Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz: Mafya soslu derin aile mi, aile soslu derin mafya mı?
25 Eylül 2015
Çeşit biçim vesileler bulup, kâh bölüm yorumu kâh eleştiri adı altında eskiye gidip anekdot anlatmayı sevdiğim doğrudur. Çünkü yaş almak bunu gerektirir. Her fırsatta eteğimden çekip yamacına oturtan, avcuma biraz çekirdek bırakıp geçmişi anlatan büyüklerle hayatımı idame ettirmek zorunda kalmaktan olmalı.. Hiç yaşıtlarımla oynayamayan bir çocuktum. İşsiz kalmış kurtçukların değnekçi mafyası, çek senet tahsilatçısı olmaya başladığı yılların da şahidiyim, tek tabanca gezip gariban babası olan kabadayılı yılların da.. Ta göbeğimden bağlıyım her tip racona.. "Kimi vursa parlar da destursuz aleme dalar" lotaryasına para basmışlığım dahi var; şaka yollu olsa da.. Adi suça ve adi suçluya, yakın gözlem yapmışlığım da.. En sevdiği oyun babasının pişirdiği kubarı içine kaynar su doldurulmuş viski şişesinin üzerine çıkıp çiğneyerek plaka haline getirmek olan bir kız çocuğundan bahsediyoruz; esrarlı cigaranın dumanı altına 16 yılını bırakmış bir kız çocuğundan.. Boru değil..
Suça bunca yakın gözlem yapınca insan, kumaşını parlatmazsa kaybolup gidiyor. Benim yaşadığım mahallenin genç kızları ya reşit olunca kocaya varırdı telli duvaklı ya da köşe serserilerinin yatağından geçip en kıranta pavyona terfi ederdi. Kim bilir kaç kez söyledim bu cümleyi... Kıçını kurtaran üç-beş genç kızdan biri olmamın sırrı öncelikle Fıstık İsmet'in kızı olmaksa; korkudan daha önemlisinin götlü memeli bir genç kız olmamam; erkek Fatma'dan hallice dolanmam olduğuna kaniyim. Mahalle kızları kapış kapış giderken yüzüne bakılmayan çirkin ördek yavrusu olmanın anlamını bilenler eklesin! Beni o derin suç okyanusunda sahipsiz sandal gibi çalkalanmaktan okumak kurtardı. İlla okuyun derim... Neyse..
Bende boş laf bitmez, sizi de sıkmadan Atv'nin bu sezon yayına soktuğu Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz'dan konuşmaya başlayayım. Raci Şaşmaz, Pana Film ile bağını kestikten sonra birkaç başarısız denemede bulundu. Hatırlamak bile istemiyorum. Lakin insanın içinde anlatılası birikmişler varsa şişe mantarı tıkasan tutamazsın arkadaş! Raci Şaşmaz ve Bahadır Özdener de sonunda en iyi bildikleri yere yani "suç draması" işine döndüler. Vay bu karakter Çakırdır, makırdır işlerine girmeyeceğim. Dizinin yönetmeni Onur Tan. Bu sefer O da reji masasında oturan bir "anlatıcı" olmanın sırrına varmış. Kurguya yatkın kafasının ve aksiyon severliğinin sahnelere katkısını çok önemsiyorum ama hikaye anlatımında dramaya paye veren çok daha etli sahneler izlemek istiyorum. Aksiyon kafasından az biraz daha çıkalım; romantizm forever! Hala izlerken, "Ahh dur orda dur, azıcık daha görelim o kırgın bakışları" diyorum mesela.. Ama bunlar hep hedef kitleyi "erkek" olarak seçmekten...
Oktay Kaynarca... Eşkıya'daki Hızır Çakırbeyli performansını "Hık demiş Çakır'ın burnundan düşmüş" diye değerlendirenler var. Takipçiler bilir ki karaktere inanırsam altını eşelemem. Hızır bana çok inandırıcı geliyor. Üzerinden onca yıl geçtikten sonra da Allah biliyor Çakır'ı pek hatırlamıyorum. Ancak humor'u yüksek bir eşkıya olduğunu biliyorum. Sarhoş bir gecesinde Tarlabaşı Caddesi'nin orta yerinde dellenip havaya sıkan, camdan bakan meraklı komşumuzu da kör eden ve ömrünce vicdanını huzura erdirmek için acıyla çabalayan 'O' kabadayıdan farklı değildi benim için Çakır; Hızır da onu klonlamışsa mahsurlu değil. Ben, Hızır'da çokça babamı, Nasri'yi, İdris'i, Şehmuz'u, Drej'i hatta adına bile aşina olamadığınız "O" kabadayıları görüyorum. Elbette EDHO'da (böyle kısaltılıyorlar Dünya Dizi Tarihi'nin eeeen uzun ismini) anlatılanlar ölümüne kurgusal karakterler amma Hızır'ın her adımı hatıralarımın üzerinde geziniyor. Hikayenin bana verdiği tadı başkası da böyle okur mu, bilmiyorum.. O yüzden bana eksik gelen yerlerine rağmen bu hikayeye tutunmayı deniyorum.
Açıkçası "karanlık adamların aile hayatı ve kadınları" teması oldukça civcivli ve her salı beni bile ekranda tutmaya yetecek kadar çatışmalı kurgulanırsa, hikaye tadından yenmez.. Ancak şimdilik Hızır ve Meryem Çakırbeyli'nin hikayesini izlemek için de beni hiiç bağlamayan aksiyonel kısmına katlanmaya çalışıyorum. Zerre anlamıyorum yeni model komplo kalkışmalarını, derin devleti, sokağı sahiplenmenin 2000'lerde yeniden yazılan kitabının leş kurallarını.. Ancak Çakırbeyli hikayesini anlatmak için ne yazık ki ihtiyaç duyulan bu derin karanlık, çatışmayı diri tutacak kadar eser miktarda bulunsa "vay neden yok!" da demem. O kısmın yani derin devlet masasında iskemle sahibi bağzı kalın ağabeylere de inandığımı söyleyemem. Hatta gülesim geliyor onlar konuştukça. Ama Çakırbeyli Kadınları'nın lideri Hayriye Hanım'ın askerleriyiz mesela.. Kafamı kesse gıkım çıkmaz, o derece..
Özetle Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz, "Aile soslu derin mafya" hikayesinden "Mafya soslu derin aile" temasına evrildikçe daha da seyirci kazanacaktır. O hayatların dahil olduğu yolculukları ve dahi komplo soslu aksiyon dramasını dibine kadar yıllardır çok başarıyla anlatanlar var. Oysa EDHO yazar ekibi hikaye rafındaki boşluğu doğru görüp (ki görmeseler tanıtımlarda "kadınlar arası güç savaşı" cümlesi olmazdı), doğru yere hedeflenirse yıllarca Hızırbeyli Ailesi'ni izleriz; kahramanları da fenomen olur. Kadınlar arası güç savaşı lafta kalmasın. O çok güvendiğiniz erkek seyirci ilk futbol maçında zap yapar ama biz ekrana yapışmaktan vazgeçmeyiz. Atın fav'a!
Sözlerime son verirken (mektup yazmayı özledim) Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz ekibinin ekran yolculuğu uzun ve bereketli olsun, ben de her hafta izleyip yorumlayayım isterim. Eğer kalemi tutan elle değil hikaye ile kavga eden, bölüm yorumu mu, hayat hikayesi mi anlattığı pek de belli olmayan bendeniz ile derin hayatların patikasına kurulmuş beş dönüm arazide ferah feza gezerim derseniz, her hafta tam buraya beklerim..
Böyle işte..
R.