Son dönemin en popüler reality şovlarından biri olan The Traitors'ı (artık) bir yazıyla biraz olsun tanıtayım dedim.
The Traitors, esasında Hollanda yapımı bir format. 2021'de başlayan "De Verraders" kısa sürede bütün dünyaya yayıldı. İngiltere, ABD, Kanada, Yeni Zelanda ve Avustralya gibi İngilizce versiyonların yanı sıra Belçika, Almanya, Fransa, İspanya, Finlandiya, Danimarka, İsveç, Norveç ve Polonya gibi ülkelerde de ekrana geldi/geliyor. Yakın gelecekte Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, İrlanda ve İtalya da aralarına katılma hazırlığında.
Ben şimdiye kadar dili İngilizce olan versiyonları takip ettim. Format aşağı yukarı hepsinde aynı ilerlediği için birinden girdikten sonra gerisi pek de fark etmiyor. Ama en çok İngiltere (UK) olanı sevdiğimi, ABD (US) versiyonun peşinden geldiğini söyleyebilirim. Daha bilindik olanlar da bu ikisi. Yeni Zelanda'dan da memnunum. Kanada ve Avustralya ise sırasıyla bu üçünün peşinden geliyor.
The Traitors UK (BBC)
Format: Hain vs. Sadık
"Vampir Köylü" veya "Mafia" oyunlarından da tanıdık bir yarışma aslında. Belli sayıda (genelde 16-24 arası) yarışmacı, büyük bir ödül için bir araya getiriliyor. Mesela UK ve US versiyonlarını aynı yapım şirketi hazırlıyor ve Kuzey İskoçya'daki bir kaleyi kullanıyorlar.
Bu kişilerin içinden 3'ü başlarda gizlice "Traitor" olarak seçiliyor, yani "hain" oluyorlar. Kalanları ise "Faithful", yani "sadık" olarak yola devam ediyorlar. Formatın temelinde birlikte zaman geçiren bu grubun "hain" olan yarışmacıları bularak elemesi yatıyor. Eğer finale kadar hepsi elenirse büyük ödül kalan sadık yarışmacıların arasında bölünüyor. Ancak tek bir hain bile kalırsa ödülü o(nlar) alıyor.
Bölümlerde grupça çeşitli oyunlar oynayarak ödül parasını olabildiğince artırmaya çalışıyorlar. Oyunlardan sonra, gün bitiminde yuvarlak masa etrafında bir araya gelerek kimin hain olabileceğine dair kendi aralarında tartışıyorlar ve oylamayla bir kişiyi eliyorlar. Ardından hain ya da sadık olup olmadığı ortaya çıkıyor. Gece vakti ise hainler bir araya gelerek kalanlardan birini ‘öldürmeye’ karar veriyor. Elenen kişi ertesi gün kahvaltıya gelmediğinde grubun diğerleri tarafından da öğreniliyor.
Bu süreç genelde son 4 kişi kalana kadar devam ediyor ve son oyuna geçiliyor. Kalan kişiler ortak kararla bitirmeye karar verirlerse oyun sona eriyor. Eğer halen bir hain olduğuna kanaat getiren olursa (sezon içinde 'recruit' misali sadık bir kişi devşirilebiliyor mesela) birini daha eliyorlar... En nihayetinde oyun sona erdiğinde veya sadece 2 yarışma kaldığında, gerideki kişiler hain veya sadık olma durumuna göre ödülü alıyor.
ABD'de 250,000 $, İngiltere'de 120,000 £'lık bir büyük ödülden bahsediyoruz. Yarışmalar sonucu biriken ve kazanılan para (hele de bölünüyorsa) bu kadar olmuyor tabii ama önemli bir miktara çıktığı söylenebilir.
The Traitors US (Peacock)
Alan Cumming’in sunucusu olduğu The Traitors US'in şimdiye kadar iki sezonu yayınlandı. 2. sezondan sonra Emmy adaylığı da aldı. 2025'in başlarında 3. sezonuyla dönecek ve tam da dün, 4. ve 5. sezon onayını şimdiden aldığı haberi geldi. Yazıya da biraz o haber sebep oldu sayılır.
ABD versiyonunun farkı ülkedeki diğer reality şovlardan bilinen isimleri karışık bir şekilde bir araya getirmeleri. Claudia Winkleman'ın sunduğu UK başta olmak üzere diğer versiyonlar halktan isimlerle yola çıkıyor. Hatta UK sezonlarının (onun da ilk iki sezonu çıktı, 3. sezon yakında) gördüğü ilgiden sonra "Celebrity" versiyonunun da geleceği açıklandı.
The Traitors’ı 'yerli' haliyle 2-3 kez oynamışlığım var, hatta kazandığım da oldu. Sevdiğim bir oyun. Özellikle de hiç tanımadığın kişilerle oynuyor olmanın daha avantajlı olduğunu düşünüyorum, blöf yapması daha kolay oluyor. Gerçi ben ABD'deki reality şovları bir ölçüde takip ettiğim için tanıdığım yarışmacılar var diye The Traitors US'ten girdim, onların içinde de birbirini medyadan tanıyanlar olunca farklı bir işleyişi oldu. Beğenince UK'yle devam ettim, daha da sevdim.
Merak duygusunu güzel besleyen bir yapım. Kimlerin nasıl veya ne şekilde eleneceğini, yuvarlak masadaki yüzleşmelerini, gerilen ilişkileri takip etmesi de güzel oluyor. Arada heyecan olsun veya tempo düşmesin diye formatı bozmayan sürprizlerin araya karıştırıldığı bir şov. Aynı şeyi birkaç sezon/edisyon boyunca izlememe rağmen tadı bozulmadı üstelik. Bu yazıdan birkaç hafta önce Yeni Zelanda (NZ) 2. sezon tamamlandı mesela ve inanılmaz bir performanstı. Dolayısıyla UK, US veya başkası, bir ucundan girilmesini cidden tavsiye ederim.
Not: Arada aklı selim yerli bir yapımcının formatın haklarını alıp Türkiye'ye uyarladığı takdirde olabilecekleri düşündüğüm doğrudur. Değerli halkımız böyle bir yarışmaya (hele de ünlü versiyonuna) hazır mı emin değilim ama insan bir "Neden olmasın?" diyor hani. En azından hayırlısı diyeyim gelmişken.