Ufak Tefek Cinayetler: Arapsaçı
İnsan, içinde çeşit çeşit manzarası olan koca bir dünya aslında. Bazen kendi de ne olduğunun farkında bazen ne olursa olsun yine de fark etmeyecek kadar aklı bir karış havada. Kimi burnunun ucunu göremeyecek kadar körken, kimi bütün seslere karşı sağır, bütün gerçeklere duvar. Kimi kendinden başka herkese karşı duyarsız, kimi dünya yansa da kılını kıpırdatmayacak kadar umarsız. Kimi herkesi kucaklayacak kadar gönlü kocaman, kimi tüm yaşamı boyunca attığı her adım tek kelimeyle saçma sapan. Kimi ipsiz sapsız, kimi başlı başına tutarsız. Herkesin havası ayrı, herkesin hesabı farklı.

İşte bu insan manzaralarının hepsi var bizim Sarmaşık’ta. Her hafta ağzımız açık seyrediyoruz onları; aralarındaki yalanları, çevirdikleri dolapları, göründükleriyle oldukları arasındaki kocaman farkı. Kimine kızıyor kimine şaşırıyoruz, kimine ise yaptıkları karşısında dayanamayıp saydırıyoruz. Bu hafta listenin başında ne içtiğini anlayamadığımız Taylan vardı. Gerçekten pes dedirtti bize. Şuursuz musun canım sen? Oya ile ilgili kafanda tam olarak ne var bilmiyorum ama duyduğun haber karşısında takındığın tutum inanılmazdı. Bölüm boyunca herkesi tek tek dolaştın ve de saçmalamalara doyamadın. “Bana bunu nasıl yaparsın?” diye Serhan’a attığın tribi nereye koyacağımızı şaşırdık. Serhan da zaten senin ne demek istediğini çok fazla anlayamadı. Söylediklerindeki niyeti bir tek senin gibi kaypak olan Mehmet çözdü. Sonuçta senin gitmek için can attığın ama bir türlü tarifini bulamadığın için çıkamadığın o yola, çok uzun süre önce adım atmış birisi kendisi. Oya bence sana karşı daha sert olmalı. Seni çok ciddiye almıyor Oya, bu yüzden de yaptıklarını takmıyor ama sana adam akıllı bir ders vermeli. Senin hakkından gelecek tek kişi ise deli gibi korktuğun Pelin. Kadın sana hiç güvenmiyor, sürekli seni gözetliyor ve de senin gibi bir karaktersizi elinden kaçıracak diye ödü patlıyor.
 
Arkadaşlar, biz site yönetimi olarak rakibimiz okul-aile birliğinden daha iyi entrika üretmeliyiz.
 
Bu hafta alçalanlar kadar yükselişte olanlar da vardı elbette; sevgili Arzu, nam-ı diğer çiçeği burnunda iş kadını. Kendisi ev işlerindeki maharetlerini iş yerine de taşıyacak gibi görünüyor. Bu arada milleti doyurmayı da sürdürüyor Arzu. Sabah evden çıkana kadar bine bölünüyor ama yine de keki, poğaçayı kaplara doldurup şirkete getirmeyi ihmal etmiyor. Anaçlıktan ödün vermeden kariyerinde tırmanıyor. Çalışkanlığıyla da herkesin dikkatini çekmeyi başarıyor. Tabii bu arada Mehmet’te ilk defa onu başka bir fonda görüyor. Şaşkınlığını ve pişmanlığını abuk subuk lafların arkasına saklayarak hareket etmeye çalışsa da Serhan kapak sözleriyle onun ağzının payını veriyor. Cinsiyetçilik yapmak istemiyorum ama Mehmet’in sözlerinde dile getirdiği bu düşünceler oldukça yaygın bizim ülkemizde. Aklınca bütün başarıyı kendine yükleyen ve kadını aşağılayarak tatmin olan kafalara Serhan aracılığıyla iyi ayar verdi Meriç Acemi. Kocaman alkışlar sevgili senaristimize.

Gelelim entrika ayağımız Pelin ve Merve’ye. Kol düğmelerinin ikisinin de yerinde olduğunu görünce önce bir rahatladılar, sonra da birbirlerine güya acıdılar. Sahte dostluğun kitabını yazar bu iki kadın. Aslında içten içe birbirlerine bileniyorlar. Çünkü hayata insan olmanın farkındalığıyla değil hırslarıyla bakıyorlar. Zaaflarıyla yön veriyorlar yaşamlarına. Hayatı sadece kazanmak ve kaybetmek üzerinden yorumluyorlar. Mesela Merve Serhan’ı koltukta uyurken gördü fakat ona bir kere bile “Neyin var?” diye sormayı akıl etmedi. Muhtemelen işten geç geldi, yorgundu diye düşünüp geçiştirdi. O yeni oyuncağı Taylan’ın ihaneti ve Pelin’in zavallılığı ile meşguldü. O kadar kopuk ki eşinden ve çocuğundan, evle ilgisi sadece misafir ağırlayıp gösteriş yapmaktan ibaret. Bir de o meşhur cheseecake var tabii, her daim yapıp yapıp durduğu.
 
Yaaa Merve…Son gülen iyi güler işte böyle…
 
İnsan yaşadıklarını hazmedemediğinde odağı böyle kayıyor işte. Merve ve Pelin buna çok iyi örnek bence. Merve, Serhan’ı hak etmiyor, bu yüzden onunla ilgili kendi içinde çok fazla yüzleşemiyor. Onun hayattaki duruşuna uygun bir tavır sergilemeyeceğini bildiği için uzak duruyor. Bu nedenle sadece kamusal alanda yan yana duruyor ki zaten burayı da kendine prestij olarak kullanıyor. Yani her halükarda kendinin de itiraf ettiği gibi bu evliliğin uygun olmadığının farkında Merve. Hem içinde bulunduğu lüks hayat onun ekmeğine yağ sürüyor hem de Serhan tarafından bu konu gündeme getirilmediği için halinden memnun tam gaz devam ediyor. Çanlar henüz onun için kısık sesle çaldığından, o bunu rüzgarın fısıltısı sanıyor. Uzun bir sürede böyle sanacak besbelli. O aydığında da iş işten çoktan geçmiş olacak. Ben burada illa bir ihanet yaşanacak demiyorum. Evliliğindeki bu kopukluğu fark etmediği için her gün büyüyen yarıktan bahsediyorum. Burada oluşan uzaklık tamir edilemez noktaya taşınacak diyorum. Sonuçta yaşadıklarımız bir günde değil, günbegün geldiklerimizin sonucudur. Kimi sessiz ve derinden oluşurken, kimi bağıra çağıra gelir. Merve başkalarının hayatında bu denli at koştururken kendi hayatında olanların farkında değil. Oysa yaşamak şakaya gelmez ve kimseye de torpil geçmez. Ya onun hakkını veririz ya da o bizden söke söke almasını bilir.

Pelin de aynı odağı kaymışlardan. Onun Merve’den farkı eşinin Taylan oluşu. O da Oya’ya kurduğu kumpas sonucu sahip olmuş Taylan’a ki yanlış yolla da olsa daha isabetli olmuş. Sonuçta Pelin daha uygun Taylan’a. Bu yüzden hep elinden gidecek korkusu yaşıyor. Gerçi Taylan gibi bir adama güvenmemekte haklı. Ama Pelincim bu adam için sürekli bu korkuyu yaşamaya değmez be canım. Boş beleş bir tip Taylan. Dünya yansa kendinden başkası için kılını kıpırdatmaz. Çok rahat yalan söyleyebiliyor dikkat et diyeceğim de sen de aynı kategoridesin. Tencere kapak sizin hesabınız. Bu yüzden ne haliniz varsa görün ve lütfen sadece birbirinizin başına çorap örün.


Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER