Bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösteriyorsa demek.
Eylül’ün feryatlarının üstüne Nazan Hanım'ın söyledikleriyle kafası iyice karışan Mesude çareyi akıl hastanesine yatmakta buldu. Kafasından sesler duyuyor olması yeterli mi bilmiyorum ama olmayan şeyleri nasıl olmuş gibi gördüğü ve gözünün önündeki gerçekleri göremediği düşünülürse çıkamasaydı oradan iyi olurdu bence. Nazan Hanım’da hayatında ilk kez doğru bir şey söyledi sanırım. “Hiçbir çocuk böyle utanç verici bir şeyi durup dururken uydurmaz.” Anlayana tabii...


Daha iyisini bulamadım ama bu resim olmazsa olmazdı :)

Serkan ile Eylül’ün çocuk gibi küsüp durmalarına ve aşklarını yaşıtları gibi değil 30 yaşında insanların yaşadığı gibi yaşamalarına takılmıştım. Bu haftaki sahneleri bu anlamda çok iyiydi. Serkan'ın kendini affettirmek için yaptıkları mesela. pankartlardaki yazıların komikliğine mi güleyim yoksa Rüstem efendinin uyuması hakkındaki tahmine mi bilemedim. Dizi başladığından beri ilk kez (sanırım) Eylül ve Serkan sahnesinde gülümsediğimi hatırlıyorum. Dizideki gençler kendilerini affettirmek için ne güzel yöntemler buluyorlar öyle. Bir de Güney ve Serkan arasındaki fark dikkatimi çekti. Güney ortalığı ayağa kaldırarak kendini affettiriyor. Serkan ise karakteri gibi sessiz sakin bir şekilde… Şimdi kabul etmek gerekirse Güney Rüstem’i uyandırmak için hiç çekinmezdi. Velhasıl kelam barışmalarına sevindim. Böyle tatlı tatlı devam edin bozmayın bence. Zamanında "çok durağan ilişkileri" dedim ama aksiyon gelsin değil son bölümdeki gibi romantik sahneleri olsun demek istemiştim.

Seher ve Meral gittikçe birbirlerine daha çok ısınıyorlar. Onlar birbirlerine alıştıkça sahnelerin güzelliği de artıyor hiç şüphesiz. Meral’in annesinin eski hayatından gelen şeyleri istememesini anlarım. Kız korkuyor haklı olarak. Geçen hafta sigara kontrolü yapması bu bölümde annesinin arkadaşı Sevda’ya verdiği tepki. Seher kızını da kırmadan neyin ne olduğunu anlattı ama. “Bu işi severek mi yaptığını sanıyorsun?” İstisnası var mı bilmem ama kim isteyerek yapar ki bu işi? Ama Meral hatasından dönmeyi bildi. Sevda'nın gönlünü aldı. Sevda'nın Seher’i o hayata çekmek gibi bir derdi olsa niye Meral’e annesinin mesleğini söylesin? Seher zaten o hayata saplanıp kalmış olacaktı.

Annem..

Veli toplantılarını hiç sevmem. Kötü geçtiği için değil. Ama istisnasız bir günümüz yanardı. Bizim sınıf dolu olduğundan başka sınıflarla derslere girerdik. Tıklım tıkış sınıfları düşündükçe şimdi bile daralıyor içim. Ama Meral açısından düşününce benim tüm toplantılarıma gelecek bir annem vardı. Olmasaydı nefret mi ederdim yoksa benim de annem gelseydi keşke diye dua mı ederdim acaba? Kızının veli toplantısına katılan Seher’i büyük bir şok bekliyordu. Kızları ile ittifak kuran asrın cadıları (Nazan ve tayfasından bahsediyorum) kadının geçmişini yüzüne vurdular. Aynı ortamda oturmaya bile dayanamıyormuş hanımlar. Hayır, empati kurmak için illa böyle bir olayı yaşamak zorunda mı kalmanız gerek? Siz de bir anne değil misiniz? Sizin kızınız yok mu? Yarın öbür gün başınıza böyle bir şeyin gelmeyeceğine dair bir garantiniz mi var?

Başlığa dönecek olursam demiş ya Mevlana, "Kişinin kendine ettiğini” diye kadının kadına yaptığı zulmü başka yapan var mı bu memlekette? Hani erkeklere kızıyoruz eyvallah. Ama erkeklerin yaşattığı vahşetin acısını, mağduriyetini kat kat artıran kadınların tepkisi olmuyor mu? Sırf adları kötü deneyimler yaşayan insanlarla anılmasın diye yapıyorlar üstelik bunları. (Erkekler kadınlar söyleniyorum ama genel anlamda değil bunlar. Sadece bu şekilde düşünen insanlar için söylüyorum.)

Feride'nin kadınlara tepki göstermesine şaşırmadım da Cenk’in annesi sürpriz oldu benim için. Meral’e iyi davranmıştı biliyorum da yine de şaşırdım. Bir ters köşe olur da Kader Cenk ile sevgili olursa (gerçi Mert'te iyi çocuk ama) kayınvalide konusunda turnayı gözünden vuracak galiba. Songül ve Eylül’ün kayın validelerini düşünürsek hele… Neyse konuyu dağıtıyorum ben yine. Cenk’in annesi, Feride ve kızlar Seher’e en büyük desteği verdiler. Ama özellikle Meral… “İnsan annesinden utanır mı?” dedi, gerini anlatamaya gerek var mı sizce?


Kapayın ağzınızı sinek kaçmasın :)

Bir hafta beklenen tiyatro sahnesi ise hayal kırıklığı gibiydi. Cenk ile Kader'e yazılan sahne güzeldi. Cenk bir şeyleri anladı sonunda. Ama Songül ile Güney’den daha uzun bir sahne bekliyorduk. Fragmanda göstermişlerdi zaten birçoğunu. Birde duyguları anlatmak için tiyatroyu kullanmaya başladılar. Songül ile Güney zaten öyleydi şimdi Kader ile Cenk'te başladı. Sırada Eylül ile Serkan mı var acaba?

Güney’in ailesi ise beni hem hayal kırıklığına uğrattı hem de şaşırttı. Otobüs kazasından sonra Güney’in günlerce hastanede kalmasına ses etmediler ki Güney’de o kazayı yaşamıştı. Bende Songül ile aralarında olanları bildiklerini ve ses çıkarmadıklarını düşünmüştüm.

Hani bir tane zenginlik budalası cadı kaynanamız varken bir tane daha getirmenin mantığını da çözemedim ya neyse. Güya Songül Güney’in başını belaya soktuğu için Songül'ü istemiyorlar ama sebep bu değil. Yetimhanede kalıyor diye istemiyorlar kızı. Babasının hapiste olduğunu bilseler o da sorun olurdu herhalde. Yani canlar kendinizi ikinci bir Eylül-Nazan kapışması gibi Songül-Güney’in annesi kapışmasına hazırlayın bence. Kadının adını şimdi hatırlamıyorum ama ileride saydırırken gayet iyi öğreneceğime dair bir his var içimde.

Güney’i Songül’den uzaklaştırmak adına inşaatta çalışmaya zorladılar birde. Güney’in hiç sızlanmadan bunu kabul ettiğini bile fark etmediler mi şimdi? Oğullarındaki değişimi anlamak için illa gözlerine mi sokmak lazım bazı şeyleri. Resmen güle oynaya gitti çocuk. Gerçi Songül'ü etkileme çabası da vardı ama sırf etkilemek için o kadar çimento çekilmez arkadaşlar. Aşkına sahip çıkmanın yolunu böyle buldu bence. Birde annesinin yolladığı suşiyi değil de helva ekmeği yeselerdi daha güzel olurdu bence.

Twitter üzerinde @songunitydergi hesabı ile SonGün tayfa bir dergi hazırlıyorlarmış. Sevenlerine öneririm. Twitter üzerinden takip edebilirsiniz. Şunu da belirtiyorum bu SonGün tayfa çok çılgın çoook :)


Bir musibet bin nasihatten evladır inşallah.

Sedat evi niye satmıyor diye düşünüyordum ki evi sattığını öğrendim. Sedat bu şaşırmadım hani. Banu hanım kimi suçladı? Günah keçisi Kader’i tabii... Hayır, kızına evinin adresini vermek için aradığında bile nasıl bu kadar itici bir insan olabiliyorsun sen? Bir de Banu'nun nafakası ne kadar ki öyle bir evde kalabiliyor? Annesinin evine giden Kader kavga sırasında merdivenlerden düştü. Fragmandan da anlaşıldığı gibi haftaya hastane ile başlıyoruz. Hayırlısı bakalım. Ama ben Banu'nun feryatlarına inanmak şöyle dursun bir de sinir oldum ekran başından. Haftaya inandırabilecek mi bakalım beni kızını sevdiğine.

Haftaya görüşmek üzere… Sevgiler, saygılar…
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER