Gelelim senin Pelin ve Merve’yi bu kadar kolay affetmene.
Hakikaten çok safsın. Ya hemen de onların süslü laflarına kandın. Hem Oya’ya
kahvaltı sözü veriyorsun hem de ona kızlarla barıştığını önceden haber
vermiyorsun. Orada olduklarını bilmeden geldi Oya ve de sana yine de hiç tepki
vermedi. Bu hallerine kızıyorum işte senin. Muhakeme yapamıyorsun. Yalnız Oya ile
olan sohbetiniz çok güzeldi. İnsanlardaki sıfır vicdan ve sıfır suçluluk
duygusuna parmak basman çok anlamlıydı. Çoğu insanın düştüğü bi’ çukur burası.
Karanlıkta boğuldukça debelenen insanın kendi vicdanını aklayarak hayatta
tekrar arzı endam edebilmesi, adaletsizliğe açılan kocaman bir kapı. İnsan
buradan girdikçe daha da kopuyor fabrika ayarlarından, daha da uzaklaşıyor
insanlığından. Yeni bir tür yaratıyor yeryüzünde. Hiçbir canlının alçalamadığı
kadar alçalabiliyor bu yüzden. Hiçbir canlının yapmayacağı vahşeti yapabiliyor.
Oya’nın da dediği gibi, kendimize sormamız gereken en önemli soru bizim
doğrumuz ne gerçekten?
Pelin yine Pelin’di bu hafta. Merve’den ayrı kalınca kendini
iyi hissetmediği için bir yolunu bulup ona koştu hemen. Öz güven sorunu çok
yüksek Pelin’in, bu yüzden Merve’nin gücüne ihtiyaç duyuyor ve de onun gücüne fazlasıyla
tapıyor. Sonuçta aynı yolun yolcusu ikisi de. Birbirlerini kolay affetmeleri de
kendi çıkarları açısından çok doğal. Bu duruma hiç şaşırmadım ama ikisi de
birbirlerine kazık atabileceklerini gördüler. Bunu elbette daha önce de
biliyorlardı fakat ilk defa bu kadar aşikâr birbirlerine düştüler. Güven bir
kere yara aldı mı bundan sonra kolay kolay tamir olmayan bir durum. Bu yüzden
birbirlerinden bundan sonra daha da şüphelenecekler. Aralarındaki şer birliği
devam etse de hiçbir şey eskisi kadar kolay olmayacak.

Küser küser barışırız…
Taylan bu hafta yine saçmalamalara doyamadı. Herkesi kendi
gibi bildiği için Serhan’ın spor saatindeki değişikliği çapkınlık zannedip,
Serhan’ın ağzını aradı. Sadece çıkarları için yaşayan Taylan, çıkarları için
her şeyi yapabilecek biri olan Pelin’i Merve ile barışması için ikna etmesi
gayet yerindeydi. Dedim ya herkes karakterini yaşar diye sonuçta bunlar da bu
karakterdeler ki zaten dizideki en uyumlu çift Taylan’la Pelin bence. Oya ile
zaten olmazmış Taylan. Bu yüzden Allah onların yollarını değiştirmiş. Gerçi bu
Oya için çok ağır bir bedelle olmuş ama zaten Taylan da rahat durmazdı, bir
sürü bela açardı Oya’nın başına. Her halükarda ondan kurtulması iyi olmuş Oya’nın.
Şimdi yine düştü peşine Taylan Oya’nın. Adam macera arıyor ama yanlış kapıyı
çalıyor. Taylan karşılaşmalarını evren, kader gibi kelimelerle açıklamaya
çalışsa da Oya gelişigüzel bir tesadüf olduğunu söyleyerek, çok da güzel verdi
ağzının payını. Taylan’cım sana buralardan ekmek çıkmaz canım. Sen bence boşuna
zaman harcama, ya da harca ya. Nasıl olsa sende zamandan bol bir şey yok.
Burcu ve Mehmet kendi dünyalarında kaldıkları yerden devam
ettiler. Yani onların cephede değişen pek bir şey yok. Burcu her yolu deneyecek
kadar yüzsüz ve arsız bir insan. Pelin ve Merve’den umduğunu bulamayınca Oya
ile oynamak istedi kozlarını. Tanımadığı birine nasıl bu kadar yaklaşır insan
diye düşünüyorum da bu kişinin Burcu olduğunu hatırlayınca her şey mümkün
diyorum. Attığı iftiralarla, söylediği yalanlarla tam Mehmet’in kalemi Burcu.
Bu nedenle onları saçma hayatlarında birbirleriyle baş başa bırakmak bizim için
en mantıklı yol. Mehmet ki yeni bir ev alacak kadar iyi bir gelire sahip
olmasına rağmen çok kolay bir şekilde çocuklarını mağdur edebilen bi’ insan. Bu
yüzden ona söyleyecek her söz israftan başka bir şey değil benim zannımca.
Gerçi hayat Arzu’nun kabuğundan çıkması ve kendini keşfetmesi için yaşatıyor
tüm bunları ama bunu Mehmet’in üzerinden olması da bir tesadüf değil elbette. Arzu’yu
ortaya çıkarırken Mehmet’in de ne mal olduğunu ortaya çıkarıyor Allah. Yani kim
nerdeyse oranın maşası, oranın sebebi oluyor. İyiler ve kötüler açığa çıkarken
ortada duranlara saf yapması için imkân tanıyor. Gelişmesi gerekenlere yeni
fırsatlar sunuyor.

Çocuklar gibi şendik…
İşte Sarmaşık sakinleri tüm bu değişimlerle her hafta ayrı
ayrı sınanıyor gözümüzün önünde. Kim haklı kim haksız, kim suçlu kim masum
bizim de kafamız karışıyor her bölüm. Kimi ittifaklar bozulurken yeni
ittifaklar oluşuyor. Sırlar ortaya çıkarken yeni yeni sırlar oluşuyor. Yaşanan
olaylar insanın nasıl karmaşık bir varlık olduğunu bize bir kere daha
hatırlatıyor. Ne kendinden emin olanlar emniyette kalabiliyor ne de birbirinden
emin olanlar güvenle devam edebiliyor. Serhan’ın uzun süredir attığı adım şimdi
geri döndürülemeyecek bir noktaya taşınıyor. Herkes için tehlikeli olan bi’
durumun kapısı ardına kadar açılıyor. Seçim onlara olduğu kadar bize de
bırakılıyor. Aşka düşmekte, yanlışa girmekte, dışında kalmakta, haberdar
olmakta, habersiz kalmakta, onaylamakta, suçlamakta mümkün bu olanlarda
“Buyurun kendi kararınızı kendiniz verin” diyor.