Çok uzun bir yazı olmayacak. Fakat yazmam gerekiyordu.
Bu bir teşekkür yazısı aslında.
Yargı başından beri sessiz sessiz takip ettiğim bir
iş. Senaryosu, karakterleri, oyuncuları, kalitesi ile hep farklıydı. Hep de
özeldi.
Fakat Yargı'da öyle önemli bir şey var ki, bu konuda
sevgili Sema Ergenekon'a ne kadar teşekkür etsek az. Evet, umarım okursunuz
bunu sevgili Sema Ergenekon. Yargı'nın tüm güzellikleri bir yana, birçok
izleyiciye Ceylin gibi bir kadın karakter izleterek nasıl ferah bir alan
açtığınızı tahmin edemezsiniz.
Evet, Ceylin Erguvan öyle bir temiz hava alanı. Sanki
oksijeni bol bir alanda ciğerinize çektiğiniz nefes gibi.
Mübalağa etmiyorum. Televizyon ekranında Ceylin gibi
bir karaktere öyle hasret kalmışız ki dolu dolu oksijeni bol bir nefes gibi
geliyor onu izlemek. Ceylin'e bakınca çok güzel, kendinden emin bir kadın
görüyorsunuz. Ceylin güçlü olmak için erkek özelliklerini edinmek, erkek gibi
olmak gerekmediğini bize gösteriyor. Vura vura topukları üstünde yürürken kadın
olmanın tüm güzelliği ile fırtınasını estiriyor. Zekâsı ve özgüveniyle
karşısındakine göz dağı verip titretebiliyor. Gücün erkeklik ile ilgili
olmadığını bize ilk sezondan beri gösteriyor Ceylin Erguvan.
Profesyonel yaşamımdaki insanlar (Mesela expat yani
yabancı bir arkadaşım Ceylin'e bayılıyor. O övdükçe gurur duyuyorum itiraf
etmem gerekirse.) tarafından tutun da akraba sohbetinde bile bir kadın karakter
olay çözücü ve güçlü olarak nitelendiriliyorsa bu bir başarıdır.
Üstelik bunu ekranda hiç olmadığı kadar kadına
şiddetin, saygısızlığın, hayatındaki kadını aldatmanın, kadının pasifize
durmasının normalleştirilmeye çalışıldığı bir ortamda yapıyor Sema Ergenekon.
Bunların hiçbirine eyvallahı olmayan, ona yapılırsa hesabını soracağını
bildiğimiz bir kadın karakter izletiyor bize. Sevgili Pınar Deniz de bu
karaktere öyle güzel can veriyor ki, Ceylin Erguvan gerçek sanıyorsunuz. Ekrana
uzanıp ona dokunmak istiyorsunuz. "Ben buradayım Ceylin, bana
anlatabilirsin bir arkadaş ve kardeş gibi" deyip sarılmak istiyorsunuz,
onunla konuşmak ve fikrini almak istiyorsunuz. Onu dinlemek istiyorsunuz. Öyle
gerçekmiş gibi hissediyorsunuz.
Ceylin'de ne var biliyor musunuz?
Ceylin'in güçlü bir karakteri, keskin bir zekâsı ve
kendi düşünceleri var.
Ceylin'in hayata karşı inandığı bir duruşu var. Öyle
ki sevdiği adama gerekirse "Seninle aynı fikirde olmak zorunda
değilim" deyip inandığı yolda gidebiliyor.
Ceylin'in kendine saygısı var.
Ceylin'in kendi doğruları var. Bunun için destek
görmese bile o doğrular için savaşma gücü var.
Ceylin'in kendi inandığı yol için kendi seçimleri
var.
Ceylin'in hayata karşı bir davası, bir savaşı var..
Ceylin'in isyanları var. O, olduğu gibiyken ve kendini
yalanla süslenmiş paketler ile sunmazken, içindeki yalanı çiçek gibi sulayan
herkese karşı bir isyanı var. Ezberlemiş doğrular içinde önemsenmeyen yanlışlar
için isyanları var.
Ceylin'in itirazları var. Güçlü ve mevki sahibi
olanların hep en doğru görülmesine, doğru gibi görünenin bazen adil olan
olmadığına dair itirazları var.
Ceylin'in çalışkanlığı ve sahip çıkan, kollayan,
koruyan, fedakâr bir yanı var. Ceylin hem çalışmış, hem üniversiteye gitmiş,
hem ailesine bakmış, hem kardeşini okutmuş bir karakter. Hayatındaki insanları
da sahiplenen bir yanı var. Fakat herkese verdiği sevgi ve desteğe rağmen
yalnız kaldığında tüm kırılganlığını örttüğü çelik gibi duvarları var.
Ceylin'in yaraları var. Bildiğimiz ve belki
bilmediğimiz yaralar... Tüm yaralarına rağmen savaş meydanını bırakmadan devam
etmesini sağlayan bir inadı ve azmi var.
Ve Ceylin'in tüm bunlara rağmen kalbinde hiç bozmadığı
iyiliğe ve sevgiye inanan bir yan var. Başka insanların penceresinden bakıp
orada gördüğü küçük bir kız için babasına yapılanın hesabını sormaktan
vazgeçebileceği kadar çok merhameti var.
Var da var yani. Ceylin'de çok şey var, çok güzel
şeyler var.
3. Sezon Ceylin'in savcı olduğunu anladığımızda ilk
tepkim "Yakışır" olmuştu. Gerçekten de öyle oldu. Ceylin'in gücü
karakteri, zekâsı ve ruhundan kaynaklı bir güç. Bunu gücü olduğu her yere
taşıdı. Savcı Ceylin'i izlemek için bunun için heyecanla bekledim. Beklediğim
gibi de giriş yaptı. O ne karizma, o ne saygı ile ceket ilikleten otorite, o ne
soğukkanlılıkla işini yapmak, davayı çözmek Ceylin savcım.
Savcı olma nedeni de Ceylin'in bir o kadar anlamlı.
İnsanlar onun gördüğünü görmemek için diretince, inancında tek kalınca Ceylin
inandığı şey için savcı oldu. Onu sezonun açılış bölümünde başka kayıp
çocukları ararken de gördük. Çünkü kendi çocuğunu bulamasa bile başka kayıp
çocuklar vardı. Başka sesini duyuramamış insanlar vardı. Onlar için de savcıydı
artık.
Bu ne kadar özel bir şey şu an ekranda farkında
mısınız?
Ceylin ilk sezondan beri "kendi başıma yağan karı
kendim eritirim." diyen bir karakter. Başkasından medet ummadan tüm
acılarına karşın ayağa kalkıp, "kimseye ihtiyacım yok" deyip, kendi
inandığı şeyler için kendi harekete geçen bir kadını ekranda gördükçe nasıl bir
mutluluk hissediyorum anlatamam.
Size bahsettiğim şeyin güzelliğini ufak bir olay ile
örnekleyeyim. Bu sezon Yargı'nın daha çok konuşulur olduğunu görüyorum. Konunun
Yargı'dan başlayarak genel dizilere kaydığı bir arkadaş ortamında karakterleri
diğer dizilere koysak ya da çiftleri değiştirirsek ne olur şeklinde ufak bir
geyik muhabbeti diyebileceğimiz bir muhabbete çevrildi konu. Bu durumlarda en
dizi izlemem diyen arkadaşlarınızın bile her diziyi sürekli izlemese bile
bildiğini görüyorsunuz. Konuşulan diziler konusunda isim vermeyeceğim elbette.
Fakat Ceylin'i koyduğumuz her ortamda bahsi geçen diğer karakterleri çeşitli
sebeplerden tutuklatıp, ortamda adaleti sağlayıp o ortamlardan çıkacağı
konusunda hemfikir olduk. Böylesi özel ve "Ceylin oyunu bozar öyle
çıkar" dedirten bir kadın karakteri yazmak ve ona inandırmak bence büyük
başarı.
Bunun için çok teşekkürler Sema Ergenekon.
Ve Ceylin'i böyle gerçekten etten kemiktenmiş gibi,
ruhuyla kalbiyle yaşıyormuş gibi bize hissettirdiğin için teşekkürler Pınar
Deniz.
Bu teşekkür yazısını yazmam gerekiyordu. 3. sezonda da
olsa yazabildiğim için mutluyum.