Usta kalem Haldun Taner'in yazdığı, her yönüyle yerli ve bir
o kadar da modern; halkın kendi yaşantısını, meselelerini, arzularını yansıtan “Keşanlı Ali Destanı”, orijinal oyun
metniyle ve müzikleriyle perdelerini yeniden açıyor! İlk kez 1964’te Gülriz Sururi, Engin Cezzar, Semiha Berksoy başta olmak üzere 40 kişilik dev bir kadro ve Genco
Erkal rejisiyle dünya prömiyerini yapan oyun o günlerde, ‘Küçük Sahne oyuncularının
büyük teşebbüsü’ olarak anılmıştı. “Keşanlı
Ali Destanı” dünya tiyatrosuna armağan edilişinin 56. yılında, Türk
Tiyatrosunun efsane yönetmeni Yücel Erten rejisiyle seyircisiyle yeniden
buluşuyor. Birce Akalay, İlker Ayrık, Meral Çetinkaya, Köksal Engür, Nilgün
Kasapbaşoğlu’yla birlikte 50 kişilik oyuncu kadrosunun yer aldığı oyun, bir Pervasız
Tiyatro prodüksiyonu.
Prömiyeri 22 Ocak Çarşamba akşamı saat 20.30’da TİM Show
Center’da gerçekleşecek “Keşanlı Ali Destanı”, 23 Ocak Perşembe akşamı saat 20.30’da aynı sahnede
tiyatroseverlerle buluşacak.
Türkiye’de epik tiyatronun öncüsü
kabul edilen Haldun Taner’in, epik
bir halk tiyatrosu üslubunda kaleme aldığı; Yalçın Tura’nın müziklerini yazdığı “Keşanlı Ali Destanı”, Yücel Erten rejisiyle ve Pervasız Tiyatro prodüksiyonuyla yeniden tiyatroseverlerle
buluşuyor. İlker
Ayrık’ın Keşanlı
Ali’yi, Birce Akalay’ın Zilha
karakterini canlandırdığı oyunda duayen oyuncular Meral Çetinkaya Şerif
Abla; Köksal Engür Derviş Dayı/Sarhoş Rasih; Nilgün Kasapbaşoğlu ise Madam
Olgakarakterlerine
hayat veriyor. Ayhan Anıl, Aykut Taşkın,
Cem Cücenoğlu, Hilmi Özçelik ve Burak
Şafak’ın da rol aldığı oyunun dekorunda Barış Dinçel,
kostüm tasarımında Gamze Kuş,
ışık tasarımında ise Yakup Çartık’ın imzaları yer alıyor.
Müzik direktörlüğünü Çiğdem Erken’in
üstlendiği oyunun koreografisi Hamit
Erentürk’e ait. Oyunda, 50
kişilik oyuncu kadrosuna 10 kişiden oluşan bir orkestra eşlik ediyor.
Prömiyeri 22
Ocak 2020 Çarşamba akşamı saat 20.30’da
TİM Show Center’da
gerçekleşecek “Keşanlı Ali Destanı”,
23 Ocak 2020 Perşembe akşamı saat
20.30’da yine TİM Show
Center’da izlenebilir. Oyunun
biletleri, biletix.com adresinden ve gişeden temin edilebilir.
“KEŞANLI
ALİ DESTANI”
Türkye’de epik tiyatronun öncüsü kabul edilen Haldun Taner, kaleme aldığı “Keşanlı Ali Destanı”nı şöyle
anlatmaktadır:
sinekli:
dağ bir ırklar karışımı bir diyalektler panayırıdır.
insanları hep diken üzerinde otururlar.
yıkıldık yıkılacağız, sürilldilk sürüleceğiz.
bu kayalıklarda, kertenkeleler gibi, yazın yanar kışın donarlar.
herbirinin gönlünde bir aslan yatar.
kursaklarında boğum boğum özlemler.
kfüte kızartır, darbuka çalar, meydan düğünü yapar, lik maçı
dinler, kafayı çeker, sinemaya gider, hovardalık eder, Aşık olur,
erkeklik uğruna adam şişler, hayatın tadını çıkarmaya bakarlar.
orada da çıkarlar çarpışır.
orada da insanlar birbiriyle uğraşır.
orada da ağalar vardır.
orada da iktidar el değiştirir.
orada da şefler yetişir.
destanları dillerde dolaşır.
çünkü
orada da bu destanlara inananlar, inandırılanlar
çünkü
orada da bir puta tapma ihtiyacı vardır.
hasılı sineklidağ büyük şehir gibi bir yerdir.
Haldun
Taner
“Keşanlı Ali Destanı”, tipleri, çevresi, müziği ile yüzde yüz
‘bizim’ olan nefis bir hiciv komedisidir. Keşanlı Ali adında bir gecekondu
efendisinin kahramanlık destanının iç yüzünü anlatan oyun aslında, bir
gecekondu ortamı içinde ‘asil’ büyük şehrin, bütün toplumumuzun hicvini
yapıyor.
Oyunun geçtiği Sineklidağ, büyük bir kentin
eteklerinde yer alan, gecekondulardan oluşmuş, ezilen yoksul insanların
yaşadığı bir varoştur. Ali de Sineklidağ’da oturan bir gençtir. Zilha isminde,
aynı semtte oturdukları bir kızı çok sevmektedir. Bir gün Zilha’nın amcası
öldürülür ve suç Ali’nin üzerine atılır. İşlemediği bir cinayetten ötürü önce
mahkûm edilen Ali, ardından bir kahramana dönüşür.
Sineklidağ’ın insanları Türk oldukları kadar
herhangi bir toplumun geri kalmış zümresinin insanları da olabilirler. Bu
nedenle Türk edebiyatının epik konulu en iyi
eserlerinden birisi olan “Keşanlı
Ali Destanı”, dünya çapında büyük ilgi görerek
birçok tiyatro topluluğu tarafından defalarca sergilenmiştir. Avrupa'nın birçok
şehrinde, Amerika'dan Lübnan'a kadar birçok ülkede oynanan oyun, Türk tiyatro
tarihinde bir fenomen haline gelmiş ve halen güncelliğini yitirmemiştir.