Tutsak olmanın en masum haliyim ben
İhanetin, dostluğun, hüznün, mutluluğun, umudun, çaresizliğin hepsi ayrı ayrı yaşandı; yine bu bölüm gözümüzün önünde. Eski ittifaklar tarih olurken yenileri kurulmaya başlandı Sarmaşık evreninde. Dönen dolaplar başımızı döndürürken, bu denli dönek insanların varlığı da midemizi bulandırdı. Bu ışıltılı dünyanın içinde yaşananlar tıpkı Derya gibi bize de insanlığımızı yeniden sorgulattı. “Bu kadarı da olabilir mi?” diye her sorduğumuz soruya karşılık aldığımız cevapla, ağzımız bir karış açık kaldı. Işıltılı dünyanın içinde kararmış vicdanlar yine iş başındaydı. Kimileri sarayını kaptırdı, kimileri de kendine saray görünümlü mezar yaptırdı.

Serhan içimizi dağlayanlarda liste başıydı. Uğradığı haksızlıkla cezaevine girmiş olması yetmezmiş gibi bir de kızından ayrıldığını zannetmenin üzüntüsünü yaşadı. Yüzü çocukluğundan beri gülmemiş bu dürüst adamın bileğindeki kelepçeyle sokaktaki o çaresizliği gerçekten içimizi burktu. Bölümün en duygusal sahnesiydi Serhan’ın yaşadığı o anlar. Bu kadar entrikanın, bu kadar kötülüğün bağrında açan bir çiçek gibi Serhan. Bu yüzden ayrı üzülüyoruz ona, başına gelenler daha fazla etkiliyor bizi. Bir yanda ona, kendi çocukluğunu hatırlatan canından çok sevdiği Mila, diğer yanda gönlünü kaptırdığı kadın Oya. İkisinin karşı karşıya kaldığı anlar çoğaldıkça çoğalıyor hayatında. O evladına kollarını açıp bağrına bastıkça, ister istemez geri adım atıyor Oya.

Böğürtlenleri de yerleştirdim mi adım Merve olacak.

Bu haftanın en haini şüphesiz Pelin’di. Kadın yıllarca yememiş içmemiş sadece Merve biriktirmiş. Merve’nin sahip olduklarını kendine kariyer olarak hedeflemiş. Onun evini almakla kalmadı, ona ait ne varsa taklit ede ede kendinden geçti Pelin. Karaktersizliğin kitabını yazarsın Pelo. Bu kadar varlığın içinde insan nasıl bu kadar görgüsüz ve kıskanç olur, pes doğrusu. Taklitlerin aslını yaşattığını bildiğimizden mi yoksa senin bu yaptıklarının seni ipe göndereceğini tahmin ettiğimizden mi bilmiyorum, ama seni tek kelimeyle zavallı buluyorum. Sen Janjanlı partilerle yeni hayatını kutlarken, yeni hayat sana hiçte iyi şeyler vaat etmiyor, onu bilesin. Merve’nin şeytani zekası ile ilmek ilmek ördüğü bu saray sen de bi’ iğreti durdu.  Yaptıklarını ne kadar onaylamasak da sonuçta onu yansıtıyor o ortam. Eve uyum sağlayamadığının sen de farkındasın ki kıt akıllı Taylan bile bu durumu sana söyleyip durdu. Adamın ilk defa doğru dürüst bir şeyden rahatsız olduğuna şahit olduk böylece. Ona bile bu durum fazla geldi, bir de bizi düşün seni izlerken ne hale geldik.

Merve ise bu bölüm doğru şeyleri bozmak için değil, yanlış şeyleri düzeltmek için uğraştı. Genelde herkesin hayatına çomak sokan Merve, kendi hayatı için bile olsa olması gereken gibi davrandı. Yalnız bir an bile düşünmeden harekete geçmen inanılmazdı Merve. Sanki yan mahalleye gider gibi bir çırpıda gittin İtalya’ya. Senden gerçekten korkulur. Bütün bunları haksızlığın önüne geçmek için değil, senin hayatına dokunduğu için yaptığını biliyoruz ki bunu Rıza’ya da söyledin zaten. Keşke adalet için yapsaydın diye aklımızdan geçirsek de, bunun senin gibi biri için gereksiz bir temenni olacağından vazgeçtik hemen. Hayatın kumpas senin, doğrulukla pek işin olmaz biliyoruz. Rıza’ya oynadığın oyuna gelince hakikaten çok iyiydi, hakkını vermek lazım. Planın kusursuz işledi, abin senden hiç şüphelenmedi. Gideceğini Serhan’a sana engel olur diye söylemediğini düşünüyorum. Mila’yı beraberinde götürmene baştan anlam verememiştim, zira gidişini bir kaçış ya da Serhan’ı terk etmek olarak algılamamıştım zaten. Yalanın işe yaraması için bunun şart olduğunu sonradan anladım.

Tanıştırayım abi; ben Merve Aksak…

Gelelim Arzu sana. Beni bu hafta çok şaşırttın. Kuzum sen bu şirketi niye kurdun? Amacın Serhan’a yardım etmekse ki ben öyle olduğunu düşünmüştüm, yeni bir müşteri daha gelince neden Serhan’a yanlış olur diye düşündün. Bir tanesini almakla beş tanesini almak arasında ne fark var, inan ben hiç anlayamadım. Buradaki amacını tam anlatırsan iyi olur yoksa Serhan’ı hayal kırıklığına bir de sen uğratacaksın. Adam ne çekti be şu Sarmaşık’tan. Bence bütün saçmalıkların at koşturduğu bu siteye bir daha dönmesin Serhan. Şimdi bir de Edip katıldı aralarına. Onun anlam veremediğimiz kıskançlıkları baş gösterecek olur olmaz. Kendisini pek çözemedik malum. Bir tarafı çok oturaklı fazla aklı başında, diğer tarafı çok bilinmeyenli denklem kıvamında. Serhan’ı kıskanıyor onu anlıyoruz da, bunu neden açık açık Oya’ya söyleme cesareti gösteremiyor. Bence reddedilme korkusuyla hareket ediyor Edip, daha doğrusu Oya’yı kaybetmekten ölesiye korkuyor. Bu yüzden belki de hep platonik olarak sevmiş Oya’yı. Şimdi o da hayatlarının içine girecek bu insanların. Rekabet daha da hızlanacak. Birbirlerini ilk fırsatta gözdağı veren bu iki adam belki de daha fazla karşı karşıya kalacak.

Burcu sister olmak için didindi durdu bölüm boyunca fakat Sarmaşık onu hiçbir zaman kabul etmeyecek. O ne kadar çırpınsa da oralarda istediği yeri bulamayacak Burcu. Pelin’le Merve arasında oyuncak olarak kalmaya devam edecek. Olsun ona müstahak. Sonuçta o da karaktersizlikte o insanlarla yarışır. Allah’ım bu nasıl bir dünya? Hangi tarafa dönsen insanlıktan nasibini almamışlarla dolu her yer. Merve’nin evini en yakın arkadaşı Pelin alıyor, bunu bir başarı sayıyor ve deliler gibi davet veriyor. İçlerinden biri bunu yadırgamıyor. Rüzgar nereden eserse, yüzleri o tarafa rahatça dönüyor.  İnsanın böyle bir ortamda güven duygusu yerle bir olur. Ne bastığı yer toprak olur ne de yaslandığı duvar sağlam olur.

Mehmet ise Arzu’nun peşindeydi. Arzu’ya biri ilgi duydu diye ödü patladı. İnsanoğlu ne acayip gerçekten. Sahip olduklarının kıymetini bir başkası ona kıymet verdiğinde anca anlıyor, anca kafasına dank ediyor. Elindekini çok çabuk sıradanlaştırıyor çünkü insan, çabuk tüketiyor. Nilay’ın aklını çok seviyorum. Babasına telefon açmakla çok güzel yaptı bence. Bundan sonra Mehmet Arzu’nun farkına varsa neye yarar diye düşünsek de, elinden neyi kaçırdığını anlaması açısından iyi olur belki de. Yaptıklarını ortadan kaldırmaz elbette, açtığı yaraları onarmaz ama küçük bir pencere açar en azından.

Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER