Geçen bölüm başlayan hareketlilik bu bölüm hızını arttırarak sürdü ve bölüm bittikten sonra ben çözülen / çözülemeyen ve yeni atılan düğümlerle baş başa kaldım.
Pelin, kendisini kaçırtanın Rüzgâr olduğunu algılayınca hiç lafı dolandırmadan direkt bombayı ortaya bıraktı. Rüzgâr’ın bundan etkilenip kem küm etmesini ya da kabullenmesini zaten beklemiyorduk, hâliyle inkâr edecekti ve etti de. Sonuç: Pelin’in Sinan’a “Bitti!” demesiyle noktalanan bir tartışma…
Pelin, Sinan’a restini çekti çekmesine de dilin söylediğini yüreğin de kabul etmesi gerek. Yüreği elbette o “Bitti.” sözünü ciddiye almadı. Eee, Sinan’ın da bırakmaya niyeti yok, dolayısıyla Sinan’ın arayı düzeltme çabaları başladı.
Pelin’in “Bitti.” demesi ne kadar doğruysa Sinan’ın onu bırakmaya yanaşmaması ve arayı düzeltmeye çalışması da o kadar doğruydu. Ammaaaaa ortada bana göre bir sorun var: Sinan, olayın iç yüzünü fark edip de ortalığı toparlama derdinde değil. Bülent’le yaptığı konuşmanın da etkisiyle Pelin’in Rüzgâr’ı kıskandığını ve bu yüzden boş yere olay çıkardığını düşünüyor. Yani Pelin, şu anda Sinan’ın gözünde manasız tripler yapan bir kadın. Sinan da yüce gönüllü, sevgilisine çok âşık, o hata da etse onu kıramayan olgun erkek…
Pelin bütün gayretine rağmen bu noktada kendini doğru anlatmayı başaramadı. Gerçi, olayın bu şekilde verilişi asla bir hata değil. Bence tam da olması gerekendi. Sinan, Rüzgâr’dan şüphelenmeye başlamadıkça bu olaya başka türlü bakması imkânsız. Yine de bence boş yere sinirlenmeyip kendince alttan alarak efendilik ediyor. Sorun, olayın gerçek yüzünü ne zaman ve nasıl fark edeceğinde…

Söyleme, hissettir!
Sinan’a kadınları anlama kılavuzluğu yapan Bülent, ona söylediği “Kadın oğlum bunlar, mağazada aynı anda aynı tişörtü tutsalar kan dökülür!” tespitini niyeyse kendi hayatında unutuverdi. Üstelik de kadınlar arasında ta ilk çağdan beri süregelen hiç aşılamamış gelin – kaynana kavgasının tam ortasındayken filozofluğu unutup tamamen aymaz bir adam oldu, çıktı. Hakan’ın bütün uyarılarına, ortamdaki bütün elektriğe ve Safiye “annecik”in ilk ortaya çıktığı andan beri esen buz gibi havaya aldırmadan davranınca başta küçük bir kıvılcım çakmışken ateş büyüyüp yangına dönüverdi.
Kim haklı, kim haksız konusunda taraf olmaya hiç niyetim yok da küçük bir çıkarım yapmazsam çatlarım: Bülentciğim de pek çok erkek gibi teoride pekiyi pratikte 0… Kadınları anlamaya harcadığın vakti, etrafında olup biteni anlamaya harcasaydın Bülentciğim, kan dökülmeden ortalığı toparlayacaktın.
Hazır Safiye demişken bir sözüm daha var. Daha önceki yorumlarda da değinmiştim ama bir kez daha söylemek farz oldu. Karakterleri yaratan, kim bilmiyorum ama kadınlarla bir derdi olduğu kesin. Bir tane mi düzgün kadın yazılmaz kardeşim? Ana oyunculardan, konuk oyuncuya kadar bütün kadın tiplemeleri mi arızalı olur? En arızalı adam Necip’i bile “iyi aile babası”na çevirdiniz, maşallah dizideki beylerinin tamamı sütten çıkma ak kaşık ama kadınların hepsinin bir defosu var. Hayır, ne çektiniz siz bu XX kromozomundan bir deyin hele…
Yazı devam ediyor..