Onunla röportaj yapacağımı kime söylesem
herkes aynı tepkiyi verdi: “Yok böyle bir güzellik. Su gibi adeta. ‘Hayat
Şarkısı’nda da nasıl oynuyor ama, helal olsun kanıtladı kendini”. Ki
bu cümleyi sarf edenler arasında yerli dizilerin yersiz
uzunluklarına karşı alerjisi olan ve bu nedenle de hiçbir işi izlemeyenler de
var. Ancak deyim yerindeyse insanı kendisine mıknatıs gibi
çekecek güzelliğe sahip Burcu Biricik, ‘Hayat Şarkısı’ndaki Hülya
karakteriyle bu sefer oyunculuğuyla yerli dizilere en
kayıtsız izleyiciyi bile kendisine mıknatıs gibi çekiyor. Hoş, ilk bölümde eminim
birçok kişi benim gibi nefret etmiştir Hülya karakterinden. “Bu kız baş
karakter ve her hafta biz ona nasıl tahammül edeceğiz? Bir kaşık suda
boğmalık” derken, ikinci bölümde “Hangimizin yaraları yok ki? Ah,
o bir türlü kapanmayan
yaralar ve tutkularımız, hayallerimiz bize neler
yaptırıyor?”, “Esasında haklı da… Vicdan da var baktığında.
Hem seviyor kız n’apsın? Sevmek ne zaman suç oldu?” demeye başladık.
İşte, bütün bu cümleler de Burcu’nun kendi deyimiyle ‘Şeref Meselesi’nin
tesadüf yani şans eseri olmadığını gösteriyor. Evet, o kendini kanıtladı ancak bu büyük başarı
ona ego olarak geri dönmemiş. Tam tersine röportaj için Swissotel
Bosphorus’un lobisinde buluştuğumuzda karşımda “bıcır bıcır”,
gözlerinin içi gülen genç bir kadın buldum. Her sorumu sanki yaşar gibi
cevapladı, bana da onu hayranlıkla dinlemek kaldı. Röportaj sonrasında ise sıra başarılı fotoğrafçı
Emre Yunusoğlu’nun objektifinin karşısına geçmeye geldi. Swissotel
Bosphorus’un deyim yerindeyse denizi ayaklarınızın altına seren
yeni loft’unda vintage giysilerle çektik Burcu Biricik’i. Söz
konusu vintage olunca konu farklı dönemlere geldi. Tam bir Yeşilçam hastası olan genç
oyuncu, “Kim bilir o yıllarda oyunculuk yapsaydım belki beşinci yonca
olarak beni sonradan alttan eklerlerdi” diyor. O bunu şakayla
karışık söylese de bir an için Burcu’yu o dönemde hayal etmemek
mümkün değil. Yakın zamanda onu sinemada da izleyeceğiz zaten. Türkan Derya’nın
yönettiği ‘Çok Uzak Fazla Yakın’ filmi sonbaharda gösterime girecek.
O döneme kadar ‘Hayat Şarkısı’nda matruşka misali oyun içinden oyun
yaratan Hülya’yı büyük bir zevkle izlemeye devam edeceğiz.
Fotoğraflar Emre Yunusoğlu tarafından RaniniTv'ye özel çekildi.
● Hülya ile ilk tanışma anın nasıldı?
Gül Oğuz ve Mahinur Ergun’la ilk
konuştuğumuzda ortada bir senaryo yoktu, sadece tretmanımız vardı. Kore uyarlaması
olduğunu biliyordum. İlk olarak Gül Oğuz’la konuşmuştum ve beni o
anda ikna etmişti zaten. Sonrasında Mahinur Ergun, bana Hülya karakterini
anlattı. O kadar güzel betimledi ki resmen Hülya’ya vuruldum. Ve
üç kadının birbirine güvenmesi sonucunda şu an onu canlandırıyorum.
● Tedirginlik olmuştur ama herhalde. İlk ciddi
başrolün ve işin oyuncu kadrosunda olduğu kadar kamera arkasında da önemli
isimler yer alıyor.
‘Beni Böyle Sev’ ve ‘Düşman Kardeşler’
ile işi öğreniyordum. ‘Şeref Meselesi’nde biraz daha adım duyuldu ve
izleyicilerden övgü dolu yorumlar aldım. ‘Hayat Şarkısı’ ise benim hem
insanlara hem de kendime ‘Şeref Meselesi’nin bir tesadüf olmadığını
kanıtlamak için çok önemli bir işti. Çünkü bazen sana bir rol gelir ve tam
senin castındır ve orada parlarsın. Ancak sonraki işte aynı
performansı gösteremeyebilirsin. ‘Şeref Meselesi’ benim için
çok doğru bir cast’tı belki. Ancak Kübra’nın 180 derece zıttı bir
karakter canlandırıyorum şu an. Ve hem kendime hem de izleyicilere
“Hayır, ‘Şeref Meselesi’ bir tesadüf değildi” deme şansı yakaladım.
● Hülya’nın deyim yerindeyse matruşkavari bir yönü
var. Sen onu canlandırıyorsun, o da kendine kurduğu hayatın içinde bir oyuncu.
Bakıldığında bu “oyunculuğun” dozunu iyi ayarlaman gerekiyor. Nasıl sağlıyorsun
o dengeyi?
İşte tam da bu söylediğin nedenle
Hülya’yı çok seviyorum. Ağzım kulaklarımda bahsediyorum ondan. Gerçekten
çok doğru bir tespit. Hülya’nın hiçbir kalıbının olmaması çok güzel ve
ben o fazlalığı da yaptığım zaman Hülya’da bir yeme payı olduğunu
biliyorum. Doz aşımı için küçük de olsa bir alanım var. Bu da güzel
bir durum. Hem Burcu hem de Hülya olarak oynamayı seviyoruz
(gülüyor).
● Peki, onun gıptayla baktığın özelliği nedir?
Pratik zekası. İnanılmaz! Beynini hemen
çalıştırıp kriz anını çat diye yönetebilmesi muazzam. Bende öyle bir özellik
yok. Böyle durumlarda önce kekelemeye başlarım. Bana zaman
gerekiyor. Oturup düşüneceğim, ince eleyip sık dokuyacağım ve sonra harekete
geçeceğim. Hülya ise daha sen olayı anlamadan karar verip devam
ediyor hayatına.
● Her şeye çözümü var; akıl alınabilecek, kurnaz
tiplerden Hülya. Sen ona hangi konuda fikir danışırsın?
Bu soruyu sorduğunda ilk şunu
diyecektim: “Hülya dobra bir kız, bana gerçeği söyler”. Fakat sonra beni geçiştirebileceğini düşündüm (gülüyor). Bir şey sorduğumda “Hayır canım, hiç
öyle olur mu?” diyebilecek biri. O nedenle bilemedim ama
severdi beni, dürüst olurdu bana karşı (gülüyor). Ancak fikir danışmaktan
ziyade onunla
çocukluklarımız hakkında konuşabilirdik.
● Salı günü karşı karşıya geldiğiniz yapımlar güçlü.
Tablo böyle olunca, bu kadar başarılı bir sonuç alacağınızı tahmin ediyor
muydun?
Büyük bir reklam kampanyası ve PR
çalışmaları yürütülerek izleyiciye “muhteşem bir dizi geliyor” imajı veren işlerde
maalesef biraz hayal kırıklığı yaşanıyor. Bu nedenle ekip olarak en
başta çok sessiz sakin, mütevazı bir şekilde tanıtımların yapılması
içimize sinen bir seçimdi. “İyi ki bu şekilde giriyoruz. Bırakalım varsa
bir şey kulaktan kulağa
yayılsın ve çok daha sağlam olsun” dedik. En
başından beri hem hikâyemize hem de ekibe çok inandığımız için
izleyicinin ‘Hayat Şarkısı’nı seveceğini biliyorduk.
Yazı devam ediyor...