Lanetten doğan bir gücün hikâyesi: Cursed

Lanetten doğan bir gücün hikâyesi: Cursed
Fantastik evrenin gitgide daha ilgi çekici ve daha izlenilesi hale gelmesi, dizi ve film yapımcılarını da fantastik evreni ekrana daha çok taşıma yoluna itti. Özellikle Netflix, fantastik yapımları seyirciye en iyi şekilde sunma konusunda oldukça iddialı. Witcher ile seyircinin nabzını büyük ölçüde yokladıktan sonra, en yeni fantastik işleri Cursed ile de ekranlara sarsıcı bir giriş daha yaptılar. Gerek oyuncu kadrosu gerekse işlediği konu ve çarpıcı görsel efektleriyle Cursed, kendine hızlıca geniş bir izleyici kitlesi elde etti.
 
Kadim büyücü Merlin ve yetiştirdiği çırakları, yarattığı kutsal kılıç ve büyücüler dünyasına kazandırdığı yarı karanlık büyülerle birçok kitabın ve birçok önemli yapımın baş konusu oldu. 2008 yılında yayın hayatına başlayan ve kadim büyücü Merlin’i eksenine alan yapım, “Merlin” bu evrende yapılmış en iyi yapımların başında gelirken onu Guy Ritche’nin 2017 yılında büyücü Merlin ve kutsal kılıcını konu alan yapımı “Kral Arthur ve Kılıç Efsanesi” izledi. Her yönetmenin ve senaristin farklı yaklaşımlarla izleyiciye sunduğu bu çok yönlü fantastik evreni Cursed ile bambaşka bir tatla izlemiş olduk.
 
Frank Miller’in aynı adlı kitabından uyarlanan Cursed,  Nimue isimli genç büyücünün -Feyler olarak anılıyorlar- karanlık taraftan gelen bir büyüyle lanetlendiği söylentisi ve taşıdığı karanlık izler nedeniyle çevresi tarafından farklı olarak görülmesi, lanetli olmakla suçlanması ve hayatta ona belki de tek değer veren ve inanan kişi olan annesini kaybetmesi üzerine yaşamın ona çizdiği yolculuğuna başlaması, kendi gücünü ve sınırlarını keşfetmesi ve yıllardır kaçtığı bu lanetten doğan gücü ve kendi benliği ile olan  savaşını konu alıyor. Bu savaşta en büyük yardımcısı içindeki gücün yanı sıra Kadim Büyücü Merlin ve onu Gölün Leydisi yapacak kutsal kılıç oluyor.
 
Kitabın ve dizinin ana karakteri Nimue’yi canlandıran Katherine Langford, bazen artan bazen azalan bir ivme ile sergilediği oyunculuğuyla normal bir performans gösterdi diğer sezonlarda rolü ve sunduğu evreni daha iyi yansıtacağını umut ediyorum. Nimue’den sonra kilit karakterlerden olan Merlin, Vikinglerden tanıdığımız, canımız Floki’ye yani Gustaf Skansgard’a emanetti. Sıra dışı oyunculuğunun yanı sıra tonlamaları, diyaloglardaki vurguları ile de bizleri izlerken mest eden bir oyunculuk sergiledi.
 
Kral Arthur rolü ekranda yıllarca aşırı sarışın ve aşırı renkli gözlü oyunculara emanet edilmişti. Cursed de bu denklemin sarsıldığını görüyoruz. Arthur rolü bu defa siyahi oyuncu Devon Terrelle ekrana yansımıştı ve Terrel, başarılı performansıyla adından söz ettirmeyi başardı. Yapımda oyunculuğuyla göz dolduran bir diğer isim, dizinin ağlayan keşişi, ilerleyen sezonlarda bambaşka bir çizgide izleyeceğimiz, Medici dizisinden de tanıdığımız Daniel Sharman’dı. Başarılı oyuncu dizi yayınlandığı günden beri en çok ismi aratılanlar arasına girdi bile!
 
Oyunculukların tamamlayıcısı olan senaryo Frank Miller ve Tom Wheeler’ın kaleminden bizlere sunuldu ve her bölüm içi dolu dolu olay ve kurgulara dayalıydı.  Benim özellikle belirtmek ve parmak basmak istediğim nokta ise dizinin görsel efektleri. Adeta bir sihrin içindeymişiz gibi bizleri içine çeken o efektlerin de dizinin ilgi çekiciliğini daha da arttırdığı kanaatindeyim.
 
İyi bir jenerik, yapımın ön tadımıdır” teziyle bakacak olursak Cursed o güzel ve lezzetli jeneriğiyle de bu tadımı da geçti.
 
Hala izlemediyseniz ve izlemeye tereddüt ediyorsanız tüm o tereddütleri bir kenara atıp kendinizi bu evrenin içine bırakın! Çünkü Nimue’nin yolculuğunda muhakkak kendinizden bir şeyler bulacaksınız.



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER