur çok emin
değilim. Sadece bu işte seyrettiğimden drama oynar mı vs. bilmiyorum ama umarım
başka işlerde görürüz. Nergis Kumbasar çok iyi orada, çok seviyorum. Salih
Bademci ve Sinem Öztürk de gayet iyi. Zaten cast’ta sıkıntı yok, her şey
hikâyeyle alakalı. Bir de yönetmen değişikliği oldu dizide ve bu dizinin enerjisine
de yansıdı tabii.
● Peki, Karagül? Dizilerin 13 bölüm zor dayandığı
yıllarda dördüncü sezonunda olan bir işten bahsediyoruz.
‘Karagül’,
son 10 yılın en fenomen birkaç işinden biri. Enerjisi ve tansiyonu hâlâ yüksek
ki bakıldığında dizide aşk ön planda değil hatta neredeyse yok. Çok sürreal
kısımları var. Rüya sahneleri, işin alametifarikası oldu. Murat Hoca
(Saraçoğlu) çok iyi çekiyor, oyunculuklar da çok iyi. Ama işin en önemli yanı
başında Şükrü Avşar’ın olması. Daha önce ‘Karagül’, Şebnem Bozoklu ve Bülent
İnal ile çekiliyor. Ece Uslu’nun rolünü Şebnem, Özcan Deniz’inkini de Bülent
canlandıracak. Şükrü Avşar izliyor ve istediği gibi olmadığı görünce teşekkür
ediyor ve farklı isimlere bakıyor ki iki bölüm çekilmiş olmasına rağmen. Uzun
lafın kısası ‘Karagül’e diyecek olumsuz herhangi bir şey yok.
● Cumanın diğer asları ‘Güldür Güldür’ ve ‘Arka
Sokaklar’ı nasıl yorumluyorsun?
‘Güldür
Güldür’ üçüncü sezonunda. Skeç anlamında bu kadar iyi giden bir iş olmadı
bugüne kadar. Müthiş bir ekip uyumu var. Bunun da en büyük sebebi bu işi
başarıyla kotaran Elif Yakarçelik. Bütün oyuncular çok iyi. Doğa Rutkay, Onur
Buldu, Onur Atilla, Çağlar Çorumlu, Uğur Bilgin, Aylin Kontente, Özge Borak;
hepsi çok iyi. Açıkçası Özge’nin hiç uymayacağını düşünüyordum ama çok güzel
uydu. Ekibe sonra katılan Derya Karadaş’ı da izlemeye doyamam. ‘Arka
Sokaklar’a gelirsek, bir şey diyemiyorum artık (gülüyor). Bunca sezondur yayında
ve hala reyting alan bir iş için ne söyleyebilirsin ki? Sadece helal olsun
diyebiliriz.
● Cumartesi günleri ‘Güneşin Kızları’nı takip
ediyordun fakat bitti maalesef.
Evet,
‘Güneşin Kızları’nı izlemeyi çok seviyordum. Reytingleri çok düşmüştü maalesef.
Kanal biraz daha üstüne düşebilirdi işin. Özellikle Evrim Alasya’nın muazzam
performans sergilediği, 50 kere yayınlanması gereken 36’ncı bölümün tekrarını
neden yayınlamadığını anlamadım. Tüm oyunculara hayranım bu dizide ama bence
‘Güneşin Kızları’nın en büyük kazancı Burcu Özberk ve Hande Erçel oldu. Hande
Erçel Bi Yapım’ın bir işiyle anlaşmış bile. Burcu Özberk’le de ilgili her an
bir haber alırız gibi geliyor.
Kanal D’nin yeni dizisi ‘Tatlı
İntikam’ın başrol oyuncuları Leyla Lydia Tuğutlu ve Furkan Andıç, Tokyophone’a
göre tatlı bir ikili oldular.
● ‘Güneşin Kızları’nın yerine ‘Tatlı İntikam’ geldi.
Onu takip ediyorsun galiba, değil mi?
‘Tatlı
İntikam’ sezonun en beklenen işlerinden biriydi. Açıkçası teaser’ında Leyla
Lydia Tuğutlu’nun makyaj ve saçından ötürü Furkan Andıç’la uyum yakalayacakları
konusunda şüphelerim vardı. Bölümü izleyince ortadan kalktı. İkili olarak yan
yana tatlı duruyorlar. Genel olarak diziye bakıldığında ilk bölümün ilk bir
saati zayıftı, temposu düşüktü. Fakat reytingleri fena çıkmadı. İlk bölüm
tekrarları da iyi gitmişti. Durum böyle olunca ikinci bölüm reytinglerinin
yükselmesi gerekir. Ancak ‘Tatlı İntikam’da tersine geriledi ve 4’lü reytingler
aldı. İkinci bölüm, ilk bölüme göre oldukça iyiydi. Üçüncü bölümün sonuçlarına
bakmak gerekiyor.
● Peki, ‘Göç Zamanı’, ‘İlişki Durumu: Karışık’ ve
‘Çifte Saadet’ hakkında ne düşünüyorsun?
‘Göç
Zamanı’nda Vahide Perçin’in canlandırdığı karakter sanki Mardin’li bir kadından
çok Mardin’li bir kadının taklidi gibi. O dövmeler ve diğer otantik unsurlar
çok abartı geliyor bana. ‘İlişki
Durumu: Karışık’, yaz döneminde başlayıp hâlâ devam ederek başarısını kanıtlamış
bir iş. Özellikle senaryo ve rejisini çok cool buluyorum. Berk Oktay’ı başka
bir noktaya getirdi, yükseltti onu. ‘Çifte
Saadet’te senaryo ekibinde değişikliğe gitmişler. İlk bölümlere göre daha
yaşayan bir iş haline geldi. Dekoru çok kötüydü başlarda. Senaryosu ve
özellikle diyaloglar da çok iyileşti son bölümde.
● Haftanın son gününde bizi üçüncü sezonunda olan ‘O
Hayat Benim’ karşılıyor ilk olarak.
‘O Hayat
Benim’, üçüncü sezonunda ve sapasağlam bir temelle başlamış, hâlâ çok iyi
giden, dramı ve oyunculuklarıyla çok kuvvetli bir iş. ‘Survivor’ın karşısında
ezilmeden yayın hayatına devam eden, adını klasikler arasına yazdırmayı çoktan
başardı. Tabii ‘O Hayat Benim’in en büyük kazancı Ceren Moray. Onun dışında
kimse Efsun’u canlandıramazdı. Ayrıca Ahu Sungur da yine kendini çok daha iyi
gösterdi bu işte.
● Bildiğim kadarıyla sen ‘Baba Candır’cısın.
‘Baba
Candır’, rejisi çok pırıl pırıl bir iş. Oyunculuklar da keza öyle. Uraz
Kaygılaroğlu Türkiye’nin en yetenekli adamlarından biri. Dramda ve komedide
kendini çok iyi gösterdi. Şovmen aynı zamanda, yarışma programları sunuyor.
Onunla karşılaştığımda “Sen aç kalmazsın, mutlaka bir şekilde ekmeğini
çıkartırsın” demiştim. Pazar gecelerinin vazgeçilmezi oldu benim için. Aynı akşam
‘Evli ve Öfkeli’ var bir de. Başlarında baktım ona; fikir olarak iyi başlayan
bir iş.
'46 Yok Olan’, reytingleriyle dizi
sürelerinin kısalabileceğine dair çok önemli bir mesaj verdi.
● Sadece izleyicinin değil, tüm sektörün heyecanla
yansımalarını beklediği ’46: Yok Olan’a gelelim.
’46: Yok
Olan’ bu sezonun en merakla beklenen işlerinden biriydi. Süresi 60 dakika olan
ve PT3’de yayınlanacak bir diziydi. Herkes sonuçları merak ediyordu ve 60
dakikalık bir işin saatine rağmen reyting alması dizi sürelerinin
kısalabileceğine dair çok önemli bir mesaj verdi. Tabii bunun için önce RTÜK’ün
“1 saatten önce reklam veremezsiniz” kuralının düzenlenmesi gerekiyor. İlk
bölümde ilk 20 dakikasını ağır buldum, temposu düşüktü ama sonra toparladı.
Müthiş bir final yaptı. İkinci bölüm de çok iyiydi. Pazar gününün yeni
bağımlılıklarından biri oldu.
● Twitter’da yorum yazmak neredeyse bir mesleğe
dönüştü. Herkes seni o kimliğinle biliyor.
Sosyal medya
hepimizi çok acayip bir noktaya getirdi. İsmini bilmediğimiz bir sürü insan var
ve her biri farklı konularda fikrine başvurulan ve düşünceleri önemsenen
kişiler. Biz de buraların bir tür Banksy’si olduk. Aslında sektör için ciddiye
alınsa çok önemli bir şey yapıyoruz. Sadece övmekle bir yere varılmaz. Ancak
kritikle bir noktaya ulaşabilirsin.
● Peki, yaptığın yorumlardan sonra bu sektörden seni
şaşırtan bir yorum aldın mı?
Yok, öyle
bir şey olmadı. Genelde yapımcılardan daha çok geri dönüş oluyor. İyi yazdığın
zaman hemen RT (retweet) ediyorlar. Kötü yazdığında ise “Sen ne anlarsın ki?”
denilebiliyor. Bizim yaptığımız iş “Kazanın doğurduğuna inanıyorsun da öldüğüne
neden inanmıyorsun”. Sonuçta her ikisi de benim.
***
KISA KISA
TOKYOPHONE’UN RADARINDAKİ İSİMLER
YÖNETMEN
Cevdet
Mercan, Zeynep Günay Tan ve Faruk Teber. Bu isimlerin yanında şimdi Cem Karcı,
Altan Dönmez, Yusuf Pirhasan ve Aytaç Çiçek’i de ekleyebiliriz. Gökçen Usta
Çaylar ve Çağrı Vila Lostuvalı da çok umut vaat ediyor.
SENARYO
Eylem
Canpolat, Sema Ergenekon, Mahinur Ergun, Ethem Özışık, Yıldız Tunç ve Ece
Yörenç. ‘Kara Sevda’yı yazan Özlem Yılmaz ve Anıl Eke de umut vaat ediyor.
MÜZİK
Atakan
Ilgazdağ, Zeynep Alasya, JingleTV ekibi, Alp Yenier
KURGU
Ömer
Cebeci’nin yaptığı işleri seviyorum.
YABANCI DİZİLER
Daredevil,
Jessica Jones, Narcos, Grace and Frankie, Unbreakable Kimmy Schmidt, Law &
Order, CSI serisi, Empire.