Tüm mutluluklarımızla sevmeyi, hissetmeyi öğreniriz.
Acılarımızla, hüzünlerimizle de olgunlaşmayı. Hayat sevdiklerimizle tatlanır,
canlanır. Doğrularımız, yanlışlarımız hepsi hayata dairdir. Kararlar almak,
seçimler yapmak, kendimizi sorgular halde bulmak, hepsi omuzlarımıza binen
sorumlulukların eseridir. Geri adımlar atmak yerine, ileriye hedefli
odaklanmak, affedebilmek, küslüklere meydan okumak, anlayışlı olabilmek hepsi
hayatın bir parçasıdır. Haksızlığa "Hayır!" diyebilmek, güçsüzün
yanında olabilmek, iyi insan olmak hepsi hayata aittir. Sevmek, sevilmek,
kıymet bilmek hayatın vazgeçilmezleridir.
Kiralık Aşk bize
hayattan, aşktan güzel örnekler vermekten hiç vazgeçmedi. Bizler de bu yüzden
daha çok bağlandık bu aşk hikâyesine. Çeşit çeşit insanlar, çeşit çeşit
hayatlar, çeşit çeşit aşklar tanıdık. Kâh kendimize yakın bulduk, kâh uzak
bulduk. Sevmekle sevmemek arasında bir yerlerde bazen takılı kaldık. Gidenlere
"Gitme!" demeyi istedik, kalanlara da "Niye gitmiyorsunuz artık?”
demek gerekti. Bir baktık kahkahalarla gülüyoruz, sonra bir baktık gözümüzden
süzülen yaşlarla kalbimiz sızlıyor. Kalp bu elbet, sızlar da, ritmi de değişir.
Yarım kalanlar, yaşanamayanların peşine düştük. Ümitle bekledik. Hep
dürüstlüğün, saf aşkın kazanacağına inandıran mutlu bir hikâyeyi çok sevdik.
Tutkuyla büyülendik, bu aşka kapıldık. Defne ve Ömer aşkı bambaşka.
Sevdiği adamın sıkıntılarını paylaşmak isteyen, Ömer'in
gönül yükünü kendine almak isteyen şahane bir kadın Defne. Ömer'in uykularının
bekçisi, kabuslarının kovucusu Defne. Bir anne şefkatiyle sabahlara kadar
uyumayan, kol kanat geren şefkatli çok aşık bir kadın Defne. Ailesini şu zamana
kadar omuzlarında taşımaktan hiç şikayet etmemiş, onlar için hayallerinden hep
vazgeçmiş masum Defne. Ama en sonunda kendini anlamadıkları için yorgun ve
üzgün düşen hüzünlü Defne. Zaman Defne'nin zamanı. Kendi hayallerine sahip
çıkacağı, aşkını bırakmayacağı ve yuvasız kaldığını sanarken, asıl kuracağı
yuvaya kavuştuğunu bilmeyen habersiz Defne.
Sadece Defne mi çırpınan? Tabii ki hayır! Her şeyi
toparlamaya çalışan, sevdiği kadını desteklemeye gönül vermiş güzel kalpli bir
Ömer de var. Sevdiği kadının ailesini hiçe saymayan,
hak
vermeye çalışan makul Ömer. Olayları sıcağı sıcağına çözmeye çalışan kararlı
Ömer. Kendi ailesizliğinin yarattığı derin izleri Defne de yaşamasın diye
kendini parçalayan düşünceli Ömer.
Hayat sevdiklerimize benzer hale getirir bizleri. Farklı
karakterler zamanla benzeşmeye başlarlar. Farketmezsiniz bile. Bir bakmışsınız
o siz, siz o olmuştur. Düşünceler, kararlar, bakış açısı her şey birbirine
benzer.
İnatla ailesine gitmek istemeyen Defne ile inatla Defne'yi
ailesine alıp götürmeye çalışan Ömer nasıl da birbirlerine benzemişlerdi.
Defne, Ömer'i konuşturmak için, çok hızlı giden bir arabanın nefes kesen
sürücüsü bile olmaya kalktı. Güvende olmak, rahatlık isteyen Defne gitmişti.
Yerine soluklarımızı kesen Defne gelmişti. Peki Ömer, tam bir yıl önce yılbaşı
partisinde nefessiz kalmaktan bahsetmiyor muydu? Hızlı giden bir arabanın içinde
heyecanlanmak, korkmak hatta titremek onun sözleri değil miydi? Ey zaman sen
nelere kadirsin. Güvende olmak, sevdiği kadını sakinleştirmek isterken panik
olan Ömer'i de gördük. Kendi canının değil, Defne'sinin canının derdine
düşmüştü.
Yazı devam ediyor..