Karmam combo yapmakta kararlı, yapılacak bir şey yok!
Pelin’in ümitsizliği ve acısı karşısında “Ben Filiya’yı yeniden yaparım yeter ki sen yanımda ol!” diyen Sinan’a Pelin “Ama aynısı olmaz ki!” diyerek engeli koydu ve nereden çıktığını hiç anlayamadığım, bence son derece manasız bir “Bıçak problemi." izledik. Bugüne dek hiç vurgulanmamış, önemi hiç belirtilmemiş bir nesne ilişkinin en büyük sorunu oluverdi. Sorunun anlamsızlığı kadar çözümün manasızlığını da ağzım açık izledim. Birdenbire ortaya çıkıveren Sinan’ın babasının kan kardeşi, başta gösterdiği abartılı tepkiden U dönüşü yapıp Başak’ın zırvalıkları karşısında pes edip Sinan’ı hünkar beğendi sınavına sokup bıçağı vermeye razı oldu. Pardon da hani o bıçak tekti ve Sinan’ın babasına aitti? Şimdi, ortağından alınan bıçak onun yerini tuttu öyle mi? Manevi değeri ne oldu peki? Hani bıçak değil, değeri önemliydi? Şimdi ortağının bıçağını aldı diye Sinan’ın babasının ruhu huzura mı erdi, yani?

Kısacası bölümün dörtte birini doldurması dışında o bıçak meselesinin ne fonksiyonu vardı, biri bana izah edebilir mi?

Sinan’ın Pelin’e sürpriz olarak hazırladığı düğün jesti çok hoştu, değinmeden geçmeyeyim ama Necip’in anneleri dolaştırıp durmasındaki hikmeti de anlamadım, açıkçası. Necip’in salaklığına vurgu yapılıyorsa e, biz biliyoruz ki onu! 22 bölümdür birbirinin gözünü oyan kayınvalidelerin iki dakikada barış imzalayıp müttefik olmalarındaki saçmalığa girmeyeyim, izninizle…

Sinan sol elim istem dışı sol yanağına hızla yapışabilir, haber vereyim dedim.

Bölüm finalinden hemen önce Rüzgâr’ın hastaneden kaçması ilk alarmı verdi izleyenlere. Kaçar kaçmaz da soluğu Filiya’da aldı elbette. Ardından aynı hızla intihar etmeye koştu, hanım kızımız. Sinan’ın nikâh masasına niye mesaj okuduğunu çözemesem de Rüzgâr’dan gelen ileti, aslında intihara pek de niyetli olmadığını ve Sinan’ı nikâh masasından kaldırmak için çevrilmiş bir dümen olduğu duygusu uyandırdı bende. Zira intihara cidden niyeti olan ben filan yerdeyim peşime düşme, mealinde mesaj atmaz ve uçurumun başında durmaz, atlar. Gerçi Sinan gelene dek orada dikilip duracaksa da benden koca bir “Pessss…” gelir o da ayrı mevzu…

Benim için bölümün en büyük ve en tatsız sürprizi Rıza Bey’in kalp krizi geçirmesi oldu. Kızının nikâh masasında ikinci kez terk edilmesine hem de Sinan tarafından terk edilmesine o yürek dayanamazdı, kabul hiç itirazım yok ama bu kriz sonucu ölürse işte o zaman senaristleri hiç bağışlamayacağım, şimdiden söyleyeyim.

Hiççççç, şirinlik yapma Sinan! Bu masadan kalktığın an rüyalarda kavuşuruz!

Peki, şimdi ne olacak? Bu sorunun net cevabı elbette senaristlerde… Ben sadece şıkları düşünebilirim. İlk şık hem Rüzgâr hem Rıza Bey ölür. Sonuç: Bu travmadan Pelin ve Sinan’ın sağ çıkması mümkün değil! Vicdanları iki ölümün üstüne mutlu mesut yaşamayı kaldırmaz ve biz, imkânsız aşk izleriz.

İkinci şık: Rüzgâr ölür, Rıza Bey kurtulur. Bu durumda Sinan baş müttefikini kaybeder. O baba, Sinan’a bir daha güvenmez çünkü. Sinan da Rüzgâr’ın ölümünün vicdan azabını atlatamaz, kolay kolay. Sonuç: Yine ayrılık…

Üçüncü şık: Rüzgâr kurtulur, Rıza Bey ölür. (En manasız şık da bu, bana göre.) Bu durumda Pelin ne Sinan’ı ne Rüzgâr’ı asla affetmez. Sonuç: Yine yeni yeniden ayrılık…

Ve son şık: İkisi de kurtulur. Bu durumda Sinan, Pelin’in haklılığını anlar. Rüzgâr’ı yeniden hastaneye kapatır (Ki bu çok manasız.) ama Pelin babasının ölümüne ramak kalmışken ve ikinci defa masada terk edilmişken Sinan’ı bağışlar mı? Bilemem.

Diziye önümüzdeki hafta İlker Kızmaz’ın gireceğini de biliyoruz. Kaygım bu kez yeni bir aşk üçgeni kurulması ve Pelin’le Sinan’ın evlenmeye ramak kalmış ilişkilerinin bir türlü kavuşulamayan kara sevdaya dönüşmesi… Allah’ım sen bizi koru!
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER