Hayır, bir de sizin aklınız Kağan’ın görevi gereğinde
edindiği bilgileri, aldığı eğitimler doğrultusunda Aslı’ya anlatma ihtimali var
mı? Ağzı öyle gevşek bir adamın “Özel Kuvvet” olma ihtimali var mı? Kaldı ki
Kağan, gönül işlerini bile arkadaşlarıyla paylaşmıyor, gidip de devlet
sırlarını dün tanıştığı kıza anlatacak! Kusura bakmayın ama Kağan’ın üzerine bu
kadar acımasızca gelinmesine bu ponçik gönlüm bir türlü razı gelmedi. Kaldı ki
bu herkesin başına gelebilecek bir şey. Gönül bu yani…
Bu kadar haksızlık içinde Kılıç Timi’ni bir kalemde
silip atacak değilim tabii ki ama sanırım Bayram, gönlümdeki yerini iyice
sabitledi. Varsın yaprak dolması saramasın, yaprak dolması da eksik kalsın.
Tabii bir de en yapıcı haliyle Kubilay! Kubilay’ın
olaylara pozitif yaklaşımının hastasıyım. En karanlık oda da dahi ışığın sızdığı
o küçük deliği görebiliyor. Ve Aslı’nın durumunun farkında. Sevgisiz büyümüş
bir insanı daha çok sevgisizlikle cevap vermiyor. Kubilay da canımız.
AMA… İşin bir de şöyle bir kısmı var: Hadi Kubilay amatör,
Kağan, Aslı’nın şüpheli hareketlerinden etrafta kötü bir şeyler olduğunu hiç mi
anlamadı? Her şey normal hatta aşk bacayı sarmışken Aslı’nın birden parlaması
Kağan için basit mi tartışma mıydı? Kaldı ki tartışmanın tümleci Baran iken!
Bu hafta Yüzbaşı Kağan Bozok’a yapılan haksızlıklardan
dağ oldu, dağ! Hani kırmak mı dersiniz, acıtmak mı dersiniz bilemiyorum ama ben ikisi arasındaki o ince çizgideydim, hep! Ama kırık değildir, kırılsa duramazdık. Ama canımız yanmış olabilir. (Biz: Kağan ve ben.)
Kopuz Albay, canımız, kıymetlimiz. Ama operasyonun ortasında
görevi bırak emri nedir? Irmaktan geçerken at değiştirilir mi? Şükürler olsun ki
Kağan, kendini biliyor. Söyledikleri, söylemedikleri… Hepsinin farkında!
Müdafaa-ı Hukuk’ın bilincinde olan Yüzbaşı Kağan Bozok, Kurtuluş mücadelesinde
hakkında idam kararı çıkmasına rağmen bu mücadeleden vazgeçmeyen Mustafa Kemal
Atatürk’ü de biliyor.
*
Aslında Savaşçı dizinin dokuzuncu bölümü bugüne kadar
izlediğimiz bölümler içinde en çok şey anlatan bölümüydü. Öyle ki Aslı’nın kim
olduğu, Kağan’ın kim olduğu, birbirleriyle olan yakınlaşmaları, Aslı’nın babası
Akın Bey ve Baran ile tanışmamız, yine Aslı’nın Akın Bey ve Baran ile olan
yakınlık durumları, gerekiyorsa Akın Bey’in bu terör işlerine nasıl
bulaştığının hikayesini, bu durumun Kağan ile olan bağı, Aslı’nın gerçeğe anlaması
ve Akın Bey’i ihbar etmesi, Baran’ın dağda öldürülmesi ve çok daha fazlası daha
da detaylandırarak bir sezonda izleyeceğimiz bir ana hikâye haline gelebilirdi.
Ama gelmedi. Bir bölümde Aslı, Akın Bey’i ihbar etti, kendisi ifade verdi,
Baran öldü.Sanki sezonlardır beklediğimiz hikaye bir bölümde çözüldü.
Şimdi bizim burada “Ne güzel bir bölümde de anlattı!”
diye sevinmemiz mi gerekiyor; yoksa “E bunca şeyi tek bölümde anlattı,
ilerleyen bölümlerde ne izleyeceğiz?” diye düşünmemiz mi? Kılıç Timi'nde görevler tükenmez, ama hikaye bir ağaç ise bu ağacın en güzel meyveleri daha olgunlaşmadan yere düştüğünü, düşündüm. Siz ne dersiniz?
***
Velhasıl, izleyeni içine alan, rejisine renk gelmiş güzel bir bölümdü. Keyifle, bir
solukta izledik. Emeği geçen herkesin eline, koluna emeğine sağlık…