The Shape of Water, sadece 19.3 milyon dolara mâl olmuş bir masal!

The Shape of Water, sadece 19.3 milyon dolara mâl olmuş bir masal!
Dolby Theatre'da 4 Mart'ta düzenlenecek 90. Oscar ödül törenine sayılı zaman kala, aday filmlerin yazar, yönetmen, oyuncularıyla yapılan söyleşilerden oluşan minik bir Oscar'a hazırlık yazı dizisi sizi bekleyedursun, seriye, bu seneki favorilerimden The Shape of Water'ın en az filmin kendisi kadar fantastik yönetmeni Guillermo del Toro söyleşisi ile başlamak istedim.

Los Angeles'ta gişe canavarlarının yanı sıra önemli uluslararası filmleri de programına alan nadir sinemalardan Landmark'ta yapılan gösterimin ardından film hakkında merak edilen soruları cevaplamaya gelen Guillermo, salonda bizi resmen esir aldı! Bu seneki Oscar söyleşilerinin sonuncusunu bizimle yaptığını, dolayısıyla da her birimiz mesanemizin kontrolünü kaybedene kadar soruları yanıtlamaya devam edeceğini bütün salona ve kendisini dehşet içinde izleyen PR ekibine deklare eden yönetmen, sinema yöneticileri ile kendi ekibinden ufak çaplı itirazlar gelince de moderatörle “son beş soru”, “olmadı üç yapalım” şeklinde amansız bir pazarlığa girdi. O sırada, filmin ardından 21:45 civarında başlayan söyleşinin bir saatini devirmiştik. Salondan çıktığımızda saat 23:30'u geçmişti ama değdi mi değdi!

The Shape of Water, tasvir etmesi zor filmlerden. Hikaye kabaca, bir kadınla tuhaf ama son derece akıllı, deniz adamsı bir su canlısının aşkını konu alıyor. Basbayağı masal gibi bir hikaye. Bu aşamada, yönetmenin 2006 yılında Pan's Labyrinth'i yazıp yönettiğini hatırlatmak isterim. The Shape of Water, pek masalsı, pek naif ama bir yandan da hayatın tatsız gerçeklerini acımasız karakterleriyle çat çut yüzümüze vurabilen bir film. Biraz daha gerçekçi ve deniz adamlı Amelie mi desek? Demeyelim bence, mukayeseye gerek yok.

Guillermo ve senarist Vanessa Taylor soruları cevapladılar

Söyleşiye Guillermo'nun yanı sıra senaryoyu birlikte yazdığı Vanessa Taylor da katıldı katılmasına ama çenebaz yönetmenin yanında pek de konuşma fırsatı bulamadı. Aslında The Shape of Water'ın hikayesi tamamen Guillermo del Toro'dan çıkma; kendi ifadesiyle filmin giriş, gelişme ve sonuç bölümlerini kendi başına yazmış ama bir noktada, özellikle kendisinin göremediği eksikleri görüp senaryoyu şöyle bir elden geçirmesi için başka bir yazarın desteğine ihtiyaç duymuş, şanslı kişi de Game of Thrones yazarlarından Vanessa Taylor olmuş. Küçük bir not, ikili, temaya uygun bir şekilde ilk ve son kez Brentwood'da bir sushi restoranında buluşmuşlar.

Söyleşi sırasında öğrendiğimize göre Guillermo daha havai, daha masalsı dünyalarda kaybolmayı seven bir yazarken Vanessa da başöğretmen edasında senaryonun şeklini şemalini düzelten, yer yer Guillermo'nun gereksiz görüp çıkardığı yerleri tekrar ekleyip hiçbir şey söylemeden yönetmene geri gönderen bir yazarmış.

“Birbirimizle bütün iletişimimiz e-posta üzerinden ilerliyordu. Bazen hiçbir şey yazmadan sadece senaryoları ekleyip gönderdiğimiz oluyordu. Guillermo'nun zamanında senaryodan çıkardığı birkaç sahneyi yeniden ekleyip ona gönderdim. Tek iletişimimiz e-posta üzerinden olduğundan, o bölümleri çok sevdiğimi ona göstermemin tek yolu buydu.”

Guillermo da Vanessa'nın belli sahneler üzerindeki ısrarı sayesinde filmin yapısının çok daha sağlamlaştığını söylüyor. Örneğin, Ruslara ayrı bir hikaye yazıp yönetmenin senaryodan çıkardığı bölümleri eklemek tamamen Vanessa'nın fikriymiş.

Guillermo del Toro, işin her aşamasıyla fazlasıyla ilgilenen yönetmenlerden biri ve The Shape of Water'da da kostümden sanat yönetmenliğine oyuncu seçiminden makyaja kadar her departmana fazlasıyla elini atmış. Senaryoyu yazarken aklında spesfik oyuncular bulunduğunu belirten yönetmen, sadece iki karakteri farklı kişiler için yazmış.

“Yazım aşamasında neredeyse bütün karakterler için aklımda biri vardı. Sadece iki karakteri farklı oyunculara yazmıştım: Filmde Michael Stuhlbarg'in canlandırdığı Dr. Robert Hoffstetler ile Richard Jenkins'in karakteri Giles. Giles'ı, Ian Mckellen'ı düşünerek yazmıştım ama o gidip Patrick Stewart'la “Waiting for Godot” oyununa başlayınca başka bir İngiliz oyuncu arayacağıma beni en heyecanlandıran oyuncuyla çalışmaya karar verdim. Richard Jenkins'in bunu asla yapmayacağını düşündüğüm için aklıma Albert Brooks geldi. Onun bu rolde çok ilginç olacağını düşünmüştüm ama sonra Richard'ı “Bone Tomahawk” filminde izledim. Homoseksüel bir karakteri o kadar zarif ve güzel bir şekilde canlandırmıştı ki ona hemen senaryoyu gönderdim.”

Meraklısına küçük bir not, Richard Jenkins de bir röportajında Giles'ın en sevdiği karakterler listesinde ilk üçte olduğunu belirtmişti. Diğer ikisi de “The Visitor”daki Walter ile “Bone Tomahawk”taki Chicory imiş.

Konu oyunculardan açılmışken filmin en önemli karakterlerinden birini, deniz adamını canlandıran Doug Jones'dan bahsetmeden geçmiyor Guillermo.

“Aslında deniz adamı rolünü James Corden'a yazmıştım. Şaka bir yana, karakteri yazarken aklımda sadece Doug vardı. Crimson Peak filmini çekmeden önce Doug'u ofisime çağırdım ve ona rolü anlattım. Doug aşırı dindar bir katolik ve ona filmde sevişme sahnesi olduğunu söyleyip 'Artık dua mı edersin karından izin mi alırsın bilmem ama böyle birkaç sahne var' dedim. Senaryoyu okuduktan sonra 'Karıma sormama gerek yok, rolü kabul ediyorum' dese de tabii ki karısından izin alması gerekti.”

Çekimlere başlamadan önce oyuncuları tanımanın önemli olduğunu söyleyen Guillermo, onlarla kaynaşma kapsamında birkaçını antikacıyaışvere götürdüğünden bahsediyor. Orada ne isterlerse alabileceklerini söyleyen yönetmen, filmde bolca kullanılan birkaç objeyi de bu sayede bulmuş.
“Çekimlere başlamadan önce Sally Hawkins ile Octavia Spencer'ı antikacıya götürdüm ve ne isterlerse alacağımı söyledim. Sally Hawkins'in karakterinin birkaç defa kullandığı yeşil ayakkabı fırçasını o antikacıdan aldık. Ben de altı aylık bir araştırma sonucunda yine Sally'nin karakterinin kullandığı plakçaları buldum ve hemen filme ekledim.”

1960'larda geçen The Shape of Water, dönem filmi olduğu için kıyafetler de hikayenin önemli bir parçası. Kostüm departmanıyla da son derece yakın bir ilişki içinde olduğunu anlatan Guillermo, bazı detaylar için çok titizlendiklerini söylüyor.
“Michael Shannon'un ölçüsünü herhalde 70 kez almışızdır çünkü takım elbisesinin James Bond takımları kadar kusursuz olmasını istedik. Onun, filmin kahramanı olabilme potansiyelinde biri gibi görünmesi fikri hoşuma gitti. Bu tip konularda gerçekten ne istediğinizi bilmeniz gerekir ama karşı tarafı dinlemezseniz de iyi bir yönetmen olamazsınız.”

Söyleşinin sonuna doğru filmin bütçesinden söz açıldığında The Shape of Water'ın 19.3 milyon dolara mal olduğunu öğreniyoruz. Yönetmenin önceki filmlerinden Cronos'un bütçesi 1.95 milyon iken Pacific Rim'in ki de 195 milyonmuş. Birçok süper kahraman filminin yüzlerce milyon dolara mal olduğu bir ortamda, Guillermo'nun da belirttiği gibi 19.3 milyon dolar bütçe düşük sayılır.

Yazının başında da belirttiğim gibi Guillermo pek nev-i şahsına münhasır bir insan ve sinemayla ilgili 18 saat aralıksız konuşma potansiyeli var. Hatırlayan olursa, Golden Globe ödül töreninde lafı uzatınca müzik çalmaya başlamıştı da Guillermo da “Müziğin sesini kısın. Bu ana gelmem 25 senemi aldı. Bana biraz zaman verin.” diye isyan edince iki dakika kadar sahnede kalmıştı. The Shape of Water'a Oscar yarışında başarılar diliyor, Guillermo'nun En İyi Film ya da En İyi Yönetmen dalında ödül kazanması halinde yapacağı konuşmayı merakla bekliyoruz.

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER