Cemre ve Meral’e kızdığım nokta ise Defne meselesi. Defne Cemre’nin de Meral’in de canını yaktı mı? Kesinlikle. Lakin daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi kötü şeyler yaşamak insanlara kötü davranma hakkını bizlere vermiyor. Ne yapalım? Onlar her kötülüğü yapsın biz susalım mı? Tabii ki susmayalım. Ama insanın hakkını savunmasının bile bir adabı olur. Birisi bize kötülük yaptı diye kötülük yapacaksak önce şunun cevabını istiyorum. Delinin biri çıkıp kendini köprüden atsa siz de atacak mısınız? Deliyle deli olunmaz kardeşim. Karşı taraf insanlığı, ahlak ve adabı bilmiyorsa bilmesin. Varın siz bilin büyüklük sizde kalsın. Herkes illa ettiğini çeker. Karşı taraftan bir farkınız kalsın. Kaldı ki Defne ettiğini çekti ve sonunda yetimhane kızları diye hor gördüğü insanlarla aynı yerde yaşamak zorunda.

Cemre’yi bir yere kadar anlıyorum. Sonuçta Gökhan’ı kaybetmek onun için çok ağırdı. Defne annesinin katil olduğunu bilmesine rağmen Cemre’yi suçladı üstelik. “Seni seven herkes ölüyor kızım” sözünü unutmak olmaz. Ama... Aması var işte. Hani Defne dedi ya “Sen aslında hiç değişmedin hala aynı kinci Cemre’sin” diye. Haklı galiba... Cemre’yi çok seviyorum üstelik Gökhan ile ilişkileri de favorimdi ama bu bölümde bana da eski Cemre’yi hatırlattı.

Düşünecek olursak ilk bölümde Cemre kıyafetlerini kızlara vermek istemiş, onlar için üzülmüş sonra da dalga geçmekte bir beis görmemişti. Defne ile uğraşırken bana ilk bölümdeki halini hatırlattı. Hakkını yiyorum biliyorum. Tamamen aynı kişi değil Cemre, değişti. Ancak bu bölümde aynı eski Cemre idi. Defne delil sakladı saklamasına da söz konusu olan annesiydi. Hiç kimse annesini ihbar ederken rahat davranamaz ki. Defne yetimhaneye düşmemek için CD’yi sakladı biliyorum. Ama işin sonunda annesini de kaybedecekti. Annesi ölen biri bunu anlayabilirdi bence.

Bir de Emine Hanım’a söyledikleri var ki onları hazmedemem. Hiç kimse bir annenin evladına olan sevgisi ile bir adama duyduğu sevgiyi kıyaslamamalı. Cemre, Gökhan’ı sevdi. Yine de bir annenin sevgisi ile bir sevgilinin sevgisi karşılaştırılamaz. İkisi çok farklı kulvardalar zira. İzlerken “Sen kim oluyorsun da o kadının sevgisini sorguluyorsun” demekten almadım kendimi. “Sen Gökhan’ı hiç mi sevmedin Emine Teyze” lafını hiç yakıştıramadım hem de hiç!


Ne güzel annemizdin sen Seher Abla...

Özellikle Meral’in bu kadar sert çıkması olmadı. Aleyna ile yaşananları ne çabuk unuttu? Üstelik o olaydan sonra dersini aldığını düşünmüştüm. Neredeyse bir insanın ölümüne sebep oluyordu. Şimdi tekrar aynı şeyleri yaptığına göre Aleyna için üzülmemiş rol kesiyormuş o zaman. Defne bir tek Meral’e kötü davranmadı ama en büyük tepkiyi Meral verdi. Düşene bir tekme daha atmak yakışmadı. Seher ne güzel bir anne ki kızına doğruyu yanlışı göstermeye çalıştı. Kısacık bir sürede ve hapiste olsa bile... “Farkında mısın Defne gibi konuşuyorsun?” sözü aslında anlatmak istediklerimin özü.

Fark ettim ki Defne’nin avukatlığını yapıyor gibi olmuşum. Ama değil. Defne masum değil biliyorum. Ama aman dileyene, yaralıya, esire hiçbir zaman kötü davranmayan insanların ülkesinde yaşıyoruz, onların torunlarıyız bizler. Hakkını aramanın hatta savaşmanın bile bir adabı olduğunu öğrenerek büyümedik mi? Ne zamandan beri düşene bir tekme de biz savuruyor olduk? Defne yapılanların daha ağırlarını hak etti belki ama yol, usûl bu olmamalıydı. Bence haklılıklarını ve masumluklarını da kaybettiler böyle yaparak. Bir de, haftaya Cemre’nin Emine Teyze’nin gönlünü alışını ve Eylül ile Emine karşılaşmasını izlemek istiyorum. Umarım çekmişlerdir.


Kızım ben dansa davet oynayacak yaşı geçtim sen Serkan ile oynasaydın.

Emine Teyze’den laf açıldıkça bahsettim ama bir sahne var ki özellikle değineceğim. Defne’nin Emine’nin kapısına gittiği sahneler. Emine Hanım, Nazan Hanım’a ne kadar kızarsa kızsın “Evlatlarından çıksın yaptıkların” diye beddua edemedi. Ama bu Nazan Hanım’ı affedebileceği anlamına gelmiyor. Defne karakterini canlandıran Nil Keser ve Birgül Ulusoy karşılıklı döktürmüşler. Ancak Emine’nin “Ben annenizi ne bu dünya da ne öte dünyada affetmem” demesi içimde bir yerlerde tatmin duygusu oluşturdu.

Defne’nin yetimhaneye yerleşmesi ile ilgili ise şunu söylemek istiyorum. Daha doğrusu sormak istiyorum.
1)Bu çocukların hiç akrabası yok mu velayetlerini alacak? Hani Serkan’nın bahsetti Hala nerede? Üstelik Cemre gibi parasız olmadıklarına göre sahip çıkan olurdu herhalde?

2)Serkan erkekler yurduna mı yerleştirildi şimdi?

3)Avukatları olacak adam niye hiçbir şey yapmadı? Çocuklara "ikiniz de yetişkin değilsiniz" dedi. Şimdi Medeni Kanun’a göre erginlik yani kişinin yetişkin olması 3 halde mümkündür. Bunlardan ilki hepimizin bildiği gibi kişinin 18 yaşını bitirmesi ve 19 yaşından gün alması ile olur. İkincisi, yasalara göre 17 yaşını bitirenler ve mahkeme kararı ile bazı özel şartların varlığı halinde 16 yaşını bitiren kişiler evlenebilir. İşte bu hallerde kişi ergin/yetişkin sayılır. Üçüncü hal ise bizi ilgilendiren durum oluyor. 15 yaşını dolduran kendi isteği ve velisinin rızası ile tabii ki bu durum küçüğün yararına ise mahkemece ergin sayılabilir.



Çocukların parasız kalması söz konusu değil, kendilerine bakacak haldeler ve Nazan Hanım çocukları yetimhanede kalmasın diye gayet izin verirdi. Şimdi buradaki amaç Defne’nin yetimhaneye düşmesi, biliyorum. Ama hukuk öğrencisi olarak bu durum çok fazla gözüme batıyor. Geçen hafta da Seher için "taammüden adam öldürmeye teşebbüs ile suçluyorlar" dediler. Birincisi artık taammüden değil kast kelimesini kullanıyoruz ikincisi öldürmeye değil daha çok yaralamaya niyeti vardı bence. Bu bir hukuk dizisi değil. Biz de yorumlarını hukuk anlat diye okumuyoruz derseniz haklısınız. Ama madem bu işi doğru düzgün araştırmayacaklar o zaman kullanmasınlar da. Çünkü az buçuk bilen ben bile (yanlış yazdığım olmuştur belki hukukçu varsa aramızda yorumlarını esirgemesinler lütfen ben daha öğrenciyim sonuçta) bu kadar rahatsız oluyorum izlerken bu işi bilenler daha çok kızıyordur eminim. Bir daha bu kadar hukuki konulara girmemeye çalışacağım. Ama son iki bölümdür gerçekten çok rahatsız oldum.



Yazı devam ediyor...

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER