“Ben yoruldum hayat, gelme üstüme!” *
Karanlığın içinden sana bembeyaz geldim.
Bu Şehir Arkandan Gelecek’te uzun bir süredir ortada bir çatışma kalmadı. Zoraki düğümler atılıp öykü geliştirilmeye çalışılıyor. Asıl konumuz: Tekin’in Elif’e aşkı yüzünden Şahin’e ve oğluna düşmanlık beslemesiydi. Ali’nin Şahin’in oğlu olduğu ortaya çıktığında biz, işin tersine döneceğini ve Ali’nin kendisinden çalınan hayatı Tekin’den geri almaya çalışacağını düşündük. Öyle olmadı.
 
Ali, baştan beri hiçbiri kendi hatasının sonuçları olmayan dertlerle boğuştu, durdu. Tekin’e çok kızdı, ondan nefret etti ama yapısı gereği intikam yolunu seçmedi. Şahin, yeniden hapse girme korkusuyla Tekin’le mücadele etmedi. Kısacası beklenen çatışma hiç oluşmadı.
 
Tekin ve Belgin, karşı taraftan bir hamle gelmediği hâlde Ali ve Şahin’i silme mücadelesi yaptılar ki zaten olayın tıkanmasının ana nedeni de buydu. Bir taraf baştan ayağa kötü diğer taraf baştan ayağa iyi ve iyinin sürekli bedel ödediği ama hiç kazanmadığı bölümler izledik. Öykü bu noktadan akmayınca devreye aşk üçgeni sokuldu, o da yürümeyince şimdi yan çatışmalarla hareket verilmeye çabalanıyor ancak bunların da çıkmaz sokak olduğu açık.
 
Ali, Tekin’le uğraşmayı çoktan bir kenara bıraktı. Tek amacı doğacak oğluna iyi bir hayat sağlayabilmek ve bunu kimseye muhtaç olmadan yapmak, Şahin de yeni bir yuva kurma ve ailesiyle mutlu olma derdinde. Özetle onlar sadece kendi hâllerinde yaşamaya çalışan insanlar.
 
Geriye tek yol kalıyor Belgin ve Tekin akrep gibi kendilerini sokup yok edecekler. Her ikisinin de odalarının kapısını kilitleyip yastıklarının altına silah koyarak uyumaları bende bu duyguyu uyandırdı. İnsanlar bu dünyada kendi cehennemlerini yaratıyorlar, aslında. Hiç huzur bulamamak, hiç mutlu olamamak ve hep korkarak yaşamak da onların cehennemi…
 
Sadece sana sığınıp huzur buluyor, yüreğim.
 
Dizinin başından beri değişmeyen bir klasik var: Kim, birinden intikam almak istiyorsa Yiğit’le işbirliği yapıyor. Belgin de kuralı bozmadı ve Tekin’den intikam almak adına Yiğit’le birlik olmayı seçti. Adamın baştan beri başarıya ulaşmış bir tek planı, hedefleyip de sahip olabildiği bir tek çöpü yok ama olsun. Dizinin tüm kadınlarının Süperman’i Yiğit. Hadi Aslı’yı anladık. Çok çaresizdi, denize düşen yılana sarılır hesabı, koştu Yiğit’e. Gülce desen havasına, tafrasına aldandı. İyi de Belgin, ciğerini biliyor Yiğit’in. Adama üç koyun versen ikisini kaybedip birini de kurda kaptırır. Hangi akla hizmet Tekin gibi bir adamı, Yiğit’le alt etmeyi planlıyor, aklım almadı.
 
Tekin’in o işbirliğini anında çözmesi kaçınılmazdı ve Yiğit bedel ödemeye başladı bile. Bunun Belgin’e faturası nasıl kesilecek, göreceğiz.
 
Baktığım her yer leş kokular saçan bir çöplük etrafımda…
 
Derin cephesinde de yine bir klasik vardı. Kızımız her zamanki gibi tutarlı bir yetişkin olmak kavramına yeni tanımlar eklemekle meşgul (!) Hapisteyken bir gün bile aramadığı; aramayı geçtim adını ağzına almadığı babası, torununa iki çul çaput gönderince birden kıymete bindi. Ali’yi suçlamalar, babayı savunmalar… Yüzünü görmek istemiyorum dediği baba, birden biricik babacığı oluverdi.
 
Allah’tan Yiğit, hayatında ilk defa bir işe yaradı da Derin’i rüyadan uyandırdı. Yoksa yeniden o pembe valizi kapıp babasının evine taşınacak diye korkmadım, değil.
 
Yiğit’ten aldığı gazla yine soluğu Tekin’in karşısında alıp “Kötüsün!” diye haykırsa da açıkçası haftaya “Canım, babacığım” diye adamın boynuna sarılamayacağının da garantisi yok.
 
Tam, “Hah, anladı hatasını; çok şükür!” derken ikinci bombayı patlatıp Belgin’in verdiği parayı Ali’nin karşısına koydu. Gerekçemiz yine aynı: “Annem torununu düşünüyor.” Ne torunmuş kardeşim? Anasının umrunda değil ama sülaleyi birbirine kattı, doğmadan fasulye… Valla onu bunu bilmem ama Ali’de Eyüp Peygamber sabrı var, orası kesin. Derin’e “Benim evim sensin!” dedi ya, benim için sözün bittiği yer orası… İçimden “Ali kaç, kurtar kendini! Bunlar seni parayla boğacak!” diye haykırmak geliyor, ne yalan söyleyeyim. İşin trajikomik yanı ben Ali’ye “Kaç, kurtar kendini!” diyorum da Derin açık açık söylüyor. Diyaloğu aynen aktarıyorum: “Bir gün benden bıkarsan bir gemiye binip uzaklara gider misin?” diyor Derin. Ali, soruyu soruyla cevaplıyor: “Gidersem arkamdan gelir misin?” Cevap net: “Gelmem!” Dikkatinizi çekerim “gelemem” dahi değil “gelmem” ve sen bu kadına “Benim evim de yuvam da sensin!” diyorsun öyle mi Ali? Eee, Allah seni de ıslah etsin ne diyeyim?

Boşuna haftalardır Ali ve Derin arasındaki sevgiyi hissedemiyoruz demiyorum ben. Sadece bu diyalog bile olayı somutlaştırıyor. Hangi akla hizmet, birbirlerinden başka tutunacak dalları olmayan iki sevgiliye bunu söylettiriyorsunuz ki? İnandırıcılık tümden sıfırlansın diye mi? Hâlâ Derin & Ali aşkına inanan bir iki kişi kaldıysa onlar da pes etsinler diye mi?

Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER