Defne ilişkilerinde çok yol katettiğini düşünürken, Ömer'in yeniden ördüğü duvarlarına, içine kapanmasına, yaşadıklarını anlatmamasına fazlasıyla kızdı. Ömer'e karşı hep savunmasız kalan, ona kalbini her koşulda açan, yaşadıklarını paylaşan Defne aynı yaklaşımı Ömer'den göremeyince kabul etmekte zorlandı. Defne çok da haklı, Ömer'in yaşadığı travması her ne ise açıklayamaması, konuyu geçiştirmesi Defne'nin daha fazla ilgisini çeker hale geldi. Düzlüğe ulaşabilmek için taşların tek tek temizlenmesi şarttır. Kalbin ortasına şüphe düşerse eğer kimse onun önünde duramaz, tutunamaz. Şüphe sevgiyi, inancı, hayalleri öldürür. Umudun düşmanıdır. Ömer sakın geç kalma paylaşmakta. Paylaş ki ruhunda yaşadığın fırtınaları Defne'n dindirebilsin. Çekip çıkartsın seni.
 
Topal ailesine ne anlatılsa boş. Tek bir yerden taraflı bakmayı seçmişler. Taraflı bakan insanlara ne dil dökerseniz dökün, ikna etmek zordur. Görseler de görmemeye çalışırlar. Anlasalar da anlamamak işlerine gelir. Defne'yi sevmek demek, onun hayatına müdahale etmek demek olmamalıydı. Madem çok seviyorlar Defo'larını, onu kaybetmemek adına, yalnız bırakmamak adına, Ömer'i kabullenme yolunu deneyebilirlerdi. Bazen yargılamak ve uyarmak daha kolay gelir insanlara. Konu aşk, sevmek ve tercihler olunca biraz tarafsız bakabilmek gerekir. Kimse evladının üzülmesini asla istemez. Türkan teyzeyi bu yüzden anlayabilmek daha kolay. 
 
Dünya döndüğü müddetçe, aşk hiç bitmez, sevgi bitmez, bitmeyecek. Aşk hep var ve var olacak. Ayrılıklar, kızgınlıklar, kırgınlıklar dahi olsa da. Ömer ve Defne hep var, hep bir, hep tek, hep yan yana ve hep aşık. Saçlarının telleri için elbette her şeyi yaparlar. Bu aşkı kanıtlamak için sözler vermelerine de gerek yok. İster uçurumun kenarında yaşarlar aşklarını, isterlerse bulutların üstünde... Seçtikleri yol onların yolu, doğrular onların, yanlışlar da onların. Sevgi onların, sevinç onların, hüzün onların, hayat onların, mutluluk da onların. İnsanların iyi kileri sevgi dolu olduğu müddetçe hayat daha yaşanır bir yer olmaya hep devam edecek.
 
O zaman Oğuz Atay'ın sevdiğim güzel bir sözü ile bu haftaki yazımı noktalayayım! "Ne ölmek nefessiz kalmaktır, ne de yaşamak nefes almaktır... Yaşamak; sevilmeyi hak eden birine yaşamını harcamaktır."
 
Kısa Notlarım:
* Seda'nın çaresiz hallerini izlemek istemiyorum.
* Sinan'ın Seda'nın kapısı önündeki hayal kırıklığını da izlemek istemiyorum.
* Nihan karakterinin uğradığı dengesiz değişimi de izlemek istemiyorum.
* Nero'nun yoran sahnelerini de izlemek istemiyorum.
* Ben dizimin iç kıpırdatan hallerine geri dönmesini istiyorum
* İso'nun Defociğinin yanında olması, Ömer'i anlaması, usta ile konuşmaları izlenmeye değerdi. Ayşegül ile camda göz göze gelmeleri, Cevdet'in arka planda gözükmesi, sadece İso'nun değil, bizim de kalbimizi acıttı. Yanlış yollara asla girmeyecek bir İso olduğunu bilmek güzel.
* Şükrü Bey nasıl da tanımış Defne'mizi. Ne de güzel açıkladı.
* Defne'ye bakarken cayır cayır yanan Pamir. Defne'nin aşkını kalbine gömerek bizlere elveda dedi. Seçkin Özdemir yolun açık olsun. 
* Final haberleri arasında sıkışmış kalmış dizimiz için tüm Kiralık Aşk hayranlarına yapımın ve kanalın detaylı açıklama yapmasını bekliyoruz. Malum dizimiz üzerinden prim yapmak isteyen asılsız haberlere karşı sanırım böyle bir açıklamayı çoktan hak ettik.
 
Mutlulukla, sevgiyle, sağlıkla kalın...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER