Bu bölüm ile ilgili ne yazsam diye
düşünmedim. Aksine bölümü izledikten sonra yazacaklarımı biliyordum. Ama ilk
duygularımla yazmayıp üstüne uyumayı tercih ettim.
Bu hafta da hakkında yazacak bir
IlCey yok. İki hafta önce "Aşk Bir Grup Eylemi Değildir" isimli bir
yazı yazmıştım. Hala arkasındayım. Fiziksel yakınlık sahneleri derdinde
değilim. Çiftin sahnesi yok. Olan da yüzeysel ve sığ sahneler. Oyuncuların
repliksiz bakışma ve gülüşme sahneleri, replikli sahnelerden çok daha iyi.
Replikli sahnelerde hep bir geçiştirme var çünkü. Sanki hemen bir sonraki yemek
veya dizi içi reklam sahnesine geçiş telaşını hissediyorum. Çiftin ilişkisinden
çalıyor bu durum.
Hemen örnek vereyim. Ceylin iki
bölümdür Derya ile ilgili sorununu anlatmaya çalışıyor Ilgaz'a. Geçen bölümde
Ilgaz Derya'nın işini yaptığını söyleyerek Derya'yı savundu hemen. Bu bölümde
daha fenasını yaptı. Derya'nın saygısızca davranışlarından sonra kalbi kırılan,
korkularını dile getirip "Bir şey yaparım, benden beklenen o çünkü, seni
kaybederim diye korkuyorum." diyen karısına "Yapma o zaman." (Bu
hareketle birlikte ¯\_(ツ)_/¯) dedi. Evet, doğru okudunuz
bunu dedi. Ceylin üzüntüsünü, kırgınlıklarını, korkularını açtığında kocasından
bu cevabı şu hareketle birlikte alacaksa kiminle paylaşacak bunları? Hassas ve
teselli bekleyen bir anında, kocası aba altından sopa gösterir gibi
"Yanlış yaparsan giderim" mesajı verecekse bu evlilikte nasıl huzurlu
hissedecek Ceylin?
Ilgaz'a da hayret ediyorum. Senin
çok sevdiğin, kaybedersem yaşayamam dediğin karını bir sapık kaçıralı ne kadar
oldu? Gözlerinle kameradan gördün. Az kalsın bıçaklanacaktı Ceylin. Ne çabuk
unuttun? Ceylin arıyor ve hala Ceylin aradığında açmıyor Ilgaz. Ne oldu o
kabuslar filan? Ne oldu "olduğun gibi benimsin" sözlerine? Ayrıca bu
ne kendinden emin oluş? Hiç mi korkmuyor Ilgaz "Ben bir şey yaparsam veya
bir şey olur da Ceylin hayatımdan giderse" diye? Hayat bu her şey
olabilir. O da hata yapabilir. Bu nasıl kendinden emin oluş ki, Ceylin'e
"Korkma", "Ben yanındayım.", "Bunları düşünme."
diyeceğine; duygusuz bir "Yapma o zaman." diyor sadece. İnsan azıcık
korkar Ilgazcım. Daha yeni 16 saat boyunca aramadığın karını bir seri katil
kaçırdı. Zor kurtardın. Kılı kılına yetiştin. Unuttun mu?
Neyse gördüğünüz gibi IlCey zaten
bölümde yoktu. Olanı da daha fazla yazmasam iyi olur. Ha ama bol bol IlRen
vardı. Evet, Ilgaz ve Eren'den bahsediyorum. Polisiye olarak hiçbir seyir zevki
olmayan bu sahnelere neden bu kadar yoğun maruz kalıyoruz bilmiyorum. Zaten
Yargı polisiye olduğunu zannederek seyir keyfinden çokça çalıyor. Polisiye ve
hukuki yanlışları, cevaplanmayan soruları saymaya tek yazı yetmez. Bunun için
hiç girmiyorum. Ama Ilgaz ve Eren çift olduysa bunun adını koyalım. "Love
is love" der geçeriz.
IlCey ile ilgili yazmayacağım dedim
ama bunu yazmadan edemeyeceğim. İkinci sezonda takım ruhu ile çalışan IlCey
izleyemedik. Ilgaz'ı Eren ile ya da Pars ile izlemek "alakasız iki
parçanın kusursuz uyumunu" izlemek gibi olmuyor. Takım ruhunu
izleyemediğimiz ve davalarını bile birbirleriyle doğru dürüst konuşmayan bir
IlCey izliyoruz. Daha doğrusu izleyemiyoruz.
Ilgaz ve Pars sahnesine de iki çift
lafım var. Beyler sizin de geçmişinizi biliyoruz. Özellikle Parscım savcılıktan
çok dedikodu yaptığın günleri unutmadık. Şimdi geçmiş sanki kendiniz daha
iyiymişsiniz gibi kadınların dedikodusunu yapıyorsunuz. Ilgaz da durdurmuyor bu
konuşmayı. Erkeklerin kadınlar hakkında saçma sapan yorumlar yaptığı o sahneyi
seyretmek zorunda kalıyoruz. En azından Ceylin'i katmayın. Derya nasıl olsa hep
rapor veriyor Pars'a. Onun hakkında konuşun. Derya'yı da katmayın derdim. Ama
Derya, Ceylin gibi başarılı bir avukatı, bir erkekten yardım aldığı imasıyla
korkutmaya, sıkıştırmaya çalıştığı için kız kardeşliğe ihanet etti. Bunun için
Derya hakkında konuşun isterseniz ama Ceylin'i katmayın. Çünkü Ceylin'i
özellikle bu bölümden sonra kimsenin anladığını ya da anlamak istediğini
sanmıyorum. Onu kendi kategorilerinize sokmayın beyler.
Sevdiği adam ve arkadaş dediği
insanlar işten atılma tehlikesiyle karşılaşınca herkesi seferber edip, ofisinde
ve ailesinin evinde ağırlayıp, Derya'nın tek laf bile edemediği baş müfettiş
karşısında dimdik duran Ceylin'i de hatırlatmak isterim diğer şeylere
değinmeden önce.
Gelelim Ceylin ve iki bölümdür
savcıdan çok kıskanç ve haset bir "elti" gibi davranan Derya'ya...
Derya'ya üzgünüm ama başka tanım
bulamadım. Denedim ama bulamadım. Zira yaptıklarının savcılıkla ilgisi yoktu.
Adım adım bakalım.
Ceylin bir arkadaşından telefon
aldı. Durumu şüpheli buldu ve polise haber verildi. Yani adli süreci bizzat
başlattı. Adaletten kimse bir şey kaçırmaya çalışmadı. Derya normal normal
devam ederken, daha bir bölüm önce işi ofisi bile kalmamışken ona kollarını
açıp yardım etmiş ve "ailemdensin" diyerek aile sofrasında yer açmış
Ceylin'e karşı nankör Pars'ın gereksiz uyarısıyla hemen tavır değiştirdi. Buna
kendi aklıyla düşünmeme denir. İnsanın kendi iş duruşu ve çalışma şekli olur.
Sevgilinin bir sözüyle böyle bir durumda tavır değiştiriyorsan burada sorun var
demektir. Evdeki araştırmadan sonra Derya, Ceylin'in müvekkili Arda'yı
tutuklattı. Ceylin nedenini sorunca da "canım öyle istedi"
dedi.
İşte sorun tam da bu noktada başlıyor...
Yargı'nın savcılarına tek tek
avukatlara saygı çerçevesinde davranma dersi vermemiz gerekiyor sanırım.
Avukatlara amirlik taslayamayacaklarını da hatırlatmak gerekiyor. Sevgili Yargı
dizisi savcıları, avukatlar da sizin gibi hukuk fakültesine gidiyor, sınava
giriyor ve staj yapıyor. Aranızda ast-üst ilişkisi yok. Sizin üstünüz olan
başsavcılar, HSK kurulu üyeleri ve baş müfettişler, avukatların üstü değil.
Avukatlar barolara ve Türkiye Barolar Birliği’ne bağlı olarak çalışıyorlar.
Gidin bunları öğrenin ve sonraki bölümlere öyle gelin.
Ayrıca ne zaman avukat görseler
sorun çıkaracak gereksiz bir problem gelmiş gibi davranmaları hangi hukuk
devletinde var? Müvekkilinin tutuklanma nedenini sormak her avukatın doğal
hakkı. Gerekçe yetersizse itiraz da hakları. O açıklamayı yapmak da savcının
görevi. "Canım istediği için" diye bir tutuklama nedeni olabilir mi?
Kabile reisi misin savcı mısın Derya Savcı?
Devam edelim.
Ceylin savunmalarında ve
itirazlarında haklıydı. Ortada bir ceset yok. Yani ne demek bu? Ortada henüz
bir suç yok. Fakat buna rağmen canı istediği için tutuklayan bir savcı var. Suç
yoksa tutuklama da olamaz.
Arda'nın yalan söylediğini
öğrendikten sonrası da hukuk ihlali. Suçlanan kişinin sessiz kalma hakkı
vardır. Bir avukatın ifade vermeden önce müvekkiliyle konuşma hakkı vardır.
Derya kendisi konuşmayıp Ceylin'i,
Pars'ın odasına çağırdılar bir de. Derya kendi odasında Ceylin ile kendisi
konuşamıyor mu? Neden kendi davası için sevgilisi Pars'ın başsavcı odasını
kullanıp, ikisi birlikte konuşuyor Ceylin ile? Bu hukuki baskı olmuyor mu?
Sonrası hakkında ne desem
bilemiyorum. Ceylin kendine has ileri araştırma teknikleri ile yine
diğerlerinden ilerideydi davada. Derya bunu anlayınca Ceylin'i arkadaşlık kozu
ile evine çağırdı. Sonrası daha fena. Evde garip bir gözdağı verip, Ilgaz ile
evliliği sebebiyle mesleğiyle ilgili yardım aldığını ima etti. Profesyonel
yaşamda bir kadının başka bir kadına yapabileceği en kötü imalardan biri bu.
Üstelik Ceylin gibi bir kadına yapılmayacak bir şey. Ceylin başarılı, gözü kara
bir avukat olarak nam salmıştı zaten Ilgaz ile herhangi bir şey yaşamadan önce.
Gözü kara, duru durağı yok, ağzımız açık onu izledik. Bunlar Ilgaz'ın ilk
bölümde Ceylin için kullandığı sözler.
Ayrıca ne zaman yardım almış Ceylin?
Yekta yakalandığında başsavcıdan Ceylin sayesinde takdir alan savcılardan biri
de Derya'ydı. Ilgaz kuyu katilini ararken, kendi ileri araştırma teknikleri ile
polisin ve savcının bulamadığını bulup Ilgaz'a yardım eden Ceylin'di. Ilgaz ile
birlikte Derya'nın sevgilisi Pars açığa alındığında hemen bir çalışma sistemi
ve grubu kurup harekete geçen Ceylin'di.
Çok zorladım ama Derya'nın tavrında
iyi niyet ve profesyonellik bulamadım. Ceylin'in davada savcı ve polisten
ileride olduğunu gördü ve onun için hemen evine çağırdı. Bu da hukuk dışı. Bir
savcı karşı tarafın avukatını evine çağıramaz, onunla böyle özel görüşemez.
Arkadaş olarak çağırıyorsa da davranışı arkadaşça değildi. Sevgi ve arkadaşlık
bunları içermez. Sonrasında da pilavı yaktığı için mi, yemeği yetiştiremediği
için mi yine başsavcı sevgilisine Ceylin'i şikâyet ediyordu. O kadarını artık
dinleyemedim ayrıntıyla. Dayanamadım seyretmeye.
Derya'nın dava boyunca Pars'ın
odası, Pars'ın görüşü, Pars'ın yönlendirmesi ve hatta Pars’ın Ceylin ile
arkadaşlığı dahil onun konumunu kullanıp, hayatındaki adamın yardımını
kullanmakla Ceylin'i suçlaması tam olarak "manipülatif elti" hissi
verdi.
Gelelim Ceylinciğimin o haklı isyanına...
Ceylin adına kalbim kırıldı.
Sen bu insanlara kötü bir şey
yapmadın Ceylin. Arkadaşlık gösterdin, zor günlerinde yanında oldun. Ilgaz
dışında kim zor gününde sana, senin onlara destek olduğun gibi destek oldu? Sen
kardeşinin katilinin peşindeyken, Pars değil miydi senin mesleğini sırf Ilgaz
ile olan düşmanlığı ve senin ona istediği gibi yüz vermemen sebebiyle senden
almaya çalışan? Yekta'nın delilleri kararttığına dair neden tek bir soruşturma
dahi açılmadı? İstesen Yekta'nın Pars'ın raporu saklamasını delil olarak sunup
HSK'ya kadar gider, şikâyet eder ve haklı olurdun. O zaman bile yapmadın. Zaten
savcıların hataları da dizide sorgulanmıyor, savcılar kendi hatalarını bile
geçmişe bakıp sorgulamıyor (bkz. Hala hapiste olan Neva'nın içeri attırdığı
adam ve bunu bilmelerine rağmen hiçbir şey yapmayan Ilgaz Savcı ve Pars
Başsavcı). Hatasız savcılar ve ayak bağı avukatlar şeklinde hukuk dışı bir
düzen var Yargı dizisinde.
Pars değil miydi başında yara,
hafızan kayıp iken, seni avukatsız sorgulayıp hemen ilk duruşma ile hapse
yollayan Ceylin? Daha başındaki yaranın sebebini, üzerindeki ceketteki ayak
izini bile araştırmadan sana suçlu damgasını çoktan vurmuş olan Pars değil
miydi? Pars ve Eren değil miydi babanın cesedini saklayıp kaçmaya çalışan
Çınar'ın ve yardımcı olan Metin'in kendi kendine teslim olması için beklemeyi
kabul eden? Yani kaçma suçunu örtbas eden? Neredeydi dürüst savcılık o zaman?
Eren ve Pars değil miydi sana bilgi vermeyip, Ilgaz'a her gün hukuk dışı
şekilde bilgi verirken, seni babanın cinayetinin canlandırması için
çağırdıklarını söyleyerek kandıran? Eren değil miydi arkadaşım deyip yanına
aldığın ama Cüneyt ile konuşmanı dikizleyip hemen seni "Ceylin bir şey
karıştırıyor" düşüncesiyle Ilgaz'a ispiyonlayan? Eren ve Pars değil miydi
kendi babanın katilinin ve Çınar'ın masumiyetinin ispatını da sana bırakıp,
senin güvenliğini zerre düşünmeyen? Eren ve Pars değil miydi seni bir seri
katilin isteğiyle, onun istediği yere gönderirken tek bir an bile senin için
endişe duymayan? Derya'nın yaptıklarını da tekrar etmeyeceğim. Bir de ileride
Ceylin'e düşmanıymış gibi davranıp, Ilgaz'ı öldürmekle suçlayan bir Eren
sahnemiz var ki, onu düşünmek bile istemiyorum.
Bu insanların hangisi zor gününde
Ceylin'in onlara açtığı gibi kucak açtı? (Hadi Eren'e 14-16. bölümler
arasındaki dostluğu için kredi verelim.)
Eren'e en içten şekilde erkek kankam
deyip, muhtemelen onu Ilgaz'ın anladığından bile daha iyi anladı Ceylin. Ona
kalbini açtı. Tuğçe'nin velayeti için yardıma hazır olduğunu hep belirtti.
Eren'i ailesinden saydı. Eren'in vurulduğunu öğrendiğinde nefesinin kesildiğini
hissettiği bir an vardı. Kendisi daha yeni bir sapığın elinden kurtulmuştu.
Gece boyu hastanede bekledi. Eren, Ceylin için gerçekten ailesinden bir parça.
Ama Eren ona alacağı doğum günü hediyesini bile düşünemeyip Ceylin'e soruyor.
Pars'ın ona söylediği o haksız ve
acımasız sözlere rağmen, Ceylin Pars'a küsmedi. Neva'nın acısına verdi. Geldi
yine Pars'a sarıldı. İnci'nin katilini ararken Pars'ın nasıl köstek olduğunu
düşünmeden Pars'a yardım etti. Kendi hayatını tehlikeye atıp, Pars yardım
istedi diye o otele gitti. Sonra da Pars'ı suçlamadı hiç ve ona yardıma devam
etti.
Sadece Ilgaz'ın değil, Eren ve
Pars'ın da meslekleri ellerinden alınacaktı. Hepsine kucak açtı. Ofisinde
herkesi topladı. Onlara yalnız olmadıklarını hissettirdi. Bir aileyiz dedi. Bu
aileye Derya'yı dahi dahil etti. Baş müfettiş Turgut'un karşısında dimdik durup
hata yaptığını ona söyleyen ve sadece Ilgaz'ı değil, Eren ve Pars'ı da savunan
Ceylin'di. Derya'ya müfettiş sürecinde yardım eden ve sevgilisiyle arasında
haber taşıyan Ceylin'di. Hepsini bir sofrada, annesinin sofrasında toplayan
Ceylin'di.
Daha saysam sayarım. Yani Ceylincim
sen bu insanlara kötü bir şey yapmadın. Sen sadece kucak açtın, arkadaş, kardeş
oldun. Ama insanlar senin gibi değil. Kendi yalanlarını, kendi karanlıklarını
yaldızlı laflarla süslemeyi iyi biliyorlar. Senin de dediğin gibi çiçeklerle
suluyorlar kendi yalanlarını. Nedenler ileri sürüyorlar ve aklıyorlar
kendilerini. Yoksa sana kuraldan ve dürüstlükten bahsedenlerin, birbirini
korumak için nasıl art arda baş müfettişe yalanlar sıraladığını görmedik mi?
Ceylin, İnci'nin katilini ararken bir diş fırçasını DNA testi için aldı diye
onu mesleğinden etmeye çalışanların, masum bir şoförü az kalsın yakacağını
görmedik mi?
Bırak kendi yanlışlarını çiçeklerle
sulayan çıtkırıldım prensesler ve prensler ait oldukları yerde kalsınlar. Dünyaya
senin gibi etiyle kemiğiyle gerçek ve iradesi ve gücü çelikten Ceylinler lazım.
Hiçbirini arkadaş olarak istemezdim. Ama senin arkadaşım olmanı isterdim. Çünkü
yukarıda da saydığım şeyleri yapan, arkadaşlarına aile gibi kucak açan ve
destek olup koruyan bir arkadaşsın sen.
Ve seni dinlerdim ben de Ceylin.
Arkadaşın olup bu bölümde yanında olmayı çok istedim. Sevgili Bıldırcın'a
Ilgaz'ın bile yapamadığını yapıp, seni dinlediği ve senin güzel ruhunu gördüğü
için teşekkür ederim. Arkadaşın olsam ben de amasız, fakatsız dinlerdim seni.
Koşulsuz, şunu yapma ya da yap demeden teselli ederdim.
Yazımı yine Ceylin için istekle
bitireyim. Bu bölümden sonra IlCey için bir şey isteme isteğim bile kalmadı.
Zaten yazılmıyor da. Ama Ceylin için isteyeceğim yine ve yine.
Avukat Ceylin Erguvan Kaya'yı
mesleğini hakkıyla icra ederken seyretmek istiyorum. Yargı adlı bir dizide
sadece savcıların iş hayatı ve soruşturmasını aynı şekilde izlemek aşırı sıkıcı
bir rutin oldu. Ceylin bir avukat ve onun davalarına da ortak olmak istiyorum
bir seyirci olarak. Fakat avukatlara yapılan saygısızlıklar silsilesi
olmadan... Ceylin mesleğini yaptığı için saygısızlığa maruz kalmadan... Derya
ve Pars davaya karışmadan... Ilgaz ile dava çakışmadan... Koskoca adliyede
başka savcılar vardır herhalde. Sadece Ceylin'e ait davalar izlemek istiyorum.
Ceylin'i savcıların avukatlara racon kestiği durumlarda değil, o hep bahsedilen
fişek avukat haliyle izlemek istiyorum. Ve Yargı dizisinde Ceylin'e de
avukatlığa da artık önüne gelen ağzına geleni diyemesin ve saygı duysun
istiyorum.
Yargı eminim başka birçok hukuk
dizisine ve Ceylinvari karaktere ilham olacak. İleride Yargı bittiğinde Avukat
Ceylin Erguvan karakterleri yine eminim en orijinal karakterlerden biri olarak
kalacak. Fakat benzer karakterler davalara bakıp, avukatlığını o davalarda
konuştururken, Ceylin'i hatırlarken keşke onu da böyle davalara bakarken izleyebilseydik
ukdesinin içimizde kalmasını istemiyorum. 2. Sezona gelmemize rağmen Ceylin'in
daha ofisini kullanışını, o tahtayı kendi davaları için kullanışını bile doğru
dürüst izleyemediğimizi düşündükçe o ukdenin kalacağını da biliyorum.