Gönül Dağı: Sevgisizlik Hapishanesi

Gönül Dağı: Sevgisizlik Hapishanesi
Asuman ve Ramazan… Gönül Dağı’nın muradına bir türlü eremeyenleri. Tam bu sefer oldu derken her defasında hayalleri, hevesleri kırılanları. Muratlarına erememelerinin, hayallerine kavuşamamalarının önündeki engel ise Asuman’ın babası Münir, tabii ilk bakışta. Daha yakından bakarsak aslında asıl engel o değil; asıl engel Asuman’ın kendisi, daha doğrusu Asuman’ın sevgisizlik hapishanesi.

Babası tarafından sevgi ile büyütülmüş bir kız çocuğu Asuman, babası ile arasında çok derin bir bağ var. Ama koşulsuz şartsız sevilmiyor babası tarafından. Daha doğrusu şüphesiz Münir kızını çok seviyor ancak bu sevgi Asuman’a hep koşullara bağlı olarak veriliyor. Eğer Asuman babasının istediği gibi davranırsa sevgiye erişebiliyor, babasının istediği gibi davranmazsa sevginin geri çekilmesiyle cezalandırılıyor. Bu yüzden yıllarca babası nasıl isterse öyle davranıyor. Babasının istediğini yapıyor, istemediğini yapmıyor. Çoğu zaman Asuman’ın ne istediğinin, neye ihtiyacı olduğunun bir önemi olmuyor. Böyle böyle Asuman bir bir vazgeçiyor isteklerinden ve her vazgeçtiği istekle bir parmaklık koyuyor hayatına. O parmaklıklar eklene eklene Asuman’ın sevgisizlik hapishanesini oluşturuyor. İsmi sevgisizlik hapishanesi bu hapishanenin çünkü parmaklıklar sevgi ve sevgisizlik arasında bir sınır. Diğer hapishanelerin aksine burada parmaklıkların içinde sevgi var, dışında sevgi yok.

Sonra Ramazan çıkıyor Asuman’ın karşısına. Kendisinin tam tersi, Asuman ne kadar tutsaksa Ramazan o kadar özgür. Neyi isterse onu yapıyor, neyi severse onun peşinden gidiyor. Onun için olmaz, yapılmaz diye bir şey yok. (Yani, var da o mu bilmiyor?) Tabii bu bazen fazla ısrarcı olmasına ya da düşünmeden hareket etmesine sebep oluyor ama o başka bir yazının konusu. Üstelik her şeyden önemlisi, olduğu gibi seviyor Asuman’ı Ramazan, her şeyiyle kabul ediyor, koşulsuz şartsız. Yani Ramazan Asuman için yaşamayı bilmediği her şey demek, bu yüzden korkuyor ilk başta Ramazan’la olmaktan, bu yüzden uzak duruyor. Ama Ramazan’ın o güzel sevgisi karşısında durabilmek ne mümkün, kapılıp gidiyor sonunda.

Sonra onlar için kısır bir döngü başlıyor. Sevgisizlik hapishanesinden çıkmak istiyor Asuman ama bunu kendi başına yapacak cesareti bulamıyor. Bu noktada Ramazan giriyor devreye, bütün dünya insanlarına yetebilecek olan tutkusuyla. Asuman’ı isteklerinin peşinden gitmek için cesaretlendirmeye çalışıyor, o hapishane parmaklıklarının hemen yanında Asuman’ın elinden tutuyor. Asuman da bunu istiyor zaten, biri elinden tutup onu oradan çıkarsın istiyor. Ama Ramazan’ın onu oradan çıkarabilmek için yaptığı her şeyin sonunda Asuman bir adım daha öteye gidemiyor ve gerisin geri hapishanesine dönüyor. Asuman’ın babası ile arası düzeliyor ama özellikle babasının gözünde kötü olan, Asuman’ın aklını karıştırdığı gerekçesi ile hep Ramazan oluyor. Çünkü Ramazan onunla birlikte tüm engellere karşı mücadele etmeye hazırken Asuman babasının isteklerini kabul edip çok sevdiği sazı sadece hobi olarak çalmaya, türküyü sadece kendi kendine söylemeye, istemediği halde sınava hazırlanıp bir yerlere atanmaya karar veriyor. Parmaklıklarına parmaklık ekliyor. Bunun tek istisnası atanma tercihini Ramazan’dan uzak kalmamak için ilçeden yana kullanmış olması ama bu o hapishaneden sadece bir parmaklık azaltıyor ve onun özgürleşmesine izin vermiyor.

Sonunda ilişki bir çıkmaza giriyor. Hem Asuman kendi hapishanesi ile Ramazan’ın özgürlüğü arasında sıkışıyor hem de Ramazan Asuman’ı içinden çıkaramadığı hapishanenin mecburi tutsağı haline gelmeye başlıyor. Büyük kırılma da burada yaşanıyor. Ramazan Asuman’a tüm parmaklıklarını kırmasına sebep olacak bir şeyi, kaçarak evlenmeyi teklif ediyor. Asuman önce babasına yaptığı hapishaneden çıkmak istediğini belirten konuşma ile herkesi umutlandırsa da yine cesaret edemiyor bir adım öteye geçmeye ve Ramazan’ı büyük bir yıkımın ortasında bırakıp hapishanesine geri dönüyor. Öyle büyük bir yıkım oluyor ki Ramazan için, hiçbir zaman pes etmeyen Ramazan bile vazgeçiyor mücadele etmekten. Zaten cesareti zayıf olan Asuman ise iyiden iyiye içine kapanıyor. Sevdiği birinin istediği şeyi yapamadığında sevgisizlikle cezalandırılmaya o kadar alışmış ki Asuman, Ramazan’ın da onu sevgisizlikle hatta ömür boyu sürecek bir sevgisizlikle cezalandırdığını sanıyor, umudunu kaybediyor. Halbuki Ramazan’ın kalbi kırık, Ramazan yorgun. Bu kalp kırıklığını telafi etmeye çalışmak yerine öyle durup sevgisizlik cezasının bitmesini umuyor sadece Asuman. Bu yüzden onu istemeye geldikleri akşam Ramazan belediye hoparlörlerinden şarkı çaldıktan sonra gelip Ramazan’a “Ödediğim bedel yetmedi mi, sen daha ne kadar cezalandıracaksın beni Ramazan?” diyor. Her zaman olduğu gibi kendi hapishanesinin dışına kendi başına çıkma cesareti bulamadığı için “Gelseydin ben belki mücadele edebilirdim, ben tek başıma baş edemedim” diyor.

Tüm bu hikâyeye bakıldığında Asuman’ı anlıyorum, sevgisini de yargılamıyorum asla. Sevgi ölçülebilir, karşılaştırılabilir bir şey değildir çünkü. Ama çok kızıyorum ona. Kendi hapishanesinden kendi başına çıkacak cesareti bulamadığı için kızıyorum. Çünkü Asuman artık küçük bir kız çocuğu değil, küçük bir çocukken sınırlarımızı ebeveynlerimiz belirleyebilir ancak büyüdükçe o sınırları belirleme yetkisini kendi elimize almamız gerekir. Ebeveynlerimiz bu yetkiyi bize vermiyorsa alabilmek için mücadele etmemiz gerekir. Bu mücadele ise bizim mücadelemizdir, bunu kimsenin bizim yerimize yapmasını beklemememiz gerekir. Bir de buna rağmen onunla birlikte bu mücadeleyi vermeye gönüllü olan insanı her defasında yarı yolda ve yalnız bıraktığı için kızıyorum. Evet, her defasında zaten önyargılı olan babasının gözünde Ramazan’ın kötü olan olmasına sebep oluyor çünkü Ramazan’dan aldığı cesaretle attığı adımların sonunda babası karşısına çıkınca isteklerinin arkasında durmayıp vazgeçtiğinde gerçekten sanki kafası Ramazan tarafından karıştırılmış gibi oluyor ve Münir’in Ramazan düşmanlığı gün geçtikçe perçinleniyor.

Münir’e baktığımızda Ramazan’ın işi gücü gibi bir sürü sebep sıralıyor Ramazan’ı sevmemek için ama aslında temelde Ramazan’ı Ramazan yapan şeyi, Ramazan’ın özünü sevmiyor. Onun özgürlüğünün, tutkusunun ve sevgisinin eğer engel olmazsa eninde sonunda bir gün Asuman’ı kendisinin çizdiği sınırların dışına çıkarmasından korkuyor çünkü. Bu yüzden Ramazan ve Asuman’ın önündeki engel Münir değil, Asuman’ın kendisi, Asuman’ın sevgisizlik hapishanesi. Şimdi tekrar bir araya gelmiş olsalar bile Asuman Ramazan başta olmak üzere hayatta sevdiği, istediği ne varsa onlar için mücadele etme cesareti göstermedikçe eninde sonunda bir gün o hapishanenin parmaklıklarına çarpmaktan kaçamayacaklar. Çünkü Asuman sevgisizlik hapishanesinden çıkmadıkça Münir bugün Ramazan’ı sevmeye ve kabul etmeye karar verse yarın başka bir şeyde yine karşısına bir engel olarak çıkacak ve Asuman’ın bu döngüsü kendini tekrarlamaya devam edecek.

Münirler ve Asumanlar bu hayatın parçası. Belki biz de başka hikayelerin Münir’i ya da Asuman’ıyız. Öyleyse şöyle bir dönüp hayatımıza bakalım; koşullu sevgilerimizin, koşullu sevilmelerimizin, kurduğumuz ya da tutsağı olduğumuz sevgisizlik hapishanelerinin farkına varalım dilerim. Bir de okuyan her zihne sağlık, herkese iyi seyirler dilerim. 



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER