Geçmişle
ilgili gerçekleri öğrenmeyen sadece Derin kalmıştı. Tekin’in ve Belgin’in –
niyeyse – en büyük kaygıları da buydu. “Niyeyse” diyorum çünkü ortalığı
karıştırdıkları her durumu, anında zihinlerinde yanan bir ışıkla fütursuzca
yalan söyleyerek kurtarıyorlar, zaten. Derin, bütün saflığıyla babasına “Ali,
böyle böyle diyor; doğru mu baba?” diye hesap sorduğunda yeni bir yalan
kıvırmak çok da zor olmasa gerek… Kızının geçmişi öğrenmesi, Tekin’i
endişelendiriyor orayı anladım da bu kaygı içindeki bir adam; niye Şahin’in
damarına basar, niye durduk yere Ali’nin şimşeklerini üstüne çeker onu
anlamadım, işte!
Mezarlıkta
Ali ve Şahin’le karşılaştığında “Senin ne işin var burada?” diye onlara meydan
okuyacak kadar delikanlıysa dayak yediğinde kuyruğunu kıstırıp gitmeyecekti.
Derin’e “Beni onlar bu hâle getirdi.” diye yalan söyleyecek kadar uyanıksa
Belgin’e “Derin her şeyi öğrenecek.” diye sızlanmayacaktı.
Gerçi
Tekin karakteri için düşünülenle çok da çelişmiyor, bu. O anlık kararlarla
hareket eden, güçlü olduğunda acımasız ama zayıf düştüğünde korkak bir adam.
Geçmişte de onu beladan çekip alan Belgin olmuş, zaten. Bizim hikâyemizin asıl
kötüsü Belgin. “Kızım” diye timsah gözyaşları dökse de konumu riske girdiğinde
dünyayı yakacak olan, o. Bu hafta Tekin’in “Elif saplantısı”na tepkisi de
sevdiği adamı kıskanan kadın tavrı değil, elindekileri kaybetme kaygısıyla daha
da tehlikeli olacak bir şeytan tavrıydı. Nitekim Tekin’e güvenmediğinden ondan
gizli işler çevirmeye de başladı. Belgin’in kötülüğünün giderek artacağı ve çok
daha zarar verici olacağı bence aşikâr…
Her korku, bir başkasına yer açıp öyle
gidiyor yüreğimden.
Ali,
öğrendiklerini bulduğu ilk fırsatta Derin’e söyleyecekti ki öyle de oldu. Derin,
babasına ne kadar kızarsa kızsın, böyle bir gerçeği sırf Ali söylüyor diye
itirazsız kabul edemezdi. İnanmak istememesi, Ali’yi suçlaması çok normal…
Ancak söylenenlerin doğruluğuna tanık olacağı bir durum oluşursa “Ali’ye sen
haklısın!” diyecektir, şüphe duymadan. Onun da büyük ihtimalle önümüzdeki
bölümde gerçekleşeceğine inanıyorum.
Derin’in
babasının gerçek yüzüyle tanışması ve bunu kabullenmesinin ardından öykü yeni
bir yol ayrımına geliyor. Ali, Şahin’e intikam için kalacağını açıkça söyledi.
Yani “Ali’nin intikamı” başlıyor. Diğer yandan güçlü bir çatışma daha
gerekiyor, çözülenin yerine ve bunda da Derin’in kilit rolü oynaması gerekli.
Bütün bu veriler,
bizi daha önce tahmin ettiğimiz sonuca
götürüyor. Büyük ihtimalle Ali’nin intikam planları ve iki aile arasındaki
gerilimin iyice tırmanması geçmişin simetrisiyle olacak sanıyorum. Eğer
detaylar sağlam verilir, bağlantılar iyi yapılırsa buna pek de itirazım yok.
Ancak
öykü nereye yol alırsa alsın Derin’e bir ince ayar gerekiyor. Tüm bu
yaşananlardan sonra kızımız; saf, minik prenses olarak kalamaz. Başındaki tacı
alıp eline bir kırbaç vermekten yanayım, ben.
Bütün
diziler gibi bizim dizimiz için de reyting, demoklesin kılıcı… Tepemizde
sallanıyor… Bana göre çözüm, merak unsuruna ağırlık vermekte yatıyor. Bu da
öykünün derinleşerek açılımıyla olur. Aksiyon cazip bir unsur ama
abartıldığında komediye dönme riski var. Ali’yi tek yumrukla adamları yere
seren; sevdiği kadını kurtarmak için arabadan motosiklete zıplayan o da olmadı
kamyonet tepesinde kızın kapısının önüne konan süper kahraman yapmaya gerek
yok. Onu; babası, Rauf Anne’si, sevdikleri ve duygularıyla çıkmazlara soksak
yeter diye düşünüyorum.