Gelelim Çolak’a… Serhat Kılıç her hafta daha fazla hayran bırakıyor
insanı kendine. Psikopatlıkta nasıl çığır açılabilir yakından görüyoruz resmen.
Çolak’ın Yavuz'a içini döktüğü kısımda bile üzülmekten çok gerildim. Evet, durup
dururken bu kadar kötü olmamış. Buna inandım. Ama Yavuz Çolak ile aralarındaki
farkları sayarken bir şey fark ettim. Kim olduğumuzu geçmişimiz, ailemiz veya
yeteneklerimiz değil, tercihlerimiz belirler (Harry Potter sevenlere selam
olsun). Yavuz ve Çolak kayıplar yaşayıp farklı tercihler yapan iki adam.
Çolak Yavuz kapışmasında üç yere değineceğim. Birincisi Çolak’ın
“Nerede insan hakları, nerede adalet, nerede hak - hukuk derler.” lafına, Yavuz’un
“Onlar sınırın diğer tarafında kaldı.” cevabı. Hukuk okuyan tarafım yanlış diye bağırsa
bile ne yazık ki vatandaş olarak memnun kalmadığımı söyleyemem. Doğru olanın ne
olduğunu biliyorum ama askerler de insan. Onların tahammüllerinin de bir sınırı
var. Çolak gibi bu sınırı aşmak konusunda uzman olan insanlar için o askerlere “Sen
bunun eğitimini aldın, hukuka aykırı davranamazsın.” demek kolay gelmiyor. Arada
incecik bir çizgi var. Bu çizgiyi aşma noktasına gelmemeyi umuyorum.
İkincisi ise: “Uyuşturucudan gelen parayla ülke mi kurulur? Mücadele
mi verilir? İstihbarat servislerinden emir alarak bağımsızlık mı ilan edilir?
Ülke nasıl kurulur ben sana söyleyeyim. Bak Çanakkale’ye görürsün. Anafartalar,
Conkbayırı, Sakarya’ya bak! Kralını görürsün.” Yoruma gerek yok herhalde. Sadece
Çolak için şunu söylemek istiyorum. Hiç kimseden emir almadığını söyledi, kendi
davası için çalıştığını. Sormak istiyorum. “O davanın sana ait olduğuna emin
misin Çolak?”
Sonuncusu ise niye her şeyin Çolak’ın önünde konuşulduğu?
Adama koz vermek için yapıldıysa tebrikler ama özel kuvvetler askerlerine bu
tedbirsizlik yakıştı mı şimdi? Yavuz’un ailesi ile ilgili bir sır olduğunu
öğrendik. Çolak da Yavuz’un bir zaafını daha keşfetti. Ayrıca Bahar’ın
soruşturmasını da öğrendi ki bunu kullanmaktan çekinmeyecektir.
Bölüm sonu epey aksiyonluydu. Haftaya güzel bir bölüm bizi
bekliyor gibi. Sürç-i lisan ettiysek affola. Haftaya görüşmek üzere…
Sevgiler, saygılar…