İstanbullu Gelin: “Geliyor geçiyor zaman…”

Bu hayatta yaşadığımız hiçbir şey düz bir çizgide düzgün bir doğrultuda gitmiyor. Savruluyoruz, yoruluyoruz, bazen durup tekrar başlıyoruz. Ama büyük resme baktığımızda aslında niyet ettiğimiz neresiyse yalpalayarak da olsa oraya gittiğimizi görüyoruz.

Bir insanın yapabileceği en zor keşif kendisidir derler. Çoğumuz hiç içine bakmayı bile göze alamayıp tüm hayatını sığ sularda geçirir. Kimi yaşadıkları yüzünden durulup dönüp kendine bakmak zorunda kalır. Bu kadar acının nereden geldiğini, niye geldiğini anlamaya çalışır. Anlamak zorunda kalır. Çünkü bu kadar acı, keder getirdiği kadar öfke de getirir. Ve öfke kendini yediği kadar çevresindekileri de bitirir.

Adem’in annesine bağımlı, karısını döven bir adamdan içine bakmaya cesaret edebilecek hale gelmesini izledik geçtiğimiz sezon. Yavaş yavaş. Fakat nihayete varmadı. İçinde yetiştiği toplum tarafından nasıl bir insan olması gerektiği belletilmiş Esma gibi, içinde büyüdüğü ev ve beraber büyüdüğü anne tarafından dünyanın kötü ve korku dolu bir yer olduğunu kanıksamış bir çocuğun intikam hırsıyla ne kadar kötü bir adam olabileceğini gördük. Aksi yöndeki tüm çabalara, hatta bazen ilerlemelere rağmen sonunda yine en baştaki planını uygulayan ve kendinden başka kimseyi tanımayan Adem’i büyük ihtimalle kendini de tanıyamayacak bir yerde bıraktık.



İnsanın düşüncelerini ve tutumunu değiştirmesi, yerine yenisini koymadıkça mümkün değildir. Adem hep değiştirmek istedi kendini. Annesinin bütün ömrünü bir yalan uğruna feda ettiğini ve kendisininkini de bunun üzerine inşa ettikten sonra, kendine yeni bir hayat kurmak; yeni bir ailenin içinde olmak istedi. Ama her an gitmeye hazırdı, en ufak bir tehditte eli tetikteydi. Maalesef korkunun olduğu yerde yeni alışkanlıklar bina edemezsiniz. Çünkü insan tehlike anlarında refleksleriyle davranır ve reflekslerimiz bizim alışkanlıklarımızdır. O alışkanlıklar ki kendimizi bırakmaya hazır olduğumuz yenilerini kanıksamadıkça bizi bırakıp gitmez. Tüm çabalarına rağmen Adem hiçbir zaman gardını indiremedi ve bu yüzden de hiçbir zaman eskilerinin yerine koyacak yeni tutumlar edinemedi. Çocukluğunu silip atamadı ve tabii annesi de buna müsaade etmedi. Bu hayattan giderken oğlunun kalmasına da izin vermedi. Onu nasıl yetiştirdiyse değişmesine de izin vermeden onu aynı çocukluğa ve kötücüllüğe mahkum etti.

Yazının başında vaat ettiğim üzere geçtiğimiz sezonun ne anlattığını, bize ne gösterdiğini kendi gördüklerim üzerinden anlatmak istedim. Ben geçen sene yaşanmamışlıkların insanın hayatını nasıl şekillendirebileceğini gördüm. Adem ve Esma üzerinden insanın geçmişe nasıl tıkılıp kalabileceğini ya da oradan çıkıp kendine yeni bir gelecek kurabileceğini izledim. Tam da bu noktada insanın yakınındakilerin ve yakınlarının ne kadar büyük bir rolü olduğunu. Bir tarafta kendi gençliğini gördüğü gelininin izinden kendine başka bir yarın yaratmaya kararlı bir kadın ve yorulup pes edecekken ona destek olan bir kızının nasıl onun elinden tutup tekrar işleri yoluna koyabileceğini gördüm. Diğer tarafta ise kötü bir geçmişin yaratıcısı bir annenin oğlunu nasıl o geçmişe hapsedebileceğini ve gerekirse onu sonsuza dek oraya kilitleyebileceğini.

Gittiğimiz yolun düz bir doğrultuda olmadığını söylemiştim. Yoldan çıktığımızda bizi tekrar tutup kaldıracak olanlar yanımızdakilerdir. Yanımızdakiler bizi aşağı çekiyorsa yola geri dönüp yükselebilmek için daha çok çabalamamız gerek. Ve bu kolay kolay olacak bir şey değil.

Adem’in annesine bağlı olduğu kadar Esma da çocuklarına bağlıydı. Çünkü ikisinin de “seçmek istemedikleri hayatta, ellerindeki en güzel şey” onlardı. Fakat Esma özgürlüğünün peşinden gittikçe çocuklarını özgür bırakmayı, onlara alan açmayı da öğrendi. Adem’in annesi ise oğlunun ona bağlı kalmaya devam etmesi için kendini oğluna bağımlı hale getirecek kadar hastaydı.



Bir uçurum vardı. Oradan uçmak da denizi boylamak da mümkündü. Sevmek de sevilmek de. Mümkündü. Ama tercihlerimiz kadar hayatımıza aldıklarımızın ve hayatta tuttuklarımızın da önemi var. Çünkü birbirinden bağımsız değiller. Çünkü biz sadece tek bir doğrudan ibaret değiliz.

Yeni sezonda da iyi seyirler...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER