Oya bütün bu olanlar karşısında hayattaki duruşuyla paralel
bir yerdeydi. Bu nedenle kolayca elini uzatabiliyor Merve’ye. Bir tarafı ona
çok kızsa da yine de yardımını esirgemiyor. İnsan çizgisinden çıkmıyor Oya.
Kafası bi’ anda karışsa da o yine duracağı yerden ayrılmıyor. Merve de biliyor
bu durumu. Bu yüzden onun adımını sorgulamıyor, ona rahatça güveniyor.
Serhan’la Oya’nın kumaşı aynı zaten. Hayat onları şimdi bir araya belki de bu
yüzden getiriyor. Her ne kadar bu ortamda Oya ile görüşmek istemese de Serhan
da Oya’ya çok güveniyor. Bu yüzden rahatça açtı kendini Oya’ya. Yani herkes
aslında, hem kendini hem de kimin ne olduğunu gayet iyi biliyor. Yalnız Edip’le
ilgili bende oturmayan şeyler hâlâ devam ediyor. Adamda ne var tam
anlayamıyorum. Konuşmaları çok bilgece, iyi düşüncelere sahip olduğuna da
şüphem yok. Yalnız attığı adımlardaki samimiyet bana tam geçmiyor. Karanlık
tarafı beni itiyor. Belki de onu daha yeterince tanımadığımız, hikayesini tam
izlemediğimiz içindir.
Serhan Oya’ya çekilirken, kendi çocukluğundaki aile özlemini
kızına yaşatmamak için duruyor. Bütün bu duyguları onu arafta bırakıyor. Nerede
duracağını, nereye demir atacağını şaşırıyor. Panik atak geçirirken bir yandan
aklı allak bullak oluyor. Duyguları onu çekiştirirken bu durumdan kurtulmak
için Oya’ya çözüm olabilecek ismi fısıldıyor. Evinden götürülürken duyduğu
yalnızlık onu nasıl bir dibe çektiyse, Oya’nın varlığı da onun oradan çıkışına
ip oluyor. Yeniden başlayacak Serhan ve bu sefer çok daha güçlü dönecek. Hem
itibarını geri alacak hem de gidenleri toparlayacak. Bütün bunları yaparken iş
yerinde Arzu en büyük destekçisi olacak. Arzu’nun fikirleri ve samimi hamleleri
onun bu süreci atlatmasına çok güzel katkı sağlayacak. Yerini buldu Arzu, çok
da güzel oldu. Kendini sadece ailesine adayan Arzu zekasını kullanabileceği bir
ortam buldu. Merve ve Pelin’in peşinden saçma salak sürükleneceğine adam akıllı
bir şeyin parçası oldu. Hem Mehmet gibi bir adamdan kurtuldu hem de
potansiyelinin farkına vardı.

Mezarım da güzelmiş…
Bu hafta Merve’nin sarayının el değiştirdiğine tanık olduk.
Pelin’in kendi krallığını var etme çabalarının ne denli sonuç vereceğini
bilmiyoruz elbette ama bu hamleyle kendi mezarını kazdığını gördük. Bundan
sonra esas savaş başlayacak besbelli. Merve asla kendi tahtını kaptırmayacaktır
Pelin’e. Sonuçta sadece saraya sahip olmak krallık için yeterli değil. Onu
sürdürmek için gerekli zekaya da sahip olmak lazım. Bu Pelin’de çok fazla yok.
Milletin gazıyla çalışıyor Pelin. Kim ne kadar verirse oradan yürüyor. Taylan
da onun gibi, adam o rahatlıkla lüksün içinde yüzüyor. Maddi olanakların
fazlalığı kıt aklının gelişmesine mani oluyor. Bence en büyük yoksulluk ahlakın
azlığıdır. Bu yüzden bu çift, neye sahip olurlarsa olsunlar fakirliğin
pençesinde benim gözümde.
Dizi her hafta
doludizgin olaylarla bizi sürüklemeye devam ediyor. Her bölüm sunduğu insan
manzaralarıyla bizi hayretler içinde bırakıyor. “Yok artık” dediğimiz anlar hiç
azalmıyor. Her bir karakteri ince ince örerken insanın neler yapabileceğine
bizi tanık ediyor. Hikaye işlenişiyle, müzikleri ve görselliğiyle bizden en iyi
puanı alıyor. Oyunculukları ile göz dolduruyor. Her bir oyuncu rolünün hakkını
veriyor, hepsi adeta gözleriyle oynuyor. Hele hele gençlik castı inanılmaz
derece de başarılı. Kızların gençlikleri gibi Serhan’ın gençliği de tıpatıp
aynı. Sanki kendi gençlikleri gibi birebir benziyor. Bu yüzden dizimize nazar
değmesin diyoruz, kem gözlere şiş deyip böyle devam etmesini, gidebileceği yere
kadar gitmesini istiyoruz. Çizgisi bozulmasın, uzun soluklu olsun diye
umuyoruz. İnşallah dualarımız kabul olur da biz de tatlı tatlı izlemeye devam
ederiz. Malum farklı bir işin başlaması da, yayından kalkmadan devam etmesi de
oldukça zor bu günlerde. Bol entrikalı, her anı heyecanlı, yüksek frekanslı
yeni bölümlerde görüşmek üzere diyerek, ölenin kim olduğu hakkında fikir
yürütmeye hız kesmeden devam ediyoruz.