Birimiz hepimiz; hepimiz Yaren için!
Yaren, sen bize üçlü çektir Nevizadelerden, biz sana uyarız her yerden!
Ne demiş atalarımız “Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.” O Esra zillisinin pavyonda Yaren’in posterini gördüğü anda Nevizadelerin başına bir çorap öreceği belliydi. Tabi eline fırsat geçmiş durur mu?  Bu bölüm Ceyhun dâhil herkes Esra’ya yükseldi. Şehriban haklı, o kızın gözü göz değil. O halde hep beraber: Başta Yaren olmak üzere Nevizadelere uzanan eller kırılsın!

Nevizadeler Belgeseli
Hatırlarsanız, Nevizadeler, Sevilay’ı bir güzel paketleyip, 200 bini de kasalarına atmışlardı. Ama kasada hala Ali Rıza kaptanı kurtaracak para yok. Ne yapıp edip paranın toplanması lazım. Lazım da; mahallenin aksiyonu macerası hiç bitmiyor ki. Şöyle resimli bir şekilde anlatayım:

 

Yeryüzünün en “denişik” sokağı olan “Alın Teri” sokakta gün geçmiyor ki bir tuhaflık yaşanmasın. Bu sefer ekibimiz Nevizadeleri doğal ortamında incelemek için çalışmalarına başlıyor. Kanat çırptıkları her tezgâhta birbirleriyle daha da kaynaşan Nevizadeleri yerinde incelemek üzere Dülger hocayı gönderiyoruz.

Hâlbuki o sabah ne kadar güzel başlamıştı. Keyifli bir kahvaltı, tatlı tatlı sohbetler, Ceyhunsuz bir ortam. İşgüzar muhtar, Dulkadir Ereksiz, Nevizadelerin belgeselini yapmak isteyen televizyoncularla anlaşana kadar. Emrivakiydi evet ama Nevizadelerin dikkat çekmemesi için de el mecburdu. Keşke Kennedy dosyası gibi ileri bir tarihe kadar kapatabilselerdi. Neyse, oyalanmadan harekete geçme zamanı geldi. İlk önce küçüklük fotoğrafları toparlandı. Hepimizin geçmişinde onu üzen, acıtan, taşırken zorladığımız anılar olmuştur. Ne var ki bu akşam kendi acılarımıza üzülemediğimiz için midir nedir Nevizadelere üzüldük. Karlos ve Ferdi “evi” olan o bavul… Derya ve Yaren’in resimlere bakarken sohbetleri… Derya dışındakileri henüz uzun uzun dinleme fırsatı bulamadık ama Yaren’in gözlerinden dökülen inciler… Çok duygusala bağlamadan devam ediyorum.

Yanmış damarlarımızın kokusu oralara kadar geldi mi?

Resimler toparlandı. Bahadır ve Tuncer de Dülger Hoca’nın ders verdiği okula öğrenci kılığıyla girip hem Gazanfer Nevizade’ye ait olan resimleri hem de hocanın anahtarlarını odadan aldılar. Resimler ve anahtar cepte. Sıra geldi bilgi kısmına. Aynı günün akşamına televizyoncular ve Dülger Hoca’nın  Nevizadeler ziyareti gerçekleşti. Bahadır ve Tuncer, Dülger Hoca’nın evinde, Nevizadeler kendi evlerinde “Hababam Sınıfı Liseler Arası Bilgi Yarışması” taktiği ile kazasız belasız hallettiler. Gazanfer Nevizade’nin atının isminden uğraştığı spora kadar tüm soruları tamamdı. Aferin, hepsi doğru, oturun çocuklar, 10! Ama erken anons işte, tam mutlu son ile bitecek derken Tuncer aclanmasaydı, sucuklarla beraber Nevizade arşivini de yakmasaydı iyiydi.

Nicola Tesla'nın askerleriyiz!

Beterin beteri var. Gün boyu Esra da Yaren posteri ile ilgili iz üstündeydi ve son dakika golünü attı. Tam Dülger Hoca evden ayrılırken, Esra elinde Yaren’in posteri ile Nevizadelere hesap sordu. “İstanbul’un Köklü Aileleri”nden biri olan Nevizadelerden birisinin resmi pavyonda ne arıyormuş? Hahayt! Nevizadeler yer mi? Kimleri kimleri paketledi bu karşından duran insanlar, senin haberin var mı Esra? Tabi Kandemir hemen şeklini koydu: "Nevizade Musiki Geceleri" Plan basitti. Gazanfer Nevizade’nin sevdiği ve her sene anısına yapılan musiki geceleri yapılacak ve Yaren hem sahneye çıkacak hem de Esra’ya kapak olacaktı. Ufak bir şey daha var, Esra’nın fırtınasından unutuldu: Karlos televizyonculardan kasetleri uçuracaktı. Neyse ki musiki gecesine televizyoncular da davet edildi. Kaset işi ertesi akşama kaldı.

Nevizadelerin evi kameralarla doluyken Hayati’nin eli armut mu toplayacak sanıyorsunuz. Tabi ki hayır. Hayati, Gazanfer Nevizade’nin altınlarını ortaya çıkarıp “mağdurfakir” halinden kurtulmak için açlık grevine girdi.

#Direnhayati

Bir vazgeçilmez olarak: Manitacılık
Bu bölüm Maşuka yine değişik işler peşindeydi. Ne yaptı etti, Ceyhun’u zehirledi: Ceyhun, tek başına eve çıkmak için arayışa girdi. Maşuka’nın asıl niyeti belli. Kandemir ile baş başa kalmacılık, kanepecilik vs. O kendi gönül işlerinin peşinde. Yaren ve Karlos full sarj zaten, diyecek lafım yok, önlerinde saygı ile eğiliyorum. Manitacılık gurularım benim. Uzun zaman sonra muhtar da Şehriban’a inceden inceden yürüdü. Ona da eyvallah. Fakat ufacık, minnacık, küçücük tek bir sorun vardı. Ceyhun, Maşuka’nın bulduğu ve tek başına çıkacağı evi Derya’ya gösterdi ve Derya bunu Ferdi’ye söylemedi. (Sessizlik.) Oysaki tam da kanepenin kerametini görecektik.  Ne güzel tatlı tatlı konuşuyorlar, FerDer’cilerin gönüllerini adeta fethediyorlardı. Anladık, Ferdi sinirlenince de çok tatlı oluyor ama bu sefer kıyameti kopartacak. Sabırsızlıkla beklemiyoruz.

Yaren, onuruyla gururuyla sahnede!
Nevizadecilik bir takım oyunu. Tek başınıza ne kadar yetenekli olursanız olun yanınızda sizin asistinizi gole çevirecek takım arkadaşlarınız yoksa yeteneğinizin de bir anlamı yok. Kaldı ki söz konusu Yaren ise gerisi teferruattır. Pavyon kapatıldı, davetiyeler dağıtıldı. Nevizadeler Yaren’i, Esra’nın pençelerinden kurtarmak için o gece tam kadro sahneydi. Yaren, şarkısıyla, türküyse Esra’yı bir güzel dövdü. Gurur duyduk!

Ferdi ve Derya da televizyoncuların çantalarından belgesel kasetlerini yok etti. Her şey yolunda gözüküyordu.

Koro şefimiz Kandemir Nevizade eşliğinde rast makamındaki “Bağdat Yolu” eserini Yaren Nevizade’nin güzel sesinden dinliyoruz, efendim. 

Malatyalıisback

Ekranlarını yeni açanlar için maçın skorunu hatırlatalım: Nevizadeler 1 Malatyalı 0. Size kısaca Nevizadelerin, deplasmanda Malatyalı’ya , 90’dan çaktığı gölü ve o güzel gölün atağından bahsedeyim: Mahlası Malatyalı olan Cevher Kuru, Yaren’e kafayı pavyon günlerinden takmıştı. Yaren, “Nevizade” olunca izini kaybettirmişti. Ta ki 27 milyon kere bizi yakan “Yanarım” şarkısını Karlos ile beraber sahnede söylediği geceye kadar. Malatyalı, Yaren’i bir şekilde takip ettirmiş ve izini bulmuştu. Ardından zorla Paris’e götürmek istemişti. Üstelik tehditle. Yaren de Karlos’a bir şey olmasın diye tam Malatyalı ile yola çıkarken planlar değişti. Nevizadeler, “Baldız Balları, Kaldır Kolları” tezgâhında Cevher Kuru’yu bir güzel paketleyip Paris’e değil Metris’e gönderdiler. Ama Malatyalı için topun tamamı çizgiyi geçmemişti. Aklı hala Yaren’deydi. Malatyalı,  hapishanedeyken de rahat durmadı. Adamı Hoyrat’a gerekli bilgileri verdi ve pavyona gönderdi. Hedefi Karlos’u alnının ortasından vurmak! Tam “Nevizade Musiki Gecesi” tezgâhı bitti derken beline silah takınca adam olunduğunu zanneden Hoyrat, Karlos’u tuvalette tek başına yakaladı. “Komedi tayming işi.” klişesine ben de bir klişe ile cevap vermek istiyorum: “Bir sahnede silah göründüyse o silah mutlaka patlar.”

İthaf, teşekkür, son.
Yaren, parçasını ekmeği için pavyonda şarkı söyleyen tüm kadınlara armağan etti. Ben de, naçizane, sokaktaki çocuklar için ellerinden geleni yapan tüm sevgi dolu kalplere armağan etmek istiyorum. Bir şeylere farkındalık yaratmak için baştan aşağı soğuk su dökmek yerine gözümüzün içine soka soka surlarda/sokaklarda kalan çocukların evlerini elliyle yapan Nevizadeleri çok seviyoruz!

Kulağım yanılmadıysa yeni melodiler de duydum. Fırsattan istifade Atakan Ilgazdağ’a ağzımıza yapışan melodileri içinde teşekkür ediyorum.

Bu haftada Yılmaz Gruda’nın konuk oyunculuğuyla ağızda adeta lokum gibi dağılan bir bölüm izledik. Tüm ekibin ellerine kollarına sağlık. O son sahnedeki silahın patlamayacağını umarak yorum yazımı sonlandırıyorum.












BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER