Nazan Hanım vurdu, gol oldu. Her şerde bir hayır gerçekten varmış. Mahkeme sahnesi geçen hafta ne kadar etkileyici geçtiyse bu hafta bir o kadar sönük kaldı. Tam olarak bunu beklemiyordum, sanki daha etkileyici olacakmış da son anda vazgeçmişlermiş gibi ama bu Nazan Hanım'ın yaptığı iyiliği gölgede bırakmadı. İçinde bir yerlerde iyi olmak isteyen, buna can atan bir kadın var. "Serkan kime benziyor?" diye çok tartıştık ama bu bölüm emin olduk: Serkan, Nazan Hanım'ın hep bastırmaya çalıştığı ama zaman zaman kendisini göstermesine engel olamadığı iyi yanına benziyor. 

Kendisine itiraf edemese de Eylül’e bu konuda kıyamıyor. İlla ki alışacak, sonunda kabullenecek ve bu yüzden EySer çiftinin içi rahat olabilir. Bugünkü sarılmalarından belli. Bir de kızlar parkta otururken bir şey fark ettim, tam 50 bölüm geçti, bir sürü şey değişti değişmeyen tek durum var: Eylül ağlıyor, kızlar onu teselli ediyor ve Serkan hep yanlarında. Bu asla değişmedi. Sanki Serkan onların bir parçası olmuş. Diğerleri de var ama bu kadro asla bozulmadı. Bu Kemal’i öldürdüklerini düşünüp ondan kurtulmaya çalıştıklarında da böyleydi ve hala da böyle. Keşke gerçek hayatta da herkes bu kadar değerli dostlara sahip olabilse.



Senaristimiz romantizm çıtasını yine yükseltmekten kaçınmamış. Güney Ertürk iş başında. O döner kısmında aslında Kader deyip derdini dile getirmek istedi ama Songül’den azıcık korktu. Yine de çok güzel bir sahneydi, tam ramazan havasında romantizm.



Çetrefilli ama güzel bir sezon finalinin sonuna gelirken sıcacık bir nişan yakışırdı bize. İnsanlar samimi olunca ister istemez bulundukları ortamı da ısıtıyorlar. Toprak Hoca'nın annesi kaynanalığı elden bırakmasa da fazla problem çıkarmamasına sevindim. Ama Feride Hanımcığım'ın babası Toprak’ı fena korkuttu. Adam onca zamandır Feride ile sevgili ama bir türlü şaşırmalara doyamadı. Alışsa fena olmaz artık. Babasının yurda getirdiği çikolatalar ise ne kadar ince bir davranıştı. Bütün bunları televizyon yoluyla insanlara göstermek ve herkesi bu tip etkinliklere teşvik etmek oldukça ince düşünülmüş bir detay. Buna dikkat çektikleri için ayrıca bir teşekkür gerek senaristlerimize.



Veee arkadaşlar gelelim fasulyenin faydalarına. Geçtiğimiz haftalarda sezon finali ile ilgili çeşitli tahminlerde bulunduk, her kafadan başka ses çıktı. Bölümü izlerken olayların böyle yağ gibi gelişmesi aslında daha da korkuttu herkesi. Tam "Kemal’den kurtulduk, Nazan’la arayı düzettik, notları yoluna koyduk artık biz de bir gün yüzü görürüz." derken durum hiç bilmediğimiz bir mecraya kaydı. Şimdi sorarım size: Bu nasıl bir sahne, tam olarak nereye doğru bayılalım, biz Eylül ayını nasıl bekleyeceğiz, senaristlere dalalım desem kaç kişi toplanır? Ve daha bir sürü soru ile sezon finali yapıp herkesi meraktan çıldırtan senaristler, senaristlerimiz. Aslında birçok kişi bunun erkenden yatan ve korku halinde uyuyan Meral’in rüyası olabileceğini söylüyor ama her zaman böyle durumlarda ters köşe olduğumuz için ben pek emin olamıyorum. Gönlümüz elbette rüya olmasından yana ama ya rüya değilse? İşte böyle bir soru yığını ile bize "İyi tatiller." dileyen dizimiz bu hafta sezon finali yaptı.

Mükemmel bir sezonu geride bıraktık. Çok güldük, çok ağladık. Gönüllere taht kuran hikâyesi ile hep birinci olduk. Bize bu mükemmel hikâyeyi yazan, onu çeken ve oynayan herkesin eline emeğine sağlık. Yeni sezonda yeni hikâye ve heyecanlarla görüşmek dileği ile. 

Kendinize ve gönlünüzü fethedenlere iyi bakın "Sevgili Çiçek Okurlar..."
 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER