Siyah Beyaz Aşk: Ferhat yeniden büyümeye, Aslı da ona hayat vermeye hazır…

Siyah Beyaz Aşk: Ferhat yeniden büyümeye, Aslı da ona hayat vermeye hazır…
"Ismarlama aşklara tahammülüm yok artık; ya beni adam gibi sev ya da çek git yolumdan. Bir gülüş, bir salınışsa tek verebildiğin, istemez. Tutku isterim ve delice sevmek! Bir coştu mu dur durak bilmez bu yürek. Yüreğini isterim, yürek ister benle sevişmek. Ya adam gibi ya da çek git! Her gün biraz daha zorlaşarak çıldırtmaksa niyetin ama seviyorsan yeter ki; ki zaten yüreği ortaya koyduk, tamam o zaman. Ben bir deli çocuk, ama ısmarlama aşklara tahammülüm yok artık. Ya adam gibi ya da çek git..."

Aslı’nın Ferhat’ı ardında bırakıp gidişi ile beraber, bende fonda dizi müzikleri deyince akla gelen tek kişi olan Kıraç’ın ‘taş duvarlar’ şarkısı çalmaya başladı ağırdan ağırdan. Sevgide yükselip yükselip her defasında düşmekten yorulmuş, Ferhat’ın gelgitleri ile oradan oraya savrulmuş bir Aslı’nın terk edişiydi bu gidiş. Zerre kızmadım, aksine çok iyi anladım. İçindeki kırgınlığı, gecenin bir karanlığında ıssız ormanda yolara düşürecek kadar savurmuştu onu.  Yeni bölüm gelene kadar bende dahil herkesin en çok merak ettiği şeydi; Ferhat Aslı’yı nerede, nasıl bulup geri götürmeye ikna edecekti. Şahsen milyonlarca senaryo kurdum kendi kendime ama bu senaryoların hiçbirinin içinde tabii ki ‘özür dilerim seni incittiğim için’ ya da ‘ne olur bana geri dön’ gibi süslü kelimelere yer yoktu. Ferhat Aslan’dan çıkabilecek en mantıklı kelimeydi ‘ben bitti demeden bitmez Doktor.’  Tamam kabul. O halde neden boşanıyoruz demedin Ferhat Aslan?  Buna da mı gücün yetmedi? Sen cesaretsizliğinin arkasında kendini dövüp dururken, Aslı yine yeniden ikinizin yerine de yüreğini konuşturup tam da dediği gibi ayrı ayrı savrulmayasınız diye gitti. Canı yana yana sen kendini dövmeyesin diye gitti. Peşinden geleceğini bile bile gitti. Sen dedin! ‘Çık bu masal kafasından, ben çıktım’ dedin. O da çıktı! Olay bundan ibaretti aslında…

"Senin benden önceki hayatını sen çok kolay idam ettiriyordun zaten. Üç beş tane emir cümlesiyle hatta pardon kelime; git, yat, kalk, otur! Benden sonra ne oldu? Dilini hiç bilmediğin bir ülkede kayboldun çünkü konuşmayı bilmiyorsun. Konuşamadıkça geriliyorsun, gerildikçe kaçıyorsun çünkü sen kendini korktuğun ve aciz hissettiğin her yerden kaçıyorsun. Ama isteseydin ben sana öğretirdim. Yapardım bunu, canla başla yapardım. Babası kim değil, canım kardeşim de derdim.  Savcı Yiğit değil, kardeşim aslan kardeşim de derdim.Yeter Hanım değil, anne anladın mı anne! Bin şu arabaya değil, seni seviyorum!’’

Belki Aslı’nın bu son isyanıyla, belki arabada tartışırken söylediği ‘seni seviyorum’ itirafıyla, belki de yaptığı kazayla beraber, Ferhat artık teslim olmayı seçmişti; kalbine, sevgisine ve Aslı’ya. Öyle ki ürkek bir çocuk gibi ‘bakma öyle, utanıyorum’ diyecek kadar da bükülüyordu sevdasının karşısında. Daha çok ezilir büzülürsün Ferhat Aslan, ben de Aslı gibi geçer karşına ‘beter ol’ diye bağırım. Hiç ayrıcalık sağlamam da sana bu konuda, yüreğini eline alıp sahip çıkacaksın artık; sevdana da, sevdiğine de. O bunu fazlasıyla hak etmedi mi sence de?

Haklıydı Aslı, neredeyse ölüyorlardı. Tamam, bu ilk kez gelmemişti başlarına, birçok kez beraber ölümün kıyısından dönmüşlerdi ama bunu farklı kılan bir şey vardı; ilk kez başka etkenlerden değil de sevdalarının çırpınışları sonucunda ölümle burun buruna gelmişlerdi. Belki de bu yüzden indirmişti artık Ferhat prangalarını ve teslim olmaya karar vermişti; hatta ilk kez çok korkmuş ve ilk kez bunu itiraf da etmişti. Yaptıkları kaza sanki ikisini de biraz silkeleyip kendilerine getirmiş gibi uyandıklarında düşündükleri tek şey birbirleriydi. Ferhat’ın ‘iyi misin?’ diye sorgulayarak endişelenmesi, Aslı’nın Ferhat’ı kontrol etme çabası bunun en büyük göstergesiydi. Tatlı bir köy evinde, tatlı iki köy insanıyla beraber bambaşka bir sabaha uyanmışçasına, geceyi kavgayla değil de taş evinde en son sarıldıkları yerde bırakmışçasına güne başlamak da sevdaya dahil midir albayım? Sevgiyla çelişerek arafta kalınmaz benim deli çiftim, ölümle burun buruna gelerek arafta kalınır; bunu da tecrübe ettiniz. Bence iyi de oldu. E, artık hayrını görün…


Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER