Bir yıllık mecburi
pandemi molasının ardından Eurovision geri döndü! 22 Mayıs akşamı dünyanın en
büyük müzik etkinliğinin finali düzenlenecek ve gerçekleşen iki yarı finalin
ardından oldukça çekişmeli bir akşam bizi bekliyor. Peki Cumartesi akşamı
Türkiye saatiyle 22:00’de yayınlanacak
finalden neler bekleyebiliriz?
İşte size Rotterdam’dan aktarabileceğim
ipuçları:
Ülkenin tutucu kesimini
ayağa kaldıran bu şeytan metaforlu şarkı ilk sırada yarışacak. Yarışmanın
hareketli şarkılarla açılması reytingler için genellikle tercih edilir ancak
ardından birçok şarkı geleceği için ilk sırada yarışan şarkılara kazanma şansı
verilmez. “El Diablo” da ilk sırada çıkacağı açıklandıktan sonra bahislerde
epey geriye düştü. Fikrimce zaten Eurovision’ı kazanmak için fazla sıradan ve
kişiliksiz bir pop şarkısı. Ancak performansı kesinlikle iyi ve eğlenceli.
İkinci sırada yarışmak
genellikle ölüm fermanıdır, kazanma şansı olmayan şarkılara verilir. Bu sene de
gelenek bozulmadı. Anxhela’nın dramatik şarkısı eşliğinde dramatik pozlar
verdiği performansı güçlü vokaller içerse de zirveye aday değil. Elbisesi
gözünüze bir yerden tanıdık gelirse, hemen önceki performanstan olabilir.
Düşünülen olmadı ve
İsrail’in içinde bulunduğu politik durum yarı finalde elenmesine yol açmadı.
Eden Alene gibi çok yetenekli bir sanatçı için bu adil bir durum. Şarkının
finalinde Mariah Carey ve Ariana Grande’den aşina olduğumuz “whistle”
notalarına çıkışı çok etkileyici. Zaten sıradan denebilecek şarkıyı kurtaranın
da bu olduğunu düşünüyorum. Eden, performansın sonunda “şükran” diyerek Arapça
da teşekkür etmişti. Basın toplantısında ise devlet televizyonundan gelen
muhabirin sorduğu “İsrail çok zor zamanlardan geçiyor. Ne düşünüyorsunuz?”
sorusuna gözyaşları içinde “Ülkemi çok seviyorum. İsrail, bu senin için”
diyerek cevap verdi.
Efsanevi grup
Hooverphonic, Eurovision tarihinin en zorlu yarı finallerinden birinden çıktı
ve böylece karizmayı korumayı başardı. Diğer şarkılardan daha farklı, ağır ve
karanlık olan “The Wrong Place” bu durumu avantaja çevirebilir. Yılların sahne
tecrübesini de unutmamak lazım tabii. “Mad About You”dan tanıdığımız solist Geike
Arnaert aslında 2008 yılında gruptan ayrılmıştı ancak bu Eurovision için geri
döndü. Geçen seneye kadar solist olan Luka Cruysberghs’in, Geike’nın dönüşü
üzerine gruptan çıkarıldığı bilgisi ise kendisine Zoom üzerinden verilmiş.
Ülkesinde muhafazakarları
kızdıran bir diğer şarkı Rusya’dan geldi. Bu çift dilli şarkının kadınları
destekleyen mesajı çok net anlaşılıyor. Hemen insanı yakalayan bir parça olmasa
da eğlenceli şovunun özellikle de açılış kısmı akılda kalıcı.
Provalar başlamadan önce
bahislerde favori olan Malta son haftalarda geriledi ama şimdilik 3 numarada
sabitlenmiş gibi duruyor. Destiny kıyafeti ve saçıyla ilgili çeşitli
denemelerin ardından gümüş ve parıltılı bir kostümde karar kıldı. Vokal
performansı çok güçlü ve arka plandaki görseller şarkıyı yükseltmeyi başarıyor.
Ancak 6. sırada yarışıyor olması büyük bir dezavantaj olacak. Bu kadar erken
sahne alıp oy verenlerin aklında kalmak biraz zor.
Provalar öncesinde finale
çıkmasına bile şans verilmeyen Portekiz provaların ardından bahislerde ilk 10’a
kadar yükseldi. Eski TV yayınlarının 4:3 formatında, siyah beyaz başlayan
performans, nostaljik hisler yaratıyor. Ancak ben de dahil kimileri için
şarkının sıkıcılığını telafi etmek için yeterli değil.
Bu senenin ateş gibi
performansı Sırbistan’dan geldi. Oldukça güzel ve gösterişli üç kızdan oluşan
Hurricane grubu geçen sene temsil etmeye hak kazanıp fırsatı bu sene
yakalayanlardan. Provalarda arenadan çok yüksek alkış ve destek alan grubun
YouTube izlenmeleri de iyi bir sonuca işaret ediyor. Ancak bunun sebebi
Sırbistan, Rusya, Türkiye gibi ülkelerin müzik tüketimi için YouTube’u tercih
etmeleri olabilir.
Senelerdir iyi bir sonuca
hasret olan, eskilerin Eurovision devi Birleşik Krallık bu sene de makus
talihini kıramayacak gibi. Embers güzel bir şarkı ancak James Newman sahneye
çok hâkim olamadığı gibi vokalleri de her zaman iyi değil.
Yunanistan bu sene çok
teknolojik bir şovla geleceğini söylemişti. Sonuç yeşil ekran tekniğine dayanan
ilginç bir performans oldu. Şarkıya ne katıyor derseniz bilemem ama akılda
kalıcı olduğu kesin. Eğer sahneden nasıl göründüğünü merak ediyorsanız
şuradan
izleyebilirsiniz.
Yarışmayı kazanması
beklenen bu şarkı performans görüldükten sonra favoriler arasından çıktı, yine
de ilk 5’te tutunuyor. Duygusal şarkıya solistin enerjik danslarının
yakışmadığını düşünenler oldu. Ancak bu, vokallerin çok güçlü olduğu gerçeğini
değiştirmiyor. Şarkının 2019’un kazananı “Arcade”i andırdığı da söylenebilir.
İzlanda bu sene canlı bir
şekilde yarışamayacak çünkü gruptan iki kişi Covid-19’a yakalandı. Bu yüzden
provalar sırasında kaydedilmiş bir performanslarını yayınlayacaklar. Grup her
ne kadar üzgün olsa da performanslarından memnun olduklarını söylediler. Bu
durum dezavantaj mı olur yoksa sempati oyu olarak avantaja mı dönüşür
göreceğiz. Ancak final provasında performans gösterilmeden önce alkışların
duyulması gruba destek verildiğini gösteriyor.
İspanya’nın şarkısı sahnede
dev bir ay figürüyle süslense ve Blas’ın güçlü vokalleriyle büyüse de hala
bahislerde son sırada. Ülke beklenen geri dönüşünü bu sene de
gerçekleştiremedi.
Bu eğlenceli şarkı
maalesef klipteki enerjisini canlı performansta yakalayamadı. Natalia her
performansta biraz daha açılıyor, sesi ve hareketleri daha enerjik geliyor.
Belki finalde daha etkileyici bir performans gösterebilir.
“Ya sev ya nefret et”
türünde olan bu şarkıyla ilgili ne hissederseniz hissedin canlı performansından
sonra Jendrik’e saygı duyacaksınız. Sonuçlarda ciddi bir başarı yakalaması
mümkün değil gibi ancak 3 dakika boyunca gözleri ayırmadan izletmeyi başarıyor.
İtalya’yla birlikte rock
türünün bu seneki temsilcisi olan Finlandiya sinirli ve karanlık şovuyla sahneyi
ateşe veriyor. Ancak İtalya ne kadar şık ve karizmatikse bu da o kadar salaş ve
klişe. Fikrimce “hadi orta parmağını kaldır” gibi sözler lise gruplarına daha
çok yakışıyor.
Ülkenin altın kızı olarak
Eurovision’a büyük ümitlerle seçilen Victoria maalesef final gelene kadar
arkasındaki rüzgârı kaybetti. Hasta olan babasına adadığı ve performansında
resmine baktığı bu şarkı güzel ve sahnesi de oldukça ilginç. Ancak hem slowların
hem de hareketli şarkıların çok iddialı olduğu bu yılda kaynayabilir.
Discoteque tam da bu
geçirdiğimiz iki yılı anlatan, evde tek başına dans etmekle ilgili ve iç açıcı
bir şarkı. Arenadaki ışık şovu oldukça etkileyiciydi ancak bunun televizyon
yayınına tam yansıdığını düşünmüyorum. Yine de The Roop provaların başından bu
yana, en tutarlı şekilde iyi performans gösteren sanatçılardan biri.
Provaların başlamasıyla
bir anda favoriler arasında giren Ukrayna şu an bahislerde 5. sırada. Go_A
grubu, ülkenin katıldığı tüm yarı finallerden finale çıkma başarısını sürdürdü
ve Avustralya’nın bu sene elenmesiyle bunu yapabilen tek ülke olarak kaldı. Performans
hipnotize edici ve adeta bir “rave” havasında. Tuhaf ama sahici. Kesinlikle
yılın en özgün işlerinden. Şarkının orijinali anonim bir türküden uyarlandığı
için Eurovision’a seçilince değiştirilmesi gerekmişti.
Fransa 40 küsur yıldır
galibiyet bekleyen bir ülke. Geçen sene Junior Eurovision’ı kazandı. O şarkının
yazarı şimdi Eurovision’da solist olarak yarışıyor ve kazanmanın en büyük 3
adayından biri. Voilà bariz şekilde Edith Piaf’tan ilham alan bir iş ve baştan
sona etkileyici. Sadeliği avantajına mı dezavantajına mı olacak, onu da finalde
göreceğiz.
Ukrayna şarkısını
değiştirmek zorunda kalırken Azerbaycan’ın Konyalım türküsünü kullanması nasıl
oldu bilmiyorum. Bu eğlenceli şarkı bence çok daha büyük bir şovu hakkediyordu ancak
dramatik görselleri ve prodüksiyonuyla beğeni toplamayı başardı. Zirvenin
adaylarından olmasa da Eurovision’da çok sevilen etnik popun bu seneki bayrak
taşıyıcısı.
TIX provalar sırasında
damadımız oldu sayılır. Efendi’ye ilan-ı aşk eden ve (şaka mı değil mi
bilinmez) karşılık aldı gibi görünen TIX yarışmayı kazanamayacak olsa da yılın
romantik hikayesine imza attı.
Bu sene ev sahibini
Surinam kökenli Jeangu Macrooy temsil ediyor. Klibi yayınlandığında çok ciddiye
alınmasa da canlı performansla şarkı büyüdü. Macrooy’un çok güçlü vokalleri ve
Surinam dilindeki akılda kalıcı nakaratıyla iyi bir sonuç alması muhtemel.
İşte an itibarıyla
bahisçilerin favorisi. İtalya yıllar sonra Eurovision’ı kazanmaya çok yakın. En
son favori olduklarında (2017) ilk 5’e bile girememişlerdi ancak bu şarkı
provalardaki canlı performansların ardından çok ciddi destek görmeye başladı. Måneskin
gerçekten ortaya çok şık, çok gerçekçi bir rock şovu koyuyor. Yakın türlerdeki
Finlandiya’yı ezip geçmesi çok olası.
19 yaşındaki Tusse,
Yunanistan’ın ardından senenin en genç katılımcısı. Ben şarkıyı oldukça sıradan
buluyorum ancak İsveç jürilerin oy vermeyi sevdiği bir ülke. Yarışmanın sonuna
doğru sahneye çıkması da halktan alacağı oyları artırabilir ve iyi bir sonuç
yakalayabilir.
Bu seneyi Senhit ve Amerikalı
ünlü rapçi Flo Rida çok enerjik bir performansla kapatıyorlar. Adrenalina
senelerce finale dahi çıkamayan San Marino’nun büyük bir sürprizi oldu. 2019’da
Serhat ile tarihindeki en iyi dereceyi alan ülke bu sene bahisçilerin ilk 10
favorisi arasında. Ne sonuç alırsa alsın yarışmayı bomba gibi bir performansla kapatması
takdire şayan.
Bu sene final şovuyla
ilgili olarak çok büyük bir beklenti içine girmemenizi öneriyorum. Evet,
şarkılar güçlü, dolayısıyla iyi bir sene olacak. Ancak şovun geri kalanında çok
heyecan verici bir şey yok. Afrojack, DJ performansıyla sahneye çıkıyor ve
beklediğimden çok daha kısa süren bir şovla (tek şarkı) ortalığı epey ayağa
kaldırıyor. Bunun dışındaki şovların ise hiçbiri maalesef canlı değil. Her
Eurovision’a bir şekilde dahil olan Måns Zelmerlöw’un yanında Helena Paparizou,
Lordi gibi isimler Rotterdam’ın çatılarından kazanan şarkılarını söylüyor. Bu
performanslar arasında kanımca en ilgi çekicisi Teach In’den “Ding-A-Dong”.
1975’de Hollanda adına yarışmayı kazanan bu şarkı bence hakkı yeterince verilmeyen
bir Eurovision klasiği. Seneler sonra Eurovision sahnesinde görmek keyifli
oldu.
Geçen senenin kazananı
Duncan Laurence da “Arcade” ve yeni şarkısı “Stars”ı uzaktan seslendiriyor
çünkü kendisi de Covid-19 hastası şu anda.
Elbette bu zorlu senede
ortaya büyük bir şov koymak zor dolayısıyla bunlar bir eleştiri değil sadece
gözlem. Eurovision geri döndüğü için herkes gibi ben de çok mutluyum ve konuk
canlı performansların eksikliğini çok heyecanlı bir oylamanın dolduracağını
düşünüyorum. Şimdiden herkese iyi seyirler!